• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/halilakpinar
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05056611119
  • https://www.twitter.com/halilakpinar
  • https://www.instagram.com/halilakpinar1453
  • https://www.youtube.com/channel/UCz-evvQhDvbJLw5bg_A8P1Q
Üyelik Girişi
MUHTEVA
Site Haritası

Custom Search

İSLAM BATI DİYALOGU VE GELECEĞİ

İSLAM BATIDİYALOGU VE GELECEĞİ
Bismillahirrahmanirrahim, Elhamdulillahi Rabbil Alemin,Vessalatü, Vessalamü Ala Resulina Muhammedin Ve Ala Alihi Ve Ashabihi Ecmain.

Sözlerime başlarken her şeyden önce bütün hazirunu saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Ve yine her şeyden önce insanlık tarihinin bu kadar önemli bir dönüm noktasında;  Bütün insanlığın saadeti gayesiyle“İslam ve Medeniyetler Diyalogu”konulu uluslararası bu ilmi ve kültürel sempozyumu tanzim ve tertip etmesinden dolayı önce konferansa teşrif etmiş olan muhterem seçkin zevatın hepsine de aynı şekilde en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

 

Ve bu uluslararası ilmi ve kültürel sempozyumun İslam Alemi ve bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan diliyorum.

Sempozyumun tertip heyeti, bendenizden “İslam ve Medeniyetler Diyalogu”nu konu alan bu sempozyumda “İslam-Batı İlişkisi ve Geleceği” konusunda bir konuşma yapmamı arzu ettiği için sizlere bu husustaki görüşlerimi arz etmek üzere huzurlarınızda bulunuyorum.

 

 “İslam – Batı İlişkileri ve Geleceği” konusundaki görüşlerimi yüksek müsaadelerinizle aşağıdaki ana bölümler halinde sunmaya çalışacağım.

 

A-   İNSANLIĞIN  HALİ HAZIR  DURUMU VE İSLAM – BATI DİYALOGUNUN ÖNEMİ.

B-   TEŞHİS VE GERÇEKLER.

C-   TEDAVİ: İSLAM – BATI DİYALOGU VE ÖZLENEN DÜNYANIN KURULMASI İÇİN ATILAN ADIMLAR VE ATILMASI LAZIM GELEN ADIMLAR

A- İNSANLIĞIN HALİ HAZIR DURUMU VE İSLAM – BATI DİYALOGUNUN ÖNEMİ:

a- ŞU ANDA İNSANLIĞIN DURUMU NEDİR:

a.1- İnsanlık her zaman olduğu gibi bugünde barış, huzur ve bütün insanların mesut olarak yaşayabildiği bir dünyayı özlemektedir.

 

a.2- Fakat ne yazık ki insanlığın bugünkü durumu bu özlenen dünyadan çok uzaktadır.

 

a.3- Hicri 1423 yılının, miladi 2002 yılının başındayız.

Yeni bin yıla girerken bütün insanlık her zamankinden daha fazla barış, huzur ve saadet özlemi içinde bulunmaktadır.

 

a.4- İnsanlık bu özlemi bütün miladi 20. asır boyunca da duydu. Ancak bu özlemine bütün bir asır geçtiği halde, maalesef kavuşamadı.


 

b) 20. ASRA KISA BİR BAKIŞ, BUGÜNE NASIL GELİNDİ:

 

b.1- 20. Asra girildiği zaman bu asrın başlangıcında imparatorlukların hakim olduğunu görüyoruz.

Yeryüzünde 4 büyük imparatorluk hakim durumdaydı. Bunlar;

- Osmanlı Devleti

- Rus Çarlığı

- İngiltere Krallığı

- Avusturya – Macaristan İmparatorluğuidiler.

 

b.2- Birinci Cihan  harbi bu imparatorluklara son verdi. Bu otoritelerin yerine bazı ülkelerde faşist diktatörlükler geldi.

 

İkinci Cihan harbine kadar süren çeyrek asırlık bir dönem bu ülkelerde bir "diktatörler dönemi" oldu. Böylece bir STALİN, HİTLER, MUSSOLİNİ , FRANKO dönemi yaşandı. Bunların "faşizm" ve "baskıları" insanlara  büyük zulümler yaptı. Bu zulümlerin sonucunda İkinci Cihan harbi çıktı.

 

İkinci Cihan harbinde insanlar çok büyük acılar çektiler. İkinci Cihan harbi bu diktatörlere karşı yapılmış top yekün bir savaştır. İkinci Cihan harbi bu diktatörlüklere son verdi. Çünkü bu savaş faşizmi ve baskıyı ortadan kaldırmak, hürriyet, insan hakları ve demokrasiyi yeryüzüne hakim kılmak için yapıldı.        

 

6 sene süren ve insanlığın unutulmayacak büyük acı ve kayıplarına sebep olan İkinci Cihan harbinden sonra insanlık top yekünHÜRRİYET, İNSAN  HAKLARI VE DEMOKRASİ’nin tesisi için uzun yıllar mücadele verdi. Bu mücadele 50 yıldan beri sürmektedir ve halen de devam etmektedir.

 

b.3- 50 yıldan beri arzu edilen sonuca ulaşılamamış olmasının nedeni şunlar olmuştur.

 

Önce bir defa İkinci Cihan harbinde diktatörlerin hepsi temizlenemedi. Çünkü Stalin arkaya kaldı. O diktatörlüğünü İkinci Cihan harbinden sonra da devam ettirdi.

 

Bu yüzden yeryüzünde 1945 ten 1990 yılına kadar bir SOĞUK HARPdönemi yaşandı. Bu döneme rağmen bütün insanlık takriben 50 yıl boyunca hürriyet, insan hakları ve demokrasi hususunda büyük gayretler saffetti. Önemli adımlar atıldı. Ancak arzu edilen sonuca ulaşılamadı.

 

Bu adımların nirengi noktaları olarak şunları saymak mümkündür.

 

b.3.1-   1945 yılındaİnsan Hakları Beyannamesinin neşr olunması ve bunu takiben 1947 yılında (BM)Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kurulması.

 

b.3.2-   1949 yılında hürriyet ve insan haklarını korumak gayesiyle Nato'nun kurulması.

 

b.3.3-   Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’nin neşredilmesi,Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yürürlüğe konması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kurulması.

 

b.3.4-  (AİHS) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini temel almak üzere  1957 senesinde Avrupa Ortak Pazarı ile başlamak üzere bugünkü Avrupa Birliği’nin kurulması.

 

b.3.5-   Ve bütün bu gelişmeler karşısında daha fazla kapalı kalamayanSovyetler Birliğinde Perestroika / Glasnost hareketlerinin başlaması ve bunun sonucu olarakkomünizmin iflası ve Sovyetler Birliğinin dağılması,

 

 

Bu gelişmeler üzerine temenni olunuyordu ki, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra (1987-1990) yeryüzünde artık barış, huzur, demokrasi ve insan hakları hakim olsun. Ama ne yazık ki bu gerçekleşemedi.Çünkü Sovyetlerin dağılmasından sonra Batı liderleri barışa dayalı bir dünya kurulması yerine, yine düşmanlığa dayanan bir dünya kurulması yoluna saptılar.

 

Bunun en açık delili, 1990’lı yılların başında, İngiltere Başbakanı Margaret Teacher’in İskoçya’daki NATO toplantısında yaptığı konuşmadır.

 

Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra (Şimdi ne yapacağız, Nato’yu fesih miedeceğiz ?) sorusuna Teacher ,“Düşmanı olmayan ideoloji yaşayamaz. Bizim yaşayabilmemiziçin mutlaka bir düşmanımızın olması lazımdır. Sovyetler birliği dağıldı ve düşman olmaktan çıktı. Onun yerine yeni bir düşman koymamız gerekiyor. Bu yeni düşman İSLAM olacaktır.” cevabını vermiştir.

 

İşte, ne yazık ki yeni oluşuma böyle yanlış yol gösterilmiş olması, yer yüzünde barışın tesis edileceği yerde dünyanın en hassas bölgelerinde Filistin’de yeniden savaşların başlamasına sebep olmuştur. Önce İran-Irak Savaşı, sonra Körfez Savaşı, sonra Bosna katliamı, sonra Azerbaycan ve Çeçenistan katliamları…

 

 

b.5- Bütün bunlar cereyan ederken son olarak bunlara “EN SON YENİ BİR TABLO” eklendi. Bugünkü tablonun ortaya çıkmasına AMERİKA’DAKİ 11 EYLÜL 2001 TERÖR OLAYI bahane yapılmıştır.

 

b.5.1-   Bu olayın kimler tarafından ne maksatla yapıldığı henüz insanlığı inandırıcı bir şekilde tespit edilmiş değildir.

Kullanılan yüksek teknoloji ve planlamaların profesyonellikleri dikkate alındığı zaman insanlar, toplum, kamuoyu bu olayları bir takım Batılı istihbarat örgütlerinin tertip etmiş olabileceği ihtimalini düşünmekten kendilerini alamamaktadırlar.

 

b.5.2- Terör olaylarını tasvip etmek mümkün değildir. Elbette 11 Eylül 2001 terör olaylarını kınıyoruz ve masum insanların maruz kaldıkları olaydan dolayı insani olarak acı duyuyoruz.

 

b.5.3-   Ancak böyle bir terör olayının yapılması ne kadar yanlış ise, bu terör olayı bahane edilerek İslam ile terörizm arasında ilişki kurmaya çalışmak ve böyle yanlış bir kabulden hareket ederek, Müslüman ülkelere savaş açmak ve Müslüman ülkelerin masum halklarını bombalamak da, kim tarafından ne maksatla yapıldığı belli olmayan bir olayı bahane ederek çeşitli Müslüman ülkelere savaş açmaya çalışmak ta o derece hatalı bir davranıştır.

 

Son Afganistan olayları esnasında birçok masum Afgan halkının uğradığı zülüm ve katliamlar da tasvip edilebilecek olaylar değildir.

 

b.5.4- Soğuk harbin sona ermesinden sonra 12 yıldan beri cereyan eden bütün bu olayların hep Müslüman topluluklara karşı yapılmış olması ve uzun süreden beri Filistin ve Keşmir’de Müslümanlara karşı uygulanan terör ve katliam olayları ve bir çok Müslüman ülkeye uygulanan ambargolar, Batının çifte standart kullanması ve duyarsızlığı, bütün bu olup bitenlerden sonra hep Müslüman toplulukların  hedef alınıyor olması ve Teacher’in  yukarıda bahsedilen sözü ile beraber değerlendirilecek olursa, Batıdaki oluşumların neden başarıya ulaşamadığı kolaylıkla anlaşılır.

c- İSLAM – BATI   DİYALOGUNUN ÖNEMİ:

c.1- Şimdi bütün bu yaşanan olaylardan sonra, insanlığın halihazır durumunda başta ABD olmak üzere, bazı Batılı ülkelerin çeşitli bahaneler ileri sürerek bir takım Müslüman ülkelere savaş açmak için bahane arar durumları insanlığın nasıl yanlış bir yola girdiğini ve hala barışı bırakıp savaşa yöneldiğini gösteren ibret alınacak bir manzaradır.

 

c.2- Bu tablo karşısında şimdi yeryüzünde huzur, barış ve saadetin tesisi için artık bu yanlışların yapılmayacağı, yeni bir yola girilmesi, doğrulara dönülmesi zorunluluğu ortadadır.

 

c.3- İşte yeni asra girerken, hatta yeni bir bin yıla, yeni bir milada girerken, bu konuda yeni hedefler belirlenirken;

- Gerçeklerin bilinmesi ve dikkate alınması,

- Teşhislerin doğru ve isabetli yapılması,

- Geçmişte yapılan yanlışların tekrar edilmemesi ve artık bunlardan gereken derslerin alınmış olması,zarureti vardır.

 

Bütün bunlar İSLAM – BATI DİYALOGU’nun şimdi artık her zamankinden çok daha da fazla önem kazandığını göstermektedir.

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi20
Bugün Toplam531
Toplam Ziyaret3773896
VİDEOLAR
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Takvim