• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/halilakpinar
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05056611119
  • https://www.twitter.com/halilakpinar
  • https://www.instagram.com/halilakpinar1453
  • https://www.youtube.com/channel/UCz-evvQhDvbJLw5bg_A8P1Q
Üyelik Girişi
MUHTEVA
Site Haritası

Custom Search

12 DİL VE ANLATIM 1.DÖN 3.YAZILI

 

BARTIN KÖKSAL TOPTAN LİSESİ 2008 – 2009 ÖĞRETİM YILI 1. KANAAT DÖNEMİ

DİL VE ANLATIM 12 ORTAK SINAV SORULARI

14 OCAK 2009

AD SOYAD :…………………………………… NUMARA :………………………….. SINIF :……………….

AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA


 

1. —; bir yazarın, herhangi bir konu üzerinde, özel görüş ve düşüncelerini hiçbir iddiaya yer vermeden, kesin yar­gılara varmadan anlattığı yazı türüdür. Batı edebiyatında essai (ese) adı verilen bu türün konuları genellikle ede­biyat, sanat, bilim, felsefe vb.dir. Bu türü dünya edebiya­tına — yazar, — kazandırmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin han­gisinde verilenler getirilmelidir?

A)      Makale - Türk - Namık Kemal

B)       Fıkra - Türk - Ahmet Rasim

C)       Gezi yazısı- Türk - Evliya Çelebi

D)      Eleştiri - İngiliz – Bacon

E)       Deneme - Fransız – Montaigne

 

2. (I) Söyleşi; makale planıyla, fakat bir karşılıklı ko­nuşma havası içinde yazılan yazılardır. (II) Bu ya­zıların en önemli özelliği, yazarın samimi, içten bir ifade tarzını ortaya koymasıdır. (III) Söyleşi, Türk edebiyatında İslamiyet’in kabulünden sonra görülmeye başlanmıştır. (IV) Söyleşilerde yazar, okuyucu ile bir sohbet havası içinde senli benli bir hava yaratır.(V) Söyleşilerde yazar, düşünce­lerinin doğruluğunda ısrar edici olmaz; çünkü bu yazılarda, daha çok yazarın kişisel düşünceleri ağırlık kazanır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinde bir bilgi yanlışı yapılmıştır?

A) I.         B) II.         C) III.         D) IV.         E) V.

 

3. Aşağıdakilerin hangisinde verilenlerin tümü gazete çevresinde gelişen metin türleridir?

 

A)      Makale - mektup - fıkra - eleştiri - günlük - rö­portaj - haber yazıları

B)       Tarihî metin - deneme - fıkra - anı - tiyatro - rö­portaj - haber yazıları

C)       Felsefi metin - deneme - günlük - eleştiri -sohbet - röportaj - anı

D)      Makale - deneme - fıkra - eleştiri - sohbet - rö­portaj - haber yazıları

E)       Biyografi - deneme - günlük - bilimsel metin -sohbet - röportaj - gezi yazıları

 

4. Artık her gün o kahvedeydim. Altı yedi kadar müşterisi var­dı. Hiçbir gün bu sayıyı geçtiğini zannetmiyorum. Onların ne yüzü, ne kılığı hatırımda... Esasen sokakta onları görseydim anımsamazdım. Onlar ancak o kahvede, kirli sarı duvar­ların arasında mevcuttular.

Olaya bağlı bir metinden alınan yukarıdaki parçada olay hangi bakış açısıyla anlatılmıştır?

A)      Gözlemci anlatıcının bakış açısıyla

B)       Kahraman anlatıcının bakış açısıyla

C)       İlahî bakış açısıyla

D)      Yazarın bakış açısıyla

E)       Okurun bakış açısıyla

 

 

5.  I. Olayların anlatımında rastlantılara sıkça yer verme

     II.   Yabancı etkilerden uzak, son derece yalın ve anlaşılır bir dil kullanma

    III.   Günlük yaşama veya tarihe ait konuları işle­me

    IV.   Kişileri, tümüyle iyi ya da kötü olmak üzere, tek yönlü olarak anlatma

    V.   Olayların akışı keserek okura bilgi ve öğüt verme

Yukarıdaki açıklamalardan hangisi Tanzimat romanının özelliklerinden biri değildir?

A) I.           B) II.          C) III.           D) IV.          E) V.

 

 

6. Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, ka­mera karşısında rahat, düş gücü gelişkin bir ka­dın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan vererek adayları davet etmişti. Gün boyu peş peşe girdi­ği mülakatlardan yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını içeri al­dılar. Genç kız, yüzünde meraklı bir tebessümle deneme kamerasının karşısına oturdu ve yönet­menle sohbete başladı. Kısa bir konuşmadan sonra yönetmen değişik bir şey denemiş olmak için "Çantanızı açıp bana içindekileri birer birer anlatır mısınız?" dedi. Genç kız arkadaki çantaya uzandı. Fermuarını açtı. Önce eline gelen iri kır­mızı elmayı çıkarıp anlattı: "Bu elmayı sabah tez­gah başında meyvelerini parlatırken gördüğüm manav hediye etti. Çok iştahlı bakmış olmalıyım." Sonra çantadan bir kitap çıkardı.

Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden han­gisi belirlenebilir?

A)      Hikâyenin gözlemci bakış açısıyla yazıldığı

B)       Metnin yazılış amacı

C)       Yazarın sahip olduğu zihniyet

D)      Metin - gelenek ilişkisi

E)       Metinler arasındaki ilişki

 

7. 9. Hariciye Koğuşu, yaşanan olayların, izlenimle­rin, duygu ve düşüncelerin kahramanın ağzından anlatıldığı bir ben romanıdır. Romanın kahramanı 15 yaşındaki hasta bir gençtir. Romanda gencin psikolojik çözümlemesi başarıyla yapılmıştır. Bu yönüyle eser, psikolojik bir romandır. Olaylar 15 yaşındaki genç üzerine kurulsa da Nüzhet ve Doktor Ragıp da romanın önemli kişileridir. An­cak bunlar ikinci planda ve silik olarak bırakılmış­tır. Hasta gencin, kaldığı konakta Nüzhet'e duy­duğu karşılıksız sevgi, romanın okunurluğunu olumlu yönde etkilemiştir.

Bu parçada 9. Hariciye Koğuşu adlı romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)      Yaşananların birinci şahsın ağzıyla anlatıldığı bir üslubunun olduğuna

B)       Ana kahramanının hasta bir genç olduğuna

C)       Hasta gencin, yazarın kendisi olduğuna

D)      Psikolojik çözümlemelerin ağırlıkta olduğuna

E)       Gencin karşılıksız sevgisinin, romanın okunurluğuna katkı sağladığına

 

8.     A! Çok sevindim buna.

        Ne güzel bir çocuk bu böyle!

Bu cümlelerde dil hangi işlevinde kullanılmıştır?

A)      Heyecana bağlı işlevi

B)       Dil ötesi işlevi

C)       Alıcıyı harekete geçirme işlevi

D)      Göndericilik işlevi

E)       Kanalı kontrol işlevi

 

 

9.     Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar

Unutuşun o tunç kapısını zorlar

Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;

İşte, doğduğun eski evdesin birden

Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven

Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik...

