SEÇMELİ TÜRKÇE DERSİ DERS NOTLARI
TÜRK EDEBİYATINDAKİ İLKLER
*İlk yerli tiyatro eseri: Şinasi / Şair Evlenmesi /1859
*İlk yerli roman : Şemsettin Sami / Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
*Batılı tekniğe uygun ilk roman : Halit Ziya Uşaklıgil/Aşk-ı Memnu
*İlk çeviri roman : Yusuf Kamil Paşa/ Fenelon’dan Telemak /1859
*İlk köy romanı : Nabizade Nazım / Karabibik
*İlk psikolojik roman: Mehmet Rauf / Eylül
*İlk realist roman : Recaizade Mahmut Ekrem / Araba Sevdası
*İlk resmi Türkçe gazete : Takvim–i Vakayi
*İlk yarı resmi gazete : Ceride-i Havadis
*İlk edebî roman: Namık Kemal / İntibah
*İlk tarihi roman : Namık Kemal / Cezmi , A. Mithat / Yeniçeri
*İlk özel gazete : Şinasi ile Agah Efendi/ Tercüman-ı Ahval
*İlk pastoral şiir : A.Hamit Tarhan /Sahra
*İlk şiir çevirisini yapan, ilk makaleyi yazan: Şinasî
*Noktalama işaretlerini ilk kez kullanan, ilk Türk gazeteci : Şinasi
*Aruzla ilk manzum tiyatro eseri yazan : A.Hamit Tarhan/Eşber
*Heceyle yazılan ilk manzum tiyatro eseri : A. Hamit Tarhan / Nesteren
*İlk bibliyografya:Katip Çelebi / Keşfü’z Zünun
*İlk hatıra kitabı : Babürşah /Babürname
*İlk hamse yazarı : Ali Şir Nevai
*İlk tezkire : Ali Şir Nevai /Mecalisün Nefais
*İlk şiir antolojisi : Ziya Paşa /Harabat
*İlk atasözleri kitabı : Şinasi /Durub-i Emsal-ı Osmaniye
*İlk mizah dergisi : Diyojen /Teodor Kasap
*İlk hikaye kitabı : A.Mithat Efendi / Letaif-i Rivayet
*İlk fıkra yazarı : Ahmet Rasim
*İlk Türkçe yazılan ilk kitap : Yusuf Has Hacip / Kutadgu Bilig
*İlk siyasetname : Yusuf Has Hacip/ Kutadgu Bilig
*Mesnevi tarzında yazılmış ilk eser : Y. H. Hacip / Kutadgu Bilig
*İlk didaktik şiir örneğimiz Kutadgu Bilig
*Aruzla yazılan ilk eserimiz : Kutadgu Bilig
*İlk mensur şiir örneklerini veren : Halit Ziya Uşaklıgil
*Şiirde ilk defa Türk kelimesini kullanan : Mehmet Emin Yurdakul
*İlk makale : Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi
*İlk edebi bildiriyi yayımlayan topluluk : Fecr-i Ati (Servet-i Fünün)
*İlk seyahatname : Seydi Ali Reis / Miratül Memalik
*İlk Edebiyat tarihçimiz: Abdulhalim Memduh Efendi
*Batı anlayışındaki ilk edebiyat tarihçimiz : Fuat Köprülü
*Sahnelenen ilk tiyatro : Namık Kemal / Vatan yahut Silistre
*Kafiyeyi şiire serperek klasik nazım şekilerinden farklı ilk örnekleri veren:Tevfik Fikret
*Türkçenin ilk dil bilgisi kitabı : Süleyman Paşa / Sarf-ı Türki
*İlk natüralist eserimizin yazarı : Nabizade Nazım / Zehra
*Divan Edebiyatında mahallileşme akımının temsilcisi: Nedim
*Şarkı nazım türünü ilk kullanan: Nedim
*İlk tarih ve coğrafya ansiklopedisi : Kamusul Alam
*İlk sözlüğümüz : Kaşgarlı Mahmut / Divan-ı Lügat-it Türk
*İlk Türkçe sözlük : Şemsettin Sami / Kamus-ı Türki
*İlk özdeyiş örneklerini veren : Ali Bey / Lehçet’ül Hakayık
*Türk adının geçtiği ilk Türkçe metin : Orhun Abideleri (Göktürk Kitabeleri)
*Edebiyatımızda objektif eleştirinin nasıl olacağını ilk açıklayan: R.M. Ekrem
*Edebiyatımızdaki milli dönemin açılmasına öncülük eden: M.Emin Yurdakul
