Tam bir sene önce, yani ulusalcılar kendilerine yapılan operasyon neticesinde ‘rehineleri’ni Silivri’ye göndermiş ve sinmişken, Ak Parti dahil tüm cenahlar Cemaatin derinlerinde olanlardan habersiz ve gafilken, fitneci damgası yemeyi göze alarak tek başıma çıkıp, tepenin ardından gelen paralel tehlikeyi haber verdiğim doğrudur.
Zaman Gazetesi’nin yayın politikasına dair çıkarımlarım, cemaate üye bazı kişilere ve olaylara dair analizlerim, televizyon programlarındaki deşifre edici duruşum, kitleleri Fethullah Gülen’e ve ona bağlı bazı unsurlara karşı uyarma ve uyandırma girişimlerim, öylesine veya öfkeli, tepkisel ve hissi, atraktif ve agresif işler değil, ‘beşinci kol faaliyeti’nin ne olduğunu bilen ve daha önemlisi, bu beşinci kol faaliyeti’ne karşı ne yapılması gerektiğini, sağımda solumda kim var demeden ortaya koyan bilinçli bir faaliyetti.
Şimdi?
Evet, Fethullah Gülen ve Cemaati’nden Özür Dilerim!
Bu özrü dilemek, adamlığımın gereği, boynumun borcudur.
Dilerim ve dilemekten bir an bile çekinmem zira bir insanın ve bu insanı seven insanların hakkına girmek istemem.
Ben de insanım, olabilir ki, ben yanlışta olabilirim. Fethullah Gülen’e ve hatta cemaatine, kasten olmasa da sehven iftira atmış, haklarına girmiş olabilirim.
Sadece özür dilemek değil, bu konular hakkında konuşmaya tevbe ederek köşeme çekilmek de, artık yapmam gereken birşey diye düşünüyorum.
Dolayısı ile, bu konuyu bir yere bağlamamız gerekiyor.
Evet, özür dilerim.
Özür dilerim ve bunu sağlamak Fethullah Gülen’in ve cemaatinin elinde…
Eğer yalan veya yanlışta olduğumu düşünülüyor ise, buyrun, benden açık çek…
Sonuçta hemen hergün tehdit alan, her gün bu cemaat tarafından ölmüş annesinden yaşayan ailesine kadar herşeyine hakaret edilen benim…
Cemaate bağlı emniyet müdürünün “Ona kendi ellerime zulm edeceğim” dediği de benim, konuştuğu kişinin benim dostum olduğunu bilmeyen cemaat üyesinin rahatça "Fatih Tezcan'ı üzmek, ona hakaret etmek, yara vermek, susturmak, pasifize etmek sevaptır hatta umarım ki bunu yapan cennetliktir! Çünkü o bizim can düşmanımızdır!" dediği de...
Neden böyle bir durumun devamını isteyeyim ki?
Ben sorularımı sorayım, bunların makul ve mantıklı cevapları var ise, hemen özür dilerim.
Buyrun, cevaplayın:
1a- Benim de zamanında kenarında köşesinde olduğum bu cemaatin tüm ev, okul ve esnaf dükkanlarında anlatılan şuydu:
“Hocaefendiye bağlı Türk Okulları’nda Türkçe öğrenen, İslam’ı idrak eden, insanlığın zirvesine çıkan Altın Nesil, hem kendi ülkelerinde saygın yerlerde görev alıp ülkelerini aydınlatacaklar hem de o okullardaki öğretmenlerimiz ve bazı öğrenciler birgün Türkiye’ye gelecekler ve ülkemiz, dürüst, ışıl ışıl müslümanlarca yönetilmenin farkını yaşayacak.”