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle­nemez?

A)      Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.

B)       İnsana özgü nitelikler başka varlıklara aktarılmıştır.

C)       Örneklere yer verilmiştir.

D)      Kimi sözcükler mecaz anlamları ile kullanılmıştır.

E)       Düş gücünden yararlanılmıştır.

 

 

10. Akdeniz bölgesinin çatısı Toros Dağlan tarafından meydana getirilmektedir. Dağlar bazı yerlerde denize çok sokulur, kayalık ve az girintili çıkıntılı bir kıyı üzerine dikine inerler. Bazı yerlerde ise kıyı çizgisi ile dağ sınırları arasına Adana Ovası gibi geniş düzlükler girer. Bu bölge özelliğini kendine komşu olan ılık denizden alır. Fakat denizin etkisi yüzey şe­killerine ve yükseltiye göre değişir. Akdeniz iklimi kıyı ova­larından içeriye sokulduğu halde dağlık yerlerde ancak dar bir şerit üzerinde kendini belli eder ve yükseklere doğru önemli değişikliklere uğrar.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde veri­lenlerden yararlanılmıştır?

A)      Öyküleme - betimleme - benzetme

B)       Açıklama - betimleme - karşılaştırma

C)       Tanımlama - açıklama - karşılaştırma

D)      Karşılaştırma - tartışma - betimleme

E)       Öyküleme - örneklendirme - tanımlama

 

 

11. Mimarideki gösterişli rekabette, Taipei 101 adıyla anılan 509 metrelik 101 katlı gökdelen dünyanın en yüksek binası olarak öne çıkıyor. Bazılarınca bir bambu sapına, hatta üst üste konmuş Çin yemeği paket servis kutularına benzetilen Taipei 101, gördüğünüz en zarif yapı olmasa da, saniyede 16.8 metre hızla yükselen dünyanın en hızlı asansörlerine sahip olmasıyla övünüyor. Mühendisler, binadakilerin kendi­lerini huzurlu hissetmesi için 88. katın üstüne 660 ton ağırlık yüklenen dev bir sarkaç asmış. Bir dizi darbe emici eklenen sarkaç, rüzgârın etkisini azaltarak binanın sallanmasını azaltıp mide bulantısını önlüyor.

Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söy­lenemez?

A)      Olumlu ve olumsuz durumlar bir arada verilmiştir.

B)       Açıklayıcı anlatım yöntemine başvurulmuştur.

C)       Sayısal verilerden yararlanılmıştır.

D)      Yazar, düşüncesini benimsetmeye çalışmıştır.

E)       Karşılaştırmaya başvurulmuştur.

12. Şiir, kişisel sorun anlatma aracına indirgenemez. Anlatılanlar ozanın içinde bulunduğu özel koşullara tıpatıp uysa bile, dahası şair "Evet, bu şiirde ben kendimi anlattım." dese bile, şiirin özünü ilgilendirmez bu. Nice halk şiirini, son dizelerde şair adını belirttiği için mi okuruz? Yani özel yaşamları konusunda bilgi edinmek için mi? Elbette ki hayır. Bir şiiri şiir olarak çekici kılan şey, sunduğu iletinin düzenleniş biçimidir.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)      Şair, şiirde kendi sorunlarından yola çıkarak toplumun problemlerini anlatmayı amaçlar.

B)       Şiir, okuyucuya mesaj verme amacına uygun bir tür değildir.

C)       Şiiri etkili kılan unsur konusu değil, konuyu işlerken söz­leri diziş biçimidir.

D)      Şiir, bireysel konuları işlemeye başladığında toplumdan uzak, soyut bir sanat olur.

E)       Şiirde adı geçmese bile, gerçek şair üslubuyla kendini belli eder.

 

 

 

13. (I) İnsanlık tarihi boyunca fazla kilolar, sağlığın ve refahın simgesi olarak görülegelmiştir. (II) Günümüzdeyse şişman­lık, dünyanın en varlıklı ülkelerinde yaşayan insanların sağlıklarını tehdit eden bir hastalık olarak algılanıyor. (III) Şişmanlık kalıtımsal bir hastalıktır. (IV) Özellikle gelişmiş ülkelerde şişmanlığın görülme sıklığı sürekli artıyor. (V) Öyle ki şişmanlığa bir tür salgın hastalık gözüyle bakılıyor. (IV) Bu hastalığı tedavi etmeye aday sağlık merkezleri de artıyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi dü­şüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.              B) III.              C) IV.              D) V.              E) VI.

 

 

 

14. (I) Eğer polisiye ya da bilimkurgu romanı yazıyor olsaydım, amacımın roman yazmak olduğunu söyleyebilirdim. (II) Ama benim gibi, malzemesi hayat olan bir yazar için yazmak, bir amaçtan çok bir araç olarak kalıyor. (III) Yazmaya başla­dığım ilk yıllarda ya yazacaktım ya da ölecektim. (IV) Ben de yazmaya mecbur kaldım; başka bir şansım yoktu, anlaya­cağınız. (V) Sadece hayatımı sürdürebilmek için yazıyor­dum.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?

A) I.              B) II.              C) III.              D) IV.              E) V.

 

 

15. Aşağıdakilerin hangisinde, "Sınıftaki herkes, testin iki sorusunu yanlış cevaplamışlardı." cümlesindekine benzer bir anlatım bozukluğu vardır?

A)      Bu mevsimde ağaçların aşılanması gerekir.

B)       Hemen hemen her sanatçı, sanat yaşamlarında ünlü sanatçıları örnek almışlardır.

C)       İnsanların başarılarını anlamak için sözlerine değil, yap­tıklarına bakılmalıdır.

D)      Kültürün önemli bir bölümünü dile dayalı eserler oluşturur.

E)       Hiçbir düşünce özgün değildir, hepsi başka düşün­celerin sentezidir.

16. Fıkraları, romanları, öyküleri İle tanıdığımız Oktay Akbal'ın özgün yanlarından biri de denemeciliğidir. Edebiyatın en önemli sorunları onun denemelerinde dile gelir. Yaşamın ayrılmaz bir parçası olan edebiyatın işlevi üzerinde du­rurken, bizim yazarlarımızın ve evrensel edebiyat dünyasının önemli yazarlarının düşüncelerini aktarır. Denemelerinde kendini ortaya atıp yalnızca kendi düşüncelerinin bellen­mesini, yanılmaz-tartışılmaz gibi kabul edilmesini istemez, denemenin en azından böyle bir tutuma, anlayışa karşı olduğunu çok iyi bilir.

Bu parçadan Oktay Akbal'la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)      Yerli ve yabancı birçok yazarın düşüncelerini okuyucuya yansıttığı

B)       Gazetecilik yanının da, en az edebiyatçılığı kadar önem­li olduğu

C)       Roman, öykü, fıkra ve denemeler yazdığı

D)      Deneme türünün gereklerine uygun yazılar yazdığı

E)       Edebiyatımızın önemli sorunlarını dile getirdiği

 

 

 

 

17. Aşağıdaki dizelerde yer alan altı çizili sözcüklerin han­gisinde, birden çok yapım eki kullanılmıştır?

A)      Üstümüzde tükenmez mavi kubbe

Ektiğimiz bütün başaklar gebe.