*Konuşma diliyle yazılmış ilk hikayenin yazarı : Ömer Seyfettin
*Edebiyatımızda ilk kafiyesiz şiirini yazan : A. Hamit Tarhan / Validem
*İlk köy şiiri : Muallim Naci / Köylü Kızların Şarkısı
*İlk alfabemiz : Göktürk Alfabesi
*Tekke şiirinin kurucusu : Ahmet Yesevi
*İlk Türk destanı : Alp Er Tunga Destanı
*Bizde batılı anlamda ilk eleştiriyi yazan : Namık Kemal
*Bizde epik tiyatro türünün kurucusu : Haldun Taner
*İlk kadın romancımız : Fatma Aliye Hanım
*Süslü nesrin ilk temsilcisi : Sinan Paşa
*Dünyanın halen yaşayan en büyük ve ilk Müslüman Türk Destanı: Kırgızların Manas Destanı
*Edebiyat kelimesini bizde ilk kullanan : Şinasi
*Kurtuluş savaşımızı doğrudan işleyen roman :H.E.Adıvar/Ateşten Gömlek
*İlk uyarlama tiyatro eserinin yazarı : Ahmet Vefik Paşa
*Deneme türünün kurucusu : Montaigne
*İlk divan şairi : Hoca Dehhani
*Hikayede gerçek anlamda ilk kez Anadolu’yu işleyen : Refik Halit Karay
*En başarılı psikolojik roman yazarımız: Peyami Safa / 9.Hariciye Koğuşu
EDEBİ TÜRLER TANIMLARI VE ÖZELLİKLERİ
EDEBİ TÜRLER:
1. FIKRA
“Fıkra” sözcüğünü iki değişik anlamda kullanırız:
1. İnce anlamlı, içerisinde gülmece öğesi bulunan öyküler. Nasrettin Hoca, Bektaşi ve İncili Çavuş fıkraları bu tür öykülerdir. Bir durum ve olguyu somutlamak, açıklamak için anlatılır. Dinleyenleri hem güldürür hem de düşündürür.
2. Gazete ve dergilerin belirli sütunlarında yayımlanan, güncel, siyasal ve toplumsal sorunları ele alan, bunları ayrıntılara inmeden işleyen yazı türü.
Konusu ve esin kaynağı güncel olaylardır. Günü birlik yazılırlar. Genelde yazıldığı gün gösterirler etkilerini Kitap haline getirilmedikçe unutulur giderler. Olabildiğince yalın ve yoğun bir anlatıma sahiptirler. Düşünsel bir planla oluşturulur. Sorun girişte dile getirilir, sonra açılır. Zengin bir kültür ve bilgi gerektirir. Anlatım ustalığı gerektiren bir yazı türüdür.
Fıkra yazarlarımız arasında, Ahmet Haşim, Ahmet Rasim, Yusuf Ziya, Falih Rıfkı, Oktay Akbal, Haldun Taner, Refik Erduran gibi önemli şahsiyetleri sayabiliriz.
2. MAKALE
Makale de gazete ve dergi yazısıdır. Fıkranın bir çok özelliğini içinde barındıran makale
konuyu ele alış ve işleyiş açısından bazı farklılıklar gösterir. Makale de okuyucuları bilgilendirme amacıyla yazılır. Makalenin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
Düşünceye sadece değinmekle yetinmez. Düşünceyi ve öne sürülen savı kanıtlamaya yönelir. Güncel olayları ele alarak günü gününe yazma zorunluluğu yoktur. Her türlü düşünce, durum, olay ya da olgu konu edinilebilir. Gazetecilikle doğmuş, gelişmiş bir yazı türüdür. Dil ve üslupta okuyucu gözetilmelidir. Makalenin ana öğesi düşüncedir. Yazar, düşüncesini inandırıcı kılmak zorundadır. Düşünceyi geliştirme yollarından büyük ölçüde yararlanılır. Anlatım, yalın ve yoğundur. Giriş bölümünde ortaya atılan görüş gelecek bölümlerde kanıtlanmaya, örneklendirilmeye çalışılır. Sonuç bölümünde ise artık okuyucuya ulaştırılması gereken düşüncenin son rütuşları yapılır.