Üstte özetini bulan atmosfer, milyonlarca gözyaşıyla 40 sene boyunca tüm cemaate anlatıldı. Fethullah Gülen’den ben onlarca defa dinledim, kitaplarında yazılıdır, herkes bilir. Hatta Gülen, erken huruc’ denilen durumun, yani kendine bağlı insanların ‘’vakit tamam’ psikolojisine kapılarak ve artık bazı sırları önemsemeyerek dışarı açılmalarının ve ‘işi bitirmeye’ yönelmelerinin nasıl bir felakete neden olabileceğini def’aten anlatmıştır, durumlardan habersizler ağabeylere sorabilirler veya Gülen’in konuya dair yaptığı konuşmanın videosu internette var. Hani şu sonunda ‘elinizdeki ‘meyvesularının kutularını çöpe atacağınızı bildiğim gibi bu konuşulanları da saklayacağınızı…” dediği gizli konuşma kaydı…
Soru: Fethullah Gülen ‘ne oldu’ ki bizzat kendi tembihlediği ‘erken huruc’ tehlikesini cemaatine yaşattı?
1b- Ne oldu da Türkiye’nin sırtındaki en büyük kamburu atmak üzere başlatılan Çözüm Süreci kapsamında Oslo’da PKK ile yapılan görüşmelerden sonra F.Gülen ve Ekrem Dumanlı kontrolündeki Zaman Gazetesi tavır değiştirdi? Cemaat bağımsız bir ruha sahipse, neden bu bagajların atılması rahatsız edici olsun ki?
Rahatsız edici de olsa öyle ya, henüz Türk Okulları Projesi (TOP) gerçekleşmemişti ki?!..
1c- Ne oldu da 7 Şubat’ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Başbakan Erdoğan’ın ameliyata gireceği saate denk getirilerek cemaate bağlı unsurlarca pasifize edilmeye kalkıldı?
Altın Nesil Projesi (ANP) daha bitmemiş, Türkiye’de idare Cemaate bağlı insanların eline geçmemiştiki?
1d- Ne oldu da Fethullah Gülen Gezi Darbe Girişimi’nin 1.haftasında resmi sitesinden gönderdiği kripto mesajda “1 haftadır Ağustosböcekleri çıktılar. Özellikleri çok ses çıkarmaları. İlahi rahmetin tecellisi gibiler. Bize de birşeyler söylüyorlar. Onları dinlemeliyiz.” diyerek kendine bağlı kolluk kuvvetlerine ‘Geziciler’e İmkan Sağlayın’ anlamına gelecek bir yol gösterdi? Ne oldu da “17 seneden beri çıkmıyorlardı” dediği Ciceda’lar üzerinden verdiği mesajla Gezi Olayları gereksiz yere 2 hafta daha sürerken, protestocular ve polisler ölürken, devletin araçları yakılırken rahatsız olmadı?
Oysa Gülen ve cemaat henüz sadece emniyette ve adliyede etkindi ve hatta buralarda bile %100 bir hakimiyetten söz edilemezdi.
O zaman? Neden erken huruc edildi?
1e- Ne oldu da 17 Aralık yaşandı? Neden daha önce veya sonra değil de tam seçimlerden 4 ay önce ABD’de yaşayan Gülen’e bağlı birimler, ABD Senatosu’nun açıkça ve alenen ’Cezalandırılsın! Çökertilsin!” dediği Halk Bankası’na saldırdı?
Ne oldu ki?
Bir emir mi? Bir karşılıklı rızaya dayanan bir ilişki biçimi miydi bu?
1f- Çok az kişinin haberi var ama açıklayayım…17 Aralık sabahı ‘dönemin Başbakanı’ recep Tayyip Erdoğan’a uzanması planlanan gayrıkanuni operasyon başlatılırken, eş zamanlı olarak Erdoğan’a yakın bir isme ait olduğu iddia edilen görüntüler -Türkiye’de yayınlayacak mecra bulunamasından dolayı- Azerbaycan üzerinden internete servis edildi.
Neden? Ne alaka? Ne oldu da Erdoğan’a maddi-manevi saldırı için önceki gün Avrupalı ve Amerikalı diplomatların gizli toplantılarını yaptığı bugün seçildi?