B)       Bomboş uzanan denizin üstünde,

Aç bir karabatak dalar çıkar.

C)       Ben senin gün ışığında

Saçlarını buğdaylar gibi uzar gördüm.

D)      Sana gitme demeyeceğim.

Üşüyorsun ceketimi al.

E)       Ben güneşli bir şehrin satıcısıyım ki

Sayısız hünerlerimi unuttum.

 

 

 

18. Okuma alışkanlığı kazanmış insanlar, okumaktan uzak kal­dıklarında rahatsızlık duymaları kaçınılmazdır.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisinden kaynaklanmaktadır?

A)      Yanlış anlamda sözcük kullanımı

B)       Özne eksikliği

C)       Gereksiz sözcük kullanılması

D)      Tamlayan eki eksikliği

E)       Gereksiz iyelik eki kullanılması

 

 

 

19.          Güller ki bütün mevsim usanmış kanamaktan

Güller ki bakıp yollara beklerdi hazanı

Güller gibi aylarca hayal ettim uzaktan

Yaprakların altın gibi savrulduğu anı

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek yoktur?

A)      Ünsüz yumuşaması

B)       Ünsüz benzeşmesi

C)       Ünsüz türemesi

D)      Ulama

E)       Ünlü düşmesi

 

20. Gerçek başarı ( ) başkalarına muhtaç olmadan, tek başına ve kendine güvenerek ( ) Ben bu işi yapa­rım ( ) ( ) diyebilenindir ( )

Bu parçada ayraçla belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?

A) (,) (“) (.) (“) (.)                              B) (:) (“) (“) (,) (.)

C) (,) (.) (.) (...) (.)                             D) (;) (:) (“) (.) (“)

E) (,) (“) (.) (“) (...)

 

 

21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)      Kalabalıkta farkedilmek istemeyen genç adam, bir köşe­ye oturmuştu.

B)       Büyükannesine "Sen istersen okuma yazma da öğrene­bilirsin." dedi.

C)       Bütün zorluklara göğüs gerdi, sonunda amacına ulaştı.

D)      Yaptığı onca hatadan sonra onu affetmemizi kimse bek­lemesin.

E)       Böyle bir teklifi reddetmek akıllıca bir davranış olmazdı.

 

 

22. İlgeçler, diğer sözcüklerle birleşerek sıfat ya da belirteç görevini üstlenir.

Aşağıdakilerden hangisinde "kadar" ilgeciyle oluşturul­muş söz grubu ötekilerden farklı görevdedir?

A)      Sen gelinceye kadar her şey çok sessizdi.

B)       Akşama kadar bu işleri bitirmeliyim.

C)       Kafasında ceviz kadar bir şişlik oluşmuştu.

D)      Senin kadar matematik bilemediğim için problemi çöze­medim.

E)       Bu kasaba kadar sessiz başka bir yer bilmiyorum.

 

 

23. Kesme taştan, eşsiz yapılarıyla eteğine kurulduğu da­ğı bir gerdanlık gibi kuşatan Mardin, zaman tünelini andıran dar sokaklarında görkemli geçmişin izlerini ta­şıyan zengin bir kenttir.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)      Birden çok ilgeç vardır.

B)       Fiilimsilere yer verilmiştir.

C)       Kurallı bir ad cümlesidir.

D)      Ekeylem almış bir yüklem kullanılmıştır.

E)       Özne, dolaylı tümleç ve yüklemden oluşmuştur.

 

24.   Ne dostların ne de düşmanların sözleri incitmezse seni

Gereğinden çok bağlanmadan saygı duyarsan herkese

Eğer her dakikanın doldurabilirsen altmış saniyesini

O zaman dünya da senindir, içindeki her şey de.

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle­nemez?

A)      Birden çok tamlayanın bir tamlanana bağlandığı isim tamlaması vardır.

B)       Çoğul eki alan birden çok sözcük kullanılmıştır.

C)       Tamlayanı ile tamlananı arasına sözcük girmiş isim tam­laması vardır.

D)      Hem belirtili, hem belirtisiz ad tamlamasına yer veril­miştir.

E)       Belirtme hali eki alan sözcük vardır.

 

25. Aşağıdaki dizelerin hangisinde sıfat-fiil ad tamlamasının tamlayanı olmuştur?

A)      Ben bendesi ayrı olalı gözden

Kadrin bilmezlerle hali hoş mudur

B)       Canan bizim kıymetimiz bilmedi

Bu çeşmimden akan yaşı silmedi

C)       Yiğit gölgesinde yiğit saklanır

Kötünün gölgesi hem dalı olmaz

D)      Felek gurbetlere attı

Gedâyi Kadrin bilinmedik illere düştüm

E)       Kâmil olanların bellidir yeri

Yoluma koyarlar can ile seni

 

26. Aşağıdakilerin hangisinde isim-fiil, sıfat-fiil, bağ-fiil bir aradadır?

A)      Bugüne kadar yaptıklarının hiçbirinden pişman olma­dığını söyleyip duruyordu.

B)       Arkadaşlarını ihmal ettiği için duyduğu sıkıntı onu epey rahatsız ediyormuş.

C)       Çok dalgın olduğundan yaptığı işi birkaç kez kontrol et­mek zorunda kalıyordu.

D)      Hastalığını kimseye söylemek istemediğinden onunla tek başına baş etmek zorundaydı.

E)       Konuştukça açılıyor, eski halinden eser kalmıyordu.

 

27. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi, özne-yük­lem ilişkisi yönüyle ötekilerden farklıdır?

A)      Biz gittiğimizde pazar neredeyse toplanmıştı.

B)       Köyün ileri gelenleri muhtarın evinde toplanmıştı.

C)       Geçen yıl, bu yılkı mahsulün iki katı toplanmıştı.

D)      Havalar iyi gitmeyince fındıklar bir hafta geç toplanmıştı.

E)       Düğün için köydeki her evden sandalye toplanmıştı.

 

28. Aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı özne de nesne de değildir?

A)      — Pencereden bakınca ne görüyorsun?

— Masmavi bir deniz.

B)       — Bu çiçekleri nereden topladınız?

—Evin bahçesinden.

C)       — Sana kim yardım edecek?

—Berke ve kardeşi.

D)      — Akşam yemeğine kimi çağıracaksın?

—Yan dairedeki komşularımızı.

E)       — Bu kitabın üzerine ne dökülmüş?

—Kahve ya da çay.

 

 

29. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesne ortaklığı söz konusudur?

A)      Yaşlı adam her gün saatlerce yürür, odun keser, tamirat yapardı.

B)       Bu hayatta bize yol gösterecek birine, umuda, sevgiye ihtiyacımız var.

C)       Gurbette olduğu için annesini ve babasını özlüyor, onlara kavuşmak istiyordu.

D)      Dertlerini kimseyle paylaşmaz, herkesten saklar, hep içine atardı.