3. RÖPORTAJ
Röportaj, çok yönlü, çok boyutlu bir yazı niteliği taşımaktadır. Röportaj, bir doğruyu, bir gerçeği; araştırma, inceleme, gezip görme yoluyla ya da soruşturma yöntemiyle ele alan yazı türüdür.
Röportajı çoğu kez hikaye edici bir örgü içinde görürüz. Gerektiği zaman fotoğrafın tanıklığına başvurulur. Okuyucuyu yaşamla yüz yüze getirir. Gazeteciliğin önemli bir dalıdır. Bilgiyi, haberi, gerçeği açık, yalın, çarpıcı bir dille ele alır. Okuyucuyu sıkmamayı amaç edinir. Daima belgelerle hareket etmeye gayret edilir. Okuyucuyu belgelerle boğuşturmayı da düşünmez.
4. ELEŞTİRİ
Eleştiriyi, kısaca, değerlendirmeye yönelik düşünsel bir etkinlik diye tarif edebiliriz. Okuma, inceleme gibi çalışmalar sonunda düşüncelerimizi dile getirme işidir.
Eleştiri, bilimsel bir uğraş gerektirir. Okuyucuyu aydınlatma amacı güdülür. Eleştirinin alanını sınırlamamız çok güçtür. Eleştiri türlerine bir göz atalım:
Tarihsel Eleştiri: Eleştirmenin edebiyat tarihinin verilerden yararlanarak sanat eserini değerlendirdiği eleştiridir.
Toplum bilimsel Eleştiri: Sanat eserini ortaya koyulduğu dönemi toplumsal boyutlarıyla yansıtıp yansıtmadığını ele alan eleştiridir.
Yaşam öyküsel eleştiri: Sanatçının yaşamını irdeleyen eleştiridir.
Ruhbilimsel eleştiri: Sanatçının ruhsal yönünü ele alan eleştiridir.
Eleştirileri dikkat çeken yazarlar arasında Fethi Naci, Berna Moran, A. Berk, Mehmet Doğan, Murat Belge, Asım Bezirci, Atilla Özkırımlı, Doğan Hızlan, Adnan Binyazar, Rauf Mutluay, Gürsel Aytaç gibi şahsiyetleri sayabiliriz.
5. DENEME
Özgürce seçilen bir konuda gelişen, düşünsel boyutlar içeren, bir konuşma havası içinde biçimlenen, genellikle orta uzunlukta bir yazı türüdür. Denemeye özgü bir konu yoktur, denemeci özgürce seçer konusunu.
Okuyucu, deneme okurken hoşça vakit geçirir. Bu arada birşeyler de öğrenir. Tatlı bir söyleşi havası vardır denemede. Denemeci, kendisiyle ve karşıdakiyle konuşur gibi yazar. Denemecide içtenlik ve açık yüreklilik görülür. Denemecinin derdi kanıtlama değildir. Denemecinin amacı okuyucuyu bilgilendirmedir.
Denemede başarılı olan belli başlı yazarlar arasında Montaigne, Melih Cevdet, Vedat Günyol, Salah Birsel, Adnan Binyazar, Nermi Uygur, Oktay Akbal, Füsun Altıok, Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüboğlu gibi yazarlan sayabiliriz.
6. GÜNLÜK
Günlük, bir kimsenin günü gününe tuttuğu, üzerine tarih attığı, günlük yaşamından kesitler sunduğu notlardır.
Günlükleri en çok okunan yazarlar arasında Ömer Seyfettin, Ruşen Eşref, Falih Rıfkı, Nurullah Ataç, Salah Birsel, Oktay Akbal, Cemil Meriç gibi sanatçıları sayabiliriz.
7. ANI
Anı, bir kimsenin başından geçen ya da kendi döneminde ortaya çıkan olay ve olguları bilgi, gözlem ve izlenimlerine bağlı kalarak yazdığı yazılardır.
Önemli anı yazarları arasında, Ahmet Rasim, Halit Ziya, Hüseyin Cahit, Falih Rıfkı, Yakup Kadri, Ziya Gökalp, Yahya Kemal, Yusuf Ziya gibilerini sayabiliriz.
8. MEKTUP
Birbirinden uzak yaşayan kişilerin hasret gidermek için bir iletişim aracı olarak ortaya çıkan mektup, daha sonraları sanatsal bir özellik kazanmıştır.
Konusu bakımından bir sınırlandırma yapamayız. Doğallık, yalınlık ve içtenlik mektubun vazgeçilmez üç unsurudur. Bir sınıflandırma yapmak istersek, özel, iş ve sanatsal mektuplar., gibi isimler verebiliriz.
Sanatsal mektuplar arasında Cahit Sıtkı’nın, Yaşar Nabi’nin, Ahmet Hamdi’nin S’Eyüboğlu’nun mektuplarını sayabiliriz.
9. BİYOGRAFİ (YAŞAMÖYKÜSÜ)
Yaptıkları ve yaşadıklarıyla okurların ilgisini çekebilecek kişilerin, değişik kaynaklardan yararlanarak, yaşamlarını inceleyip anlatan düzyazı biçimidir. Çok yönlü, incelemeye dayanan bir yazı türüdür.
Sıradan kişiler olamaz biyografisi ele alınan kişi. Gerçeğe uygun, tarafsız bir biçimde ele alınmalıdır. Yazar hem bir tarihçi hem de bir sanatçı gibi davranmalıdır. Biyografi, belge özelliği taşır. Biyografisi ele alınacak kişinin bildiği, yaşadığı olay ve olguları onun davranışlarını belirleyecek bir akış içinde sergilenir.
10. OTOBİYOGRAFİ (ÖZYAŞAMÖYKÜSÜ)
Toplumda bilim, sanat, siyaset… alanında etkinlik göstermiş bir kimsenin kendi yaşamım konu ettiği düz yazı biçimidir.
Daha çok anıya benzer. Yaşama serüveninin dışına çıkmaz yazar. Dönemini yansıtmak gibi bir kaygısı yoktur. İçtenlik, gerçeğe bağlılık, doğallık ve yalınlık aranır. Yazar, özlediği yaşamı değil, yaşadığını yazmalıdır.
11. GEZİ
Bir yazarın, yaptığı gezilerde gördüklerini, okurları için ilgi çekici bulduğu yönlerini ele aldığı düzyazı biçimidir.
Gezi yazıları, insanların farklı yerleri gezip gördüklerini başkalarına da yaşatma ihtiyacından doğmuştur. Okuyucunun ilgisini çekmesi gerekir.
Yazar, kendi yorumlarını da sanatsal bir dille ele alır. Yazar bilimsel verilerle okuyucuyu yormamalıdır . Eğlenceli bir havası olmalıdır.
12. ÖYKÜ (HİKAYE)
Bir tanım yapmadan öyküyü belirleyici nitelikleri ele alalım:
Olay ve Durum:
Yazar, okuyucunun ilgisini diri tutacak yaşamın bir kesitini ele alır.
Kişi ve Karakter:
Kişi olmadan, hikaye de olmaz: Bu kişinin ya da kişilerin karakterleri çok yönlü olmaz, genelde tek yönlüdür.
Yer ve Zaman:
Olay ve durumun gerçekleştiği bir yer ve zaman vardır öyküde.
Üslup:
Her yazarın yukarıdaki öğeleri kullanış tarzı farklıdır. Buna göre öyküyü de çeşitli yönlerden ele alabiliriz.
Yukarıdaki verileri kullanacak olursak:
ÖYKÜ: Yaşanmış ya da yaşanması mümkün olan olay veya durumu, yer ve zamana bağlı kalarak belli kişi ya da kişileri, yazarın kendince bir yöntemle ele aldığı kısa düzyazılardır.
13. ROMAN
Hikayeyi bir düello sahnesi olarak düşünürsek, romanı bir savaş sahnesi görmemiz gerekir.
Biz önce romanın temel öğeleri üzerinde duralım:
Olay ve Olgu:
Öyküye göre daha geniş kapsamlıdır.
Tip ve Karakter:
Öyküye göre kişi daha çok olması yanında karakterler de çok yönlüdür.
Üslup:
Yazar, kendine özgü bir biçimde ele alır olayları, karakterleri kendi hamuruyla yoğurur.
İçerik ve düşünsel boyut: Yazarın ruhsal durumuyla ve düşünce yapısıyla biçimlenir.
Yer ve zaman:
Hikayeye göre daha geniş boyutlarıyla ele alınır romanda.
Roman türleri:
Serüven Romanı: Okuru heyecanlandırıp gerilim içinde tutacak genellikle olağanüstü nitelikte olan romanlardır.
Polis ve Cususlak Romanı: Genelde okurların merak, korku heyecan gibi duygularını galayana getirir.
Tarihsel Roman: Konularını geçmişten, tarihsel olay ve kişilerden alır.
Yaşamöyküsel Roman: Nesnel verilere dayanarak ele alınan roman türü.
Politik Roman: Adından da anlaşılacağı gibi siyasi olayları ele alan roman.
Belgesel Roman: Realist ve Naturalistlerin ele aldığı belgelere dayanan roman türü.
Duygusal Roman: Romantiklerin ele aldığı duygusal yönü ağır basan romanlardır.
14. TİYATRO
Hayattan bazı kesitlerin seyirciler karşısında sahnede canlandırılmasıyla ortaya çıkmıştır.
TÜRLERİ:
1. Trajedi: Temelinde tarihi vakalar yatan trajedide ciddiyet, asalet söz konusudur. İzleyenlerde acıma hissi uyandırır. Daha çok soyut değerlere önem verilir. Üslup çok önemlidir. Konu genellikle tarihten ve mitolojiden alınır. Tek bir olay üzerine kurulur. Korkunç ve çirkin olaylar sahnede gösterilmez. Oyuncular tarafından anlatılır. Kültürlü insanlara seslerin bir dili vardır. Manzum olarak yazılır. Üç birlik kuralına bağlıdır. Beş bölümdür. Eski bir tiyatro türüdür.
2 Komedi: Bizi güldürürken, birşeyler vermeyi de ihmal etmeyen bir tiyatro türüdür. Konuşmalar halkın anlayacağı bir şekildedir. Korkunç ve çirkin olaylar sahnede gösterilir.
Komediyi de çeşitlere ayırabiliriz: Komedi santmental (aşk konularını işler), Fars (genellikle halk zevkine hitab eden gülünç olayları abartılı bir şekilde ele alır), Vodvil (şarkılı komedi).
3. Dram: Hayatın acı gerçeklerini komik unsurlarıyla birlikte veren bir tiyatro türüdür. Kadro zengindir. Hayatın her tabakasından insanla karşılaşırız oyunda. Konu çok çeşitlidir. Dram, romantizmin etkisiyle ortaya çıkmıştır.
EDEBİYAT VE TOPLUM İLİŞKİSİ
Bir toplumun oluşması için insanlara ihtiyacımız vardır. Eğer istediğimiz uyumlu ve sürekli gelişen bir toplumsa insanları geliştirmeden işe başlamalıyız. Çünkü toplumun temel taşı insandır. Aslında birçok şeyin temelinde insan vardır. Odak noktadır. Her varlıktan bir yarar sağlama amacıyla hareket edilmektedir. Edebiyat da bunlardan biridir. Çoğu zaman halkı aydınlatmak için araç olarak kullanılan edebiyat bu ortamda da gelişmeyi ve ilerlemeye başlamıştır. Hatta bazı durumlarda edebiyatın faydacı olması tartışmalara neden olmuştur. Ama tartışmanın olduğu yerlerde gelişme vardır. Farklı düşünceler birbirini etkileyerek gelişme sağlanmıştır. Gelişen ortamlarda toplumlarda edebiyat daha çok gelişmiştir. Farkı eserler ortaya konulmuştur.
EDEBİYATIN TOPLUMA ETKİSİ
Edebiyat ve toplum birbirini geliştiren ve etkileyen iki önemli unsurdur. Bu milletin bir kültürün gelişmesinde edebiyatın katkısı küçümsenemez. Çünkü insanların düşünce dünyasını değiştiren bir unsurdur. Düşüncenin olduğu yerde gelişme ve ilerleme olacaktır. Özellikle özgür düşünce ortamları gelişim için ön koşuldur. Gelişim için ayrıca farklılık olması gerekir. Farklı düşünceler de gelişimi etkiler. Ne kadar düşünce çeşitliliği varsa o kadar hızlı gelişim olur. Böylece toplumdaki ilerleme devam eder. Bu yüzden edebiyatı bir araç olarak kullanabiliriz gelişim için. Gelişen toplumda edebiyat da o oranda çeşitlenir ve gelişir. bu yüzden iki kavramı ayrı düşünmek imkansızdır.
Derleyen: Halil Akpınar