Ne oldu ki daha okullardaki öğrenciler ve öğretmenler dünyaya yayılmadan Gülen ve cemaati bu işlere girdi?
Neden?
“Hırsızlara karşı koymalıydık! İmanımızın ve namusumuzun gereğini yaptık!” diyen saflar okudum Twitter’da, aman böyle cevaplar almak istemem, kimse kimsenin zek seviyesine hakaret etmesin… Adama sorarlar dinlemelere neden “MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı alamadığınız Şubat-2012’den 1 ay sonra başladınız?” diye…
Kimse Don Kişot masalları anlatmasın bize yani… Ben reel yanıt istiyorum…
Ne oldu da daha ‘Gülen Cemaati’nin tertemiz pırlantaları’ dünyaya yayılmadan bellerine silah koyan emniyet unsurları Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı ve sonrasında Başbakan’ın bizatihi kendisini kelepçelemek üzere harekete geçti?
Ne oldu da bu işlere girdi bu cemaat?
Bakın, dikkat edin, şu suçlu bu suçsuz demeden, nesnel bir gerçekliğe dikkat çekiyorum:
Bu operasyonu yapanların tamamının Cemaate bağlı birimler olduğu bilinmiyor muydu?
Evet.
Hatta Başsavcının haberi olmadan sadece Cemaat Unsurlarının dahliyle yapılmadı mı operasyon?
Evet.
Operasyon başarısız olsaydı, ki oldu, bütün fatura cemaate çıkarılmayacak mıydı ve nitekim çıkmadı mı?
Evet.
O zaman 6 ara maddelik soruyu özetleyelim:
Fethullah Gülen ve Cemaati ne oldu da kendisine çıkacak faturaya razı oldu?
40 senedir hiçbir şekilde kendini belli etmeyen cemaat, ne oldu da bitirilmeyi göze alarak 3 isme,
Başbakan Erdoğan’a, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a saldırdı?
TOP veya ANP gerçekleşmemişti ki? Ne değişti?
Neyin zoruyla? Kimlerin talimatıyla? Ne karşılığında mecbur kalındı bunlara?
Hangi anlaşmaların ve dayatmaların sonucu bunlar?
Ve hemen burada ikinci kilit soruya geçebiliriz.
2- Bir yerde ev kiralamak isteseniz, mal sahibi kefil şartı koşsa, siz kimi kendinize kefil edersiniz?
Kefil’de hangi özellikler olmalı?
Sizin için itibarını riske ediyorsa bu kefil,
1-Sizi tanımalı!
2-Sizi sevmeli!
3-Size saygı duymalı!
4-Size güvenmeli!
Diğer misalle, bir kız ve erkek evlenmek istesinler…
Her iki tarafın büyükleri, karşılarında kefil de diyebileceğimiz muhatab aramazlar mı?
Bir eş adayı, diğer eş adayının ailesine kefil götürmek istediğinde, kimi kendine kefil edebilir?
Yukarıdaki maddeleri tekrarlamaya lüzum var mı?
Damada veya geline kefil olan kişi:
Tanımalı…Sevmeli…Saymalı…Güvenmeli…
Peki, Fethullah Gülen’in ABD’de ikameti için kefil olan isimler kimler?
CIA Ortadoğu Masası Şefi Graham Füller.
CIA Balkan Masası Şefi George Fidas.
Morton Abromowitz.
Kendini İsrail’in varlığına adayan hahamları, Neo-Con destekçisi papazları saymıyorum bile, utanç listesi çok uzun…
Ayrıca başta defalarca itiraf eden Graham Füller olmak üzere, bu kefaletleri yalanlayan ne bir CIA Şefi var ne de bir MOSSAD bağlantılı haham veya Vatikan bağlantılı bir papaz... Elimizde Resmi Amerikan Mahkeme belgeleri varken yalanlanması imkansız ya gerçi, neyse...
Soru: Balkanlar ve Ortadoğu’da yer alan ülkemizde faaliyet gösteren Gülen Cemaati’nin liderinin ABD’de yaşaması için,
Balkanlar ve Ortadoğu CIA şeflerinin kefaletini, referansını alması neyle açıklanabilir?