E)       Gülüşü,  bana tüm acılarımı unutturdu,  beni hayata bağladı.

 

30.         Bütün dünya buyruğuna girdi Roma'nın;

Ne deniz kaldı, ne kara.

Kapat Zeus, kapılarını Olimpos'un.

Gökyüzüne geldi sıra.

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)      Basit eylem cümlesi

B)       Biçimce olumlu, anlamca olumsuz cümle

C)       Emir cümlesi

D)      Olumlu ad cümlesi

E)       Devrik cümle

 

 

 

 

31. Anlam genişlemesi yoluyla somut anlamlı bir ad, bir de soyut anlam kazanabilir. Örneğin somut anlamıyla "ezmek, öğütmek" olan "çiğnemek" kelimesi "Yasaları çiğnemek suçtur." cümlesinde soyut bir anlam da kazanmıştır.

Böyle bir anlam değişmesini örneklendiren sözcük, aşağıdakilerin hangisinde kullanılmıştır?

A)      Ne zaman seni düşünsem yağmur yağmaya başlar.

B)       Keşke sevgimi anlatabilecek bir yöntem bulsam.

C)       O korkunç olaydan sonra bende akıl mı kaldı?

D)      Öfkelendiğimi belli etmemek için yanınızdan uzaklaştım.

E)       Kimseyi kırmak istemeyen narin bir yapısı vardı.

 

 

 

 

32. Yazdıklarıma hiçbir gün öykü demedim; çünkü son sözü öykümü okuyan dudaklar söyleyecektir.

Bu cümlede öne sürülen görüş aşağıdakilerden hangi­sidir?

A)      Yazarların kendi eserlerini değerlendirmeleri oldukça zordur.

B)       Öykü, sınırları henüz belirlenmemiş, yoruma açık bir türdür.

C)       Her eser, okuyucusunun elinde yeniden şekillenir.

D)      Yazarlar genellikle alçakgönüllü bir tavır içerisindedirler.

E)       Bir eseri değerlendirmek, edebiyatçıya değil okuyucuya düşer.

 

 

 

 

 

33.  I.  Büyük adamların amaçları, diğerlerinin ise yalnız istekleri vardır.

         II.  Gelip geçici hevesler yerine yüksek hedefler peşinde olanlar, gerçekten büyüktürler.

        III. İnsan büyük amaçlar belirlemekle büyük olmaz, önemli olan onlara ulaşabilmektir.

        IV. İnsan, yüksek bir amaca ulaşmak kadar, onun için gös­terdiği çabadan da zevk almadıkça büyük sayılmaz.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlam­ca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                          B) II. ve III.                      C) III. ve IV.

D) I. ve III.                         E) II. ve IV.

 

BARTIN KÖKSAL TOPTAN LİSESİ 2008 – 2009 ÖĞRETİM YILI 1. KANAAT DÖNEMİ

DİL VE ANLATIM 12 ORTAK SINAV SORULARI

14 OCAK 2009

AD SOYAD :…………………………………… NUMARA :………………………….. SINIF :……………….

BBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBB

 

1.     Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar

Unutuşun o tunç kapısını zorlar

Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;

İşte, doğduğun eski evdesin birden

Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven

Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik...

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle­nemez?

A)      Örneklere yer verilmiştir.

B)       Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.

C)       İnsana özgü nitelikler başka varlıklara aktarılmıştır.

D)      Kimi sözcükler mecaz anlamları ile kullanılmıştır.

E)       Düş gücünden yararlanılmıştır.

 

 

2. Akdeniz bölgesinin çatısı Toros Dağlan tarafından meydana getirilmektedir. Dağlar bazı yerlerde denize çok sokulur, kayalık ve az girintili çıkıntılı bir kıyı üzerine dikine inerler. Bazı yerlerde ise kıyı çizgisi ile dağ sınırları arasına Adana Ovası gibi geniş düzlükler girer. Bu bölge özelliğini kendine komşu olan ılık denizden alır. Fakat denizin etkisi yüzey şe­killerine ve yükseltiye göre değişir. Akdeniz iklimi kıyı ova­larından içeriye sokulduğu halde dağlık yerlerde ancak dar bir şerit üzerinde kendini belli eder ve yükseklere doğru önemli değişikliklere uğrar.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde veri­lenlerden yararlanılmıştır?

A)      Öyküleme - betimleme - benzetme

B)       Tanımlama - açıklama - karşılaştırma

C)       Karşılaştırma - tartışma – betimleme

D)      Açıklama - betimleme - karşılaştırma

E)       Öyküleme - örneklendirme - tanımlama

 

 

3. Şiir, kişisel sorun anlatma aracına indirgenemez. Anlatılanlar ozanın içinde bulunduğu özel koşullara tıpatıp uysa bile, dahası şair "Evet, bu şiirde ben kendimi anlattım." dese bile, şiirin özünü ilgilendirmez bu. Nice halk şiirini, son dizelerde şair adını belirttiği için mi okuruz? Yani özel yaşamları konusunda bilgi edinmek için mi? Elbette ki hayır. Bir şiiri şiir olarak çekici kılan şey, sunduğu iletinin düzenleniş biçimidir.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)      Şair, şiirde kendi sorunlarından yola çıkarak toplumun problemlerini anlatmayı amaçlar.

B)       Şiir, okuyucuya mesaj verme amacına uygun bir tür değildir.

C)       Şiiri etkili kılan unsur konusu değil, konuyu işlerken söz­leri diziş biçimidir.

D)      Şiir, bireysel konuları işlemeye başladığında toplumdan uzak, soyut bir sanat olur.

E)       Şiirde adı geçmese bile, gerçek şair üslubuyla kendini belli eder.

 

 

4.          Güller ki bütün mevsim usanmış kanamaktan

Güller ki bakıp yollara beklerdi hazanı

Güller gibi aylarca hayal ettim uzaktan

Yaprakların altın gibi savrulduğu anı

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek yoktur?

A)      Ünsüz yumuşaması

B)       Ünsüz benzeşmesi

C)       Ünsüz türemesi

D)      Ulama

E)       Ünlü düşmesi

 

5. Gerçek başarı ( ) başkalarına muhtaç olmadan, tek başına ve kendine güvenerek ( ) Ben bu işi yapa­rım ( ) ( ) diyebilenindir ( )

Bu parçada ayraçla belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?

A) (,) (“) (.) (“) (.)                              B) (:) (“) (“) (,) (.)

C) (,) (.) (.) (...) (.)                             D) (;) (:) (“) (.) (“)

E) (,) (“) (.) (“) (...)

 

6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)      Büyükannesine "Sen istersen okuma yazma da öğrene­bilirsin." dedi.

B)       Bütün zorluklara göğüs gerdi, sonunda amacına ulaştı.

C)       Yaptığı onca hatadan sonra onu affetmemizi kimse bek­lemesin.

D)      Böyle bir teklifi reddetmek akıllıca bir davranış olmazdı.

E)       Kalabalıkta farkedilmek istemeyen genç adam, bir köşe­ye oturmuştu.

 

7. İlgeçler, diğer sözcüklerle birleşerek sıfat ya da belirteç görevini üstlenir.

