Ödül neden keyif vermez?
Bir konferansta ödülün zararlarını anlatmıştım.
Benden önceki konuşmacı da "Ödül keyif verir. Çünkü ödül alınca beyin zevk hormonu (dopamin) salgılar." demiş.
Bu ifadeden yola çıkarak bir katılımcı da, "Ödül, keyif veriyorsa, neden zararlı? diye sordu.
ÖDÜL
Ödülden kastımız ne?
Oskar, Nobel, olimpiyat madalyası birer ödüldür. Bu ödüller keyif verir. Neden?
Çünkü bu tür ödülleri kazanma ihtimali çok düşüktür.
Daha önce yazdığım gibi (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25484502.asp), kazanma ihtimali düşük durumlarda kazanırsak, zevk alıyoruz; kazanma ihtimali yüksek durumlarda kazanırsak, o kadar zevk almıyoruz.
OKULDAKİ VE EVDEKİ ÖDÜL
Peki, Nobel veya Oskar ödülleri, okulda ve ailede çocuğa verilen ödülle aynı mı?
Hayır.
"Sınıfını geçersen, ödül olarak tablet alacağım." ya da "Ödevini yaparsan, bilgisayarla oynayabilirsin." dediğiniz zaman, beyin dopamin salgılamaz.
Daha doğrusu, tabletin ya da bilgisayarın tek başına vereceğinden daha fazla keyif vermez.
Çünkü ödüle ulaşamama ihtimali sıfırdır. Çocuk her zaman ödevini çabucak bitirip oyununu oynayabilir.
Ödül keyif vermediği gibi, çocuğu ödevden de soğutur. Çünkü ödevi bir araç ve engel olarak görür.
Peki, eğitimdeki ödül sistemi Nobel veya Oskar ödülleri gibi gerçekten keyif verir hale dönüştürülebilir mi?
YARIŞMA
Sınıfta yarışma yaparsak veya çocuğumuzu diğer çocuklarla karşılaştırıp yapay rekabet yaratırsak, evet.
Yarışma ve rekabet sonucunda verilen ödül keyif verecektir. Ama bu durumda da 30 kişilik sınıfta sadece kazanan üç kişi mutlu olacaktır.
Bir öğretmenin amacı tüm çocuklara ulaşmaktır.
AİLEDE YAPAY REKABET
Aile de yapay rekabet yaratarak (çocuğunu başkasıyla karşılaştırarak), çocuğun yaptığı işten keyif almasını sağlayabilir. Ama bu durumda çocuk hedefine ulaşsa da diğer insanları geçmedikçe keyif alamaz. Bazıları da yaptığı işi tamamen bırakır.
Kim çocuğunun gelişiminin ve mutluluğunun başkasına bağımlı olmasını ister ki?
Sonuç olarak ödül, koşul olarak verildiğinde keyif vermez. Ödül rekabet sonucu verilirse, bazı çocuklara keyif verir ama o zaman da bu sürdürülebilir bir keyif olmaz.
O zaman ne yapalım ki her çocuk her zaman keyif alabilsin?
KEŞFETME
Randolph-Macon Üniversitesi'nden Prof. Kelly Lambert, bazı farelere hiçbir şey yapmasa da yiyecek veriyor; bazı fareler de kendi yiyeceklerini kendileri bulmak zorunda kalıyor.
Prof. Lambert bu süreçte beyindeki "Nucleus Accumbens" bölgesine bakarak, farelerin ne kadar keyif aldığını inceliyor.
Doğrudan yiyecek verilince, fareler çok keyif almıyor ama yiyeceğe birçok aşamadan sonra ulaşınca çok keyif alıyor.
Prof. Lambert kitabında buna "çaba-odaklı ödül" diyor.
Benzer bir deneyi Emory Üniversitesi'nden Prof. Gregory Berns insanlarla yapıyor.
FMRI makinesine bağlıyken onlara oyun oynatıyor. Problemleri uğraşarak çözenler daha çok keyif alıyor.
(Zaten çocuklar bilgisayar oyunlarında saatlerce uğraşıp bir üst seviyeye çıkmanın keyfini aldığı için oyunlara bağımlı olmuyor mu?)
ÇABA TEMELLİ ÖDÜL
Biz de ödül veya rekabet temelli değil, çaba temelli ödül yöntemini benimsemeliyiz.
Örneğin, çocuğumuza hediye olarak bir tablet verirsek, bundan 10 birim zevk alır. Ona tableti bir başarı sonucunda koşul olarak verirsek, yine 10 birim zevk alır. Ama koşul (ödev vb) olan işten soğur. Dışa bağımlı olur.
Ama o tableti para biriktirip veya çalışarak kendi çabasıyla alırsa, ona sahip olmaktan 200 birim zevk alır.
O zaman ödüle veya rekabete bağlı bir eğitim sistemi geliştirmektense, çabaya dayalı bir keşfetme süreci geliştirerek öğrenmenin verdiği keyfi arttırabiliriz.
Bu sayede her çocuk her zaman mutlu olmayı başarır ve sürekli gelişim gösterir.
Aktif Ziyaretçi | 41 |
Bugün Toplam | 326 |
Toplam Ziyaret | 3773691 |
Alış | Satış | |
---|---|---|
Dolar | 34.4131 | 34.5510 |
Euro | 36.3571 | 36.5028 |