Dünyada istemedikleri hükümeti düşürmeleriyle meşhur CIA ve Neo-Con Şefleri Graham Füller, George Fidas ve Morton Abromowitz, Türkiye’deki en etkin yapının lideri olan Fethullah Gülen’i nasıl ve ne şekilde tanımışlardır? Neden sevmişlerdir? Neden saygınlaştırmak istemişlerdir? En önemlisi, neden, hangi vaadlere istinaden güvenmişlerdir?
Malum, bu bahse dair tüm belgeleri ekranda gösterdim…Cemaatin içinde konuşulanları bildiğimizi de biliyorsunuz…
Belgeleri gösteremeden önce “Fatih Tezcan yalan söylüyor! Hocaefendi ile CIA arasında hiçbir alaka yoktur! Bunlar alçakça iftiralardır! Fethullah Gülen ile Graham Füller arasında ne olabilirki! Kefaletmiş, referansmış bunların hepsi karalama!” diyen ağabeyler, bizim resmi Amerikan Mahkeme belgelerini ele geçirip ifşa etmemizden sonra kimlerden aldıkları ne tür talimatlara uyarak “Hocaefendi CIA’i ve MOSSAD’ı ıslah ediyor. Dua edelim. Bunları konuşmaya gerek yok arkadaşlar!” moduna geçmişlerdir?
Cemaatte bizim bu sorularımızı soran kim varsa yurtlardan atılmışlardır. Neden?
Bir cevap varsa, gencecik insanlar neden o soğuklarda neden tehdit edilmişler, neden psikolojik baskılara maruz kalmışlardır da cevaplarını alamamışlardır?
Yoksa Fethullah Gülen hakikaten CIA-İsrail işbirliğinin ve ilişkilerinin gizli kalacağını mı sanmıştır?
Elimizdeki belgeler, mahkeme kayıtları yalan veya yanlış olabilir… Sonuçta sizin elinizde orjinalleri, bende nüshaları var… Buyrun kontrol ediniz…
Bende Fethullah Gülen’in ABD’ye ettiği biatın, Rumi Forum-Rand Corporation mut’a nikahını kast ederek verdiği işbirliği sözlerinin imzası var ama bu da sahte olabilir…
Sonuçta sizde orjinali, bende kopyası var… Buyrun, kontrol ediniz…
3- “Vatikan çıyan yuvasıdır! Dünyadaki pekçok katliamdan Vatikan sorumludur! Vatikan’ın ABD’de lobileri vardır!” diyen Fethullah Gülen sonra ne olmuştur ki “”Vatikan’ı ziyaret kolaylaşmalıdır! Vatikan’ın kutsal topraklarında ölmeyi düşündüm!” diyecek hale gelmiştir.
Bakın, dinler arası diyalogları, papa’nın elini öpmeleri sormuyorum bile…Sorduğum bağlam çok muhkem, mahdud ve mukayyed’dir.
‘Çıyan’ dediği Vatikan’ın ABD’deki lobilerinden söz eden bir insanın, ABD’ye gidince neden Vatikan’la ortak proje geliştiren bir lobi kurduğunu soruyorum.
Ne oldu?
Ve’l hasıl-ı kelam, topu topu 3 soru!
Buyrun, adamsanız, fikirsel ve yaşamsal namusunuz, şerefiniz, izzetiniz, karakteriniz, imanınız, itikadınız, arınız ve ahlakınız varsa, cevaplayınız.
‘Cevaplayamazsanız’ diye başlayan ve ağır sözler içeren paragraflar yazmayı da biliyorum ama yapmayacağım.
Nezaket ve sabırla 3 gün bekleyeceğim.
Ben cevapları alabilirsem; o zaman bir an bile durmam:
Fethullah Gülen ve Cemaati’nden Özür Dilerim.
Fatih Tezcan
twitter.com/fatihtezcan