Aşağıdakilerden hangisinde "kadar" ilgeciyle oluşturul­muş söz grubu ötekilerden farklı görevdedir?

A)      Sen gelinceye kadar her şey çok sessizdi.

B)       Akşama kadar bu işleri bitirmeliyim.

C)       Kafasında ceviz kadar bir şişlik oluşmuştu.

D)      Senin kadar matematik bilemediğim için problemi çöze­medim.

E)       Bu kasaba kadar sessiz başka bir yer bilmiyorum.

 

 

8. Aşağıdakilerin hangisinde isim-fiil, sıfat-fiil, bağ-fiil bir aradadır?

A)      Bugüne kadar yaptıklarının hiçbirinden pişman olma­dığını söyleyip duruyordu.

B)       Arkadaşlarını ihmal ettiği için duyduğu sıkıntı onu epey rahatsız ediyormuş.

C)       Çok dalgın olduğundan yaptığı işi birkaç kez kontrol et­mek zorunda kalıyordu.

D)      Hastalığını kimseye söylemek istemediğinden onunla tek başına baş etmek zorundaydı.

E)       Konuştukça açılıyor, eski halinden eser kalmıyordu.

 

9. Anlam genişlemesi yoluyla somut anlamlı bir ad, bir de soyut anlam kazanabilir. Örneğin somut anlamıyla "ezmek, öğütmek" olan "çiğnemek" kelimesi "Yasaları çiğnemek suçtur." cümlesinde soyut bir anlam da kazanmıştır.

Böyle bir anlam değişmesini örneklendiren sözcük, aşağıdakilerin hangisinde kullanılmıştır?

A)      Ne zaman seni düşünsem yağmur yağmaya başlar.

B)       Keşke sevgimi anlatabilecek bir yöntem bulsam.

C)       O korkunç olaydan sonra bende akıl mı kaldı?

D)      Öfkelendiğimi belli etmemek için yanınızdan uzaklaştım.

E)       Kimseyi kırmak istemeyen narin bir yapısı vardı.

 

 

10. 9. Hariciye Koğuşu, yaşanan olayların, izlenimle­rin, duygu ve düşüncelerin kahramanın ağzından anlatıldığı bir ben romanıdır. Romanın kahramanı 15 yaşındaki hasta bir gençtir. Romanda gencin psikolojik çözümlemesi başarıyla yapılmıştır. Bu yönüyle eser, psikolojik bir romandır. Olaylar 15 yaşındaki genç üzerine kurulsa da Nüzhet ve Doktor Ragıp da romanın önemli kişileridir. An­cak bunlar ikinci planda ve silik olarak bırakılmış­tır. Hasta gencin, kaldığı konakta Nüzhet'e duy­duğu karşılıksız sevgi, romanın okunurluğunu olumlu yönde etkilemiştir.

Bu parçada 9. Hariciye Koğuşu adlı romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)      Yaşananların birinci şahsın ağzıyla anlatıldığı bir üslubunun olduğuna

B)       Ana kahramanının hasta bir genç olduğuna

C)       Hasta gencin, yazarın kendisi olduğuna

D)      Psikolojik çözümlemelerin ağırlıkta olduğuna

E)       Gencin karşılıksız sevgisinin, romanın okunurluğuna katkı sağladığına

 

 

 

11. (I) Söyleşi; makale planıyla, fakat bir karşılıklı ko­nuşma havası içinde yazılan yazılardır. (II) Bu ya­zıların en önemli özelliği, yazarın samimi, içten bir ifade tarzını ortaya koymasıdır. (III) Söyleşi, Türk edebiyatında İslamiyet’in kabulünden sonra görülmeye başlanmıştır. (IV) Söyleşilerde yazar, okuyucu ile bir sohbet havası içinde senli benli bir hava yaratır.(V) Söyleşilerde yazar, düşünce­lerinin doğruluğunda ısrar edici olmaz; çünkü bu yazılarda, daha çok yazarın kişisel düşünceleri ağırlık kazanır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinde bir bilgi yanlışı yapılmıştır?

A) I.         B) II.         C) III.         D) IV.         E) V.

 

 

12. Aşağıdakilerin hangisinde verilenlerin tümü gazete çevresinde gelişen metin türleridir?

A)      Makale - mektup - fıkra - eleştiri - günlük - rö­portaj - haber yazıları

B)       Tarihî metin - deneme - fıkra - anı - tiyatro - rö­portaj - haber yazıları

C)       Felsefi metin - deneme - günlük - eleştiri -sohbet - röportaj - anı

D)      Makale - deneme - fıkra - eleştiri - sohbet - rö­portaj - haber yazıları

E)       Biyografi - deneme - günlük - bilimsel metin -sohbet - röportaj - gezi yazıları

 

13.     A! Çok sevindim buna.

        Ne güzel bir çocuk bu böyle!

Bu cümlelerde dil hangi işlevinde kullanılmıştır?

A)      Heyecana bağlı işlevi

B)       Dil ötesi işlevi

C)       Alıcıyı harekete geçirme işlevi

D)      Göndericilik işlevi

E)       Kanalı kontrol işlevi

 

14. Yazdıklarıma hiçbir gün öykü demedim; çünkü son sözü öykümü okuyan dudaklar söyleyecektir.

Bu cümlede öne sürülen görüş aşağıdakilerden hangi­sidir?

A)      Yazarların kendi eserlerini değerlendirmeleri oldukça zordur.

B)       Öykü, sınırları henüz belirlenmemiş, yoruma açık bir türdür.

C)       Her eser, okuyucusunun elinde yeniden şekillenir.

D)      Yazarlar genellikle alçakgönüllü bir tavır içerisindedirler.

E)       Bir eseri değerlendirmek, edebiyatçıya değil okuyucuya düşer.

 

15.  I.  Büyük adamların amaçları, diğerlerinin ise yalnız istekleri vardır.

         II.  Gelip geçici hevesler yerine yüksek hedefler peşinde olanlar, gerçekten büyüktürler.

        III. İnsan büyük amaçlar belirlemekle büyük olmaz, önemli olan onlara ulaşabilmektir.

        IV. İnsan, yüksek bir amaca ulaşmak kadar, onun için gös­terdiği çabadan da zevk almadıkça büyük sayılmaz.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlam­ca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                          B) II. ve III.                      C) III. ve IV.

D) I. ve III.                         E) II. ve IV.

 

16. Aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı özne de nesne de değildir?

A)      — Pencereden bakınca ne görüyorsun?

— Masmavi bir deniz.

B)       — Bu çiçekleri nereden topladınız?

—Evin bahçesinden.

C)       — Sana kim yardım edecek?

—Berke ve kardeşi.

D)      — Akşam yemeğine kimi çağıracaksın?

—Yan dairedeki komşularımızı.

E)       — Bu kitabın üzerine ne dökülmüş?

—Kahve ya da çay.

 

17.   Ne dostların ne de düşmanların sözleri incitmezse seni

Gereğinden çok bağlanmadan saygı duyarsan herkese

Eğer her dakikanın doldurabilirsen altmış saniyesini

O zaman dünya da senindir, içindeki her şey de.

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle­nemez?

A)      Birden çok tamlayanın bir tamlanana bağlandığı isim tamlaması vardır.

B)       Çoğul eki alan birden çok sözcük kullanılmıştır.

C)       Tamlayanı ile tamlananı arasına sözcük girmiş isim tam­laması vardır.

D)      Belirtme hali eki alan sözcük vardır.

E)       Hem belirtili, hem belirtisiz ad tamlamasına yer veril­miştir.

 

18. —; bir yazarın, herhangi bir konu üzerinde, özel görüş ve düşüncelerini hiçbir iddiaya yer vermeden, kesin yar­gılara varmadan anlattığı yazı türüdür. Batı edebiyatında essai (ese) adı verilen bu türün konuları genellikle ede­biyat, sanat, bilim, felsefe vb.dir. Bu türü dünya edebiya­tına — yazar, — kazandırmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin han­gisinde verilenler getirilmelidir?

A)      Makale - Türk - Namık Kemal

B)       Fıkra - Türk - Ahmet Rasim

C)       Gezi yazısı- Türk - Evliya Çelebi

D)      Deneme - Fransız – Montaigne

E)       Eleştiri - İngiliz – Bacon

 

19. Artık her gün o kahvedeydim. Altı yedi kadar müşterisi var­dı. Hiçbir gün bu sayıyı geçtiğini zannetmiyorum. Onların ne yüzü, ne kılığı hatırımda... Esasen sokakta onları görseydim anımsamazdım. Onlar ancak o kahvede, kirli sarı duvar­ların arasında mevcuttular.

Olaya bağlı bir metinden alınan yukarıdaki parçada olay hangi bakış açısıyla anlatılmıştır?

A)      Gözlemci anlatıcının bakış açısıyla

B)       Kahraman anlatıcının bakış açısıyla

C)       İlahî bakış açısıyla

D)      Yazarın bakış açısıyla

E)       Okurun bakış açısıyla

 

20.  I. Olayların anlatımında rastlantılara sıkça yer verme

     II.   Yabancı etkilerden uzak, son derece yalın ve anlaşılır bir dil kullanma

    III.   Günlük yaşama veya tarihe ait konuları işle­me

    IV.   Kişileri, tümüyle iyi ya da kötü olmak üzere, tek yönlü olarak anlatma

    V.   Olayların akışı keserek okura bilgi ve öğüt verme

Yukarıdaki açıklamalardan hangisi Tanzimat romanının özelliklerinden biri değildir?

A) I.           B) II.          C) III.           D) IV.          E) V.

 

 

21. (I) İnsanlık tarihi boyunca fazla kilolar, sağlığın ve refahın simgesi olarak görülegelmiştir. (II) Günümüzdeyse şişman­lık, dünyanın en varlıklı ülkelerinde yaşayan insanların sağlıklarını tehdit eden bir hastalık olarak algılanıyor. (III) Şişmanlık kalıtımsal bir hastalıktır. (IV) Özellikle gelişmiş ülkelerde şişmanlığın görülme sıklığı sürekli artıyor. (V) Öyle ki şişmanlığa bir tür salgın hastalık gözüyle bakılıyor. (IV) Bu hastalığı tedavi etmeye aday sağlık merkezleri de artıyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi dü­şüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.              B) III.              C) IV.              D) V.              E) VI.

 

 

22. (I) Eğer polisiye ya da bilimkurgu romanı yazıyor olsaydım, amacımın roman yazmak olduğunu söyleyebilirdim. (II) Ama benim gibi, malzemesi hayat olan bir yazar için yazmak, bir amaçtan çok bir araç olarak kalıyor. (III) Yazmaya başla­dığım ilk yıllarda ya yazacaktım ya da ölecektim. (IV) Ben de yazmaya mecbur kaldım; başka bir şansım yoktu, anlaya­cağınız. (V) Sadece hayatımı sürdürebilmek için yazıyor­dum.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?

A) I.              B) II.              C) III.              D) IV.              E) V.

23. Fıkraları, romanları, öyküleri İle tanıdığımız Oktay Akbal'ın özgün yanlarından biri de denemeciliğidir. Edebiyatın en önemli sorunları onun denemelerinde dile gelir. Yaşamın ayrılmaz bir parçası olan edebiyatın işlevi üzerinde du­rurken, bizim yazarlarımızın ve evrensel edebiyat dünyasının önemli yazarlarının düşüncelerini aktarır. Denemelerinde kendini ortaya atıp yalnızca kendi düşüncelerinin bellen­mesini, yanılmaz-tartışılmaz gibi kabul edilmesini istemez, denemenin en azından böyle bir tutuma, anlayışa karşı olduğunu çok iyi bilir.

Bu parçadan Oktay Akbal'la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)      Yerli ve yabancı birçok yazarın düşüncelerini okuyucuya yansıttığı

B)       Gazetecilik yanının da, en az edebiyatçılığı kadar önem­li olduğu

C)       Roman, öykü, fıkra ve denemeler yazdığı

D)      Deneme türünün gereklerine uygun yazılar yazdığı

E)       Edebiyatımızın önemli sorunlarını dile getirdiği

 

 

 

24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesne ortaklığı söz konusudur?

A)      Yaşlı adam her gün saatlerce yürür, odun keser, tamirat yapardı.

B)       Bu hayatta bize yol gösterecek birine, umuda, sevgiye ihtiyacımız var.

C)       Gurbette olduğu için annesini ve babasını özlüyor, onlara kavuşmak istiyordu.

D)      Dertlerini kimseyle paylaşmaz, herkesten saklar, hep içine atardı.

E)       Gülüşü,  bana tüm acılarımı unutturdu,  beni hayata bağladı.

 

 

 

25.         Bütün dünya buyruğuna girdi Roma'nın;

Ne deniz kaldı, ne kara.

Kapat Zeus, kapılarını Olimpos'un.

Gökyüzüne geldi sıra.

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)      Olumlu ad cümlesi

B)       Basit eylem cümlesi

C)       Biçimce olumlu, anlamca olumsuz cümle

D)      Emir cümlesi

E)       Devrik cümle

 

 

 

26. Aşağıdaki dizelerde yer alan altı çizili sözcüklerin han­gisinde, birden çok yapım eki kullanılmıştır?

A)      Üstümüzde tükenmez mavi kubbe

Ektiğimiz bütün başaklar gebe.

B)       Bomboş uzanan denizin üstünde,

Aç bir karabatak dalar çıkar.

C)       Ben senin gün ışığında

Saçlarını buğdaylar gibi uzar gördüm.

D)      Sana gitme demeyeceğim.

Üşüyorsun ceketimi al.

E)       Ben güneşli bir şehrin satıcısıyım ki

Sayısız hünerlerimi unuttum.

27. Aşağıdaki dizelerin hangisinde sıfat-fiil ad tamlamasının tamlayanı olmuştur?

A)      Ben bendesi ayrı olalı gözden

Kadrin bilmezlerle hali hoş mudur

B)       Canan bizim kıymetimiz bilmedi

Bu çeşmimden akan yaşı silmedi

C)       Yiğit gölgesinde yiğit saklanır

Kötünün gölgesi hem dalı olmaz

D)      Felek gurbetlere attı

Gedâyi Kadrin bilinmedik illere düştüm

E)       Kâmil olanların bellidir yeri

Yoluma koyarlar can ile seni

 

 

28. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi, özne-yük­lem ilişkisi yönüyle ötekilerden farklıdır?

A)      Biz gittiğimizde pazar neredeyse toplanmıştı.

B)       Köyün ileri gelenleri muhtarın evinde toplanmıştı.

C)       Geçen yıl, bu yılkı mahsulün iki katı toplanmıştı.

D)      Havalar iyi gitmeyince fındıklar bir hafta geç toplanmıştı.

E)       Düğün için köydeki her evden sandalye toplanmıştı.

 

 

 

29. Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, ka­mera karşısında rahat, düş gücü gelişkin bir ka­dın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan vererek adayları davet etmişti. Gün boyu peş peşe girdi­ği mülakatlardan yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını içeri al­dılar. Genç kız, yüzünde meraklı bir tebessümle deneme kamerasının karşısına oturdu ve yönet­menle sohbete başladı. Kısa bir konuşmadan sonra yönetmen değişik bir şey denemiş olmak için "Çantanızı açıp bana içindekileri birer birer anlatır mısınız?" dedi. Genç kız arkadaki çantaya uzandı. Fermuarını açtı. Önce eline gelen iri kır­mızı elmayı çıkarıp anlattı: "Bu elmayı sabah tez­gah başında meyvelerini parlatırken gördüğüm manav hediye etti. Çok iştahlı bakmış olmalıyım." Sonra çantadan bir kitap çıkardı.

Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden han­gisi belirlenebilir?

A)      Metnin yazılış amacı

B)       Yazarın sahip olduğu zihniyet

C)       Metin - gelenek ilişkisi

D)      Hikâyenin gözlemci bakış açısıyla yazıldığı

E)       Metinler arasındaki ilişki

 

 

30. Kesme taştan, eşsiz yapılarıyla eteğine kurulduğu da­ğı bir gerdanlık gibi kuşatan Mardin, zaman tünelini andıran dar sokaklarında görkemli geçmişin izlerini ta­şıyan zengin bir kenttir.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)      Birden çok ilgeç vardır.

B)       Fiilimsilere yer verilmiştir.

C)       Kurallı bir ad cümlesidir.

D)      Ekeylem almış bir yüklem kullanılmıştır.

E)       Özne, dolaylı tümleç ve yüklemden oluşmuştur.

 

 

31. Mimarideki gösterişli rekabette, Taipei 101 adıyla anılan 509 metrelik 101 katlı gökdelen dünyanın en yüksek binası olarak öne çıkıyor. Bazılarınca bir bambu sapına, hatta üst üste konmuş Çin yemeği paket servis kutularına benzetilen Taipei 101, gördüğünüz en zarif yapı olmasa da, saniyede 16.8 metre hızla yükselen dünyanın en hızlı asansörlerine sahip olmasıyla övünüyor. Mühendisler, binadakilerin kendi­lerini huzurlu hissetmesi için 88. katın üstüne 660 ton ağırlık yüklenen dev bir sarkaç asmış. Bir dizi darbe emici eklenen sarkaç, rüzgârın etkisini azaltarak binanın sallanmasını azaltıp mide bulantısını önlüyor.

Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söy­lenemez?

A)      Olumlu ve olumsuz durumlar bir arada verilmiştir.

B)       Açıklayıcı anlatım yöntemine başvurulmuştur.

C)       Sayısal verilerden yararlanılmıştır.

D)      Yazar, düşüncesini benimsetmeye çalışmıştır.

E)       Karşılaştırmaya başvurulmuştur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

32. Aşağıdakilerin hangisinde, "Sınıftaki herkes, testin iki sorusunu yanlış cevaplamışlardı." cümlesindekine benzer bir anlatım bozukluğu vardır?

A)      Bu mevsimde ağaçların aşılanması gerekir.

B)       Hemen hemen her sanatçı, sanat yaşamlarında ünlü sanatçıları örnek almışlardır.

C)       İnsanların başarılarını anlamak için sözlerine değil, yap­tıklarına bakılmalıdır.

D)      Kültürün önemli bir bölümünü dile dayalı eserler oluşturur.

E)       Hiçbir düşünce özgün değildir, hepsi başka düşün­celerin sentezidir.

 

 

33. Okuma alışkanlığı kazanmış insanlar, okumaktan uzak kal­dıklarında rahatsızlık duymaları kaçınılmazdır.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisinden kaynaklanmaktadır?

A)      Yanlış anlamda sözcük kullanımı

B)       Özne eksikliği

C)       Gereksiz sözcük kullanılması

D)      Tamlayan eki eksikliği

E)       Gereksiz iyelik eki kullanılması

BARTIN KÖKSAL TOPTAN LİSESİ 2008 – 2009 ÖĞRETİM YILI 1. KANAAT DÖNEMİ

DİL VE ANLATIM 12 ORTAK SINAV SORULARI

14 OCAK 2009

AD SOYAD :…………………………………… NUMARA :………………………….. SINIF :……………….

CCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCC


1. Gerçek başarı ( ) başkalarına muhtaç olmadan, tek başına ve kendine güvenerek ( ) Ben bu işi yapa­rım ( ) ( ) diyebilenindir ( )

Bu parçada ayraçla belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?

A) (,) (“) (.) (“) (.)                              B) (:) (“) (“) (,) (.)

C) (,) (.) (.) (...) (.)                             D) (;) (:) (“) (.) (“)

E) (,) (“) (.) (“) (...)

 

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)      Büyükannesine "Sen istersen okuma yazma da öğrene­bilirsin." dedi.

B)       Bütün zorluklara göğüs gerdi, sonunda amacına ulaştı.

C)       Yaptığı onca hatadan sonra onu affetmemizi kimse bek­lemesin.

D)      Böyle bir teklifi reddetmek akıllıca bir davranış olmazdı.

E)       Kalabalıkta farkedilmek istemeyen genç adam, bir köşe­ye oturmuştu.

 

 

3. Anlam genişlemesi yoluyla somut anlamlı bir ad, bir de soyut anlam kazanabilir. Örneğin somut anlamıyla "ezmek, öğütmek" olan "çiğnemek" kelimesi "Yasaları çiğnemek suçtur." cümlesinde soyut bir anlam da kazanmıştır.

Böyle bir anlam değişmesini örneklendiren sözcük, aşağıdakilerin hangisinde kullanılmıştır?

A)      Ne zaman seni düşünsem yağmur yağmaya başlar.

B)       Keşke sevgimi anlatabilecek bir yöntem bulsam.

C)       O korkunç olaydan sonra bende akıl mı kaldı?

D)      Öfkelendiğimi belli etmemek için yanınızdan uzaklaştım.

E)       Kimseyi kırmak istemeyen narin bir yapısı vardı.

 

 

4. Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, ka­mera karşısında rahat, düş gücü gelişkin bir ka­dın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan vererek adayları davet etmişti. Gün boyu peş peşe girdi­ği mülakatlardan yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını içeri al­dılar. Genç kız, yüzünde meraklı bir tebessümle deneme kamerasının karşısına oturdu ve yönet­menle sohbete başladı. Kısa bir konuşmadan sonra yönetmen değişik bir şey denemiş olmak için "Çantanızı açıp bana içindekileri birer birer anlatır mısınız?" dedi. Genç kız arkadaki çantaya uzandı. Fermuarını açtı. Önce eline gelen iri kır­mızı elmayı çıkarıp anlattı: "Bu elmayı sabah tez­gah başında meyvelerini parlatırken gördüğüm manav hediye etti. Çok iştahlı bakmış olmalıyım." Sonra çantadan bir kitap çıkardı.

Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden han­gisi belirlenebilir?

A)      Hikâyenin gözlemci bakış açısıyla yazıldığı

B)       Metnin yazılış amacı

C)       Yazarın sahip olduğu zihniyet

D)      Metin - gelenek ilişkisi

E)       Metinler arasındaki ilişki

5. Artık her gün o kahvedeydim. Altı yedi kadar müşterisi var­dı. Hiçbir gün bu sayıyı geçtiğini zannetmiyorum. Onların ne yüzü, ne kılığı hatırımda... Esasen sokakta onları görseydim anımsamazdım. Onlar ancak o kahvede, kirli sarı duvar­ların arasında mevcuttular.

Olaya bağlı bir metinden alınan yukarıdaki parçada olay hangi bakış açısıyla anlatılmıştır?

A)      Kahraman anlatıcının bakış açısıyla

B)       İlahî bakış açısıyla

C)       Yazarın bakış açısıyla

D)      Gözlemci anlatıcının bakış açısıyla

E)       Okurun bakış açısıyla

 

 

6.         Bütün dünya buyruğuna girdi Roma'nın;

Ne deniz kaldı, ne kara.

Kapat Zeus, kapılarını Olimpos'un.

Gökyüzüne geldi sıra.

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)      Basit eylem cümlesi

B)       Biçimce olumlu, anlamca olumsuz cümle

C)       Emir cümlesi

D)      Olumlu ad cümlesi

E)       Devrik cümle

 

7. 9. Hariciye Koğuşu, yaşanan olayların, izlenimle­rin, duygu ve düşüncelerin kahramanın ağzından anlatıldığı bir ben romanıdır. Romanın kahramanı 15 yaşındaki hasta bir gençtir. Romanda gencin psikolojik çözümlemesi başarıyla yapılmıştır. Bu yönüyle eser, psikolojik bir romandır. Olaylar 15 yaşındaki genç üzerine kurulsa da Nüzhet ve Doktor Ragıp da romanın önemli kişileridir. An­cak bunlar ikinci planda ve silik olarak bırakılmış­tır. Hasta gencin, kaldığı konakta Nüzhet'e duy­duğu karşılıksız sevgi, romanın okunurluğunu olumlu yönde etkilemiştir.

Bu parçada 9. Hariciye Koğuşu adlı romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)      Yaşananların birinci şahsın ağzıyla anlatıldığı bir üslubunun olduğuna

B)       Hasta gencin, yazarın kendisi olduğuna

C)       Ana kahramanının hasta bir genç olduğuna

D)      Psikolojik çözümlemelerin ağırlıkta olduğuna

E)       Gencin karşılıksız sevgisinin, romanın okunurluğuna katkı sağladığına

 

8.     A! Çok sevindim buna.

        Ne güzel bir çocuk bu böyle!

Bu cümlelerde dil hangi işlevinde kullanılmıştır?

A)      Heyecana bağlı işlevi

B)       Dil ötesi işlevi

C)       Alıcıyı harekete geçirme işlevi

D)      Göndericilik işlevi

E)       Kanalı kontrol işlevi

 

9.     Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar

Unutuşun o tunç kapısını zorlar

Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;

İşte, doğduğun eski evdesin birden

Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven

Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik...

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle­nemez?

A)      Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.

B)       İnsana özgü nitelikler başka varlıklara aktarılmıştır.

C)       Örneklere yer verilmiştir.

D)      Kimi sözcükler mecaz anlamları ile kullanılmıştır.

E)       Düş gücünden yararlanılmıştır.

 

 

10. (I) Söyleşi; makale planıyla, fakat bir karşılıklı ko­nuşma havası içinde yazılan yazılardır. (II) Bu ya­zıların en önemli özelliği, yazarın samimi, içten bir ifade tarzını ortaya koymasıdır. (III) Söyleşi, Türk edebiyatında İslamiyet’in kabulünden sonra görülmeye başlanmıştır. (IV) Söyleşilerde yazar, okuyucu ile bir sohbet havası içinde senli benli bir hava yaratır.(V) Söyleşilerde yazar, düşünce­lerinin doğruluğunda ısrar edici olmaz; çünkü bu yazılarda, daha çok yazarın kişisel düşünceleri ağırlık kazanır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinde bir bilgi yanlışı yapılmıştır?

A) I.         B) II.         C) III.         D) IV.         E) V.

 

 

11. Aşağıdakilerin hangisinde verilenlerin tümü gazete çevresinde gelişen metin türleridir?

 

A)      Makale - mektup - fıkra - eleştiri - günlük - rö­portaj - haber yazıları

B)       Tarihî metin - deneme - fıkra - anı - tiyatro - rö­portaj - haber yazıları

C)       Felsefi metin - deneme - günlük - eleştiri -sohbet - röportaj - anı

D)      Makale - deneme - fıkra - eleştiri - sohbet - rö­portaj - haber yazıları

E)       Biyografi - deneme - günlük - bilimsel metin -sohbet - röportaj - gezi yazıları

 

 

12. Mimarideki gösterişli rekabette, Taipei 101 adıyla anılan 509 metrelik 101 katlı gökdelen dünyanın en yüksek binası olarak öne çıkıyor. Bazılarınca bir bambu sapına, hatta üst üste konmuş Çin yemeği paket servis kutularına benzetilen Taipei 101, gördüğünüz en zarif yapı olmasa da, saniyede 16.8 metre hızla yükselen dünyanın en hızlı asansörlerine sahip olmasıyla övünüyor. Mühendisler, binadakilerin kendi­lerini huzurlu hissetmesi için 88. katın üstüne 660 ton ağırlık yüklenen dev bir sarkaç asmış. Bir dizi darbe emici eklenen sarkaç, rüzgârın etkisini azaltarak binanın sallanmasını azaltıp mide bulantısını önlüyor.

Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söy­lenemez?

A)      Olumlu ve olumsuz durumlar bir arada verilmiştir.

B)       Açıklayıcı anlatım yöntemine başvurulmuştur.

C)       Sayısal verilerden yararlanılmıştır.

D)      Yazar, düşüncesini benimsetmeye çalışmıştır.

E)       Karşılaştırmaya başvurulmuştur.

13. Şiir, kişisel sorun anlatma aracına indirgenemez. Anlatılanlar ozanın içinde bulunduğu özel koşullara tıpatıp uysa bile, dahası şair "Evet, bu şiirde ben kendimi anlattım." dese bile, şiirin özünü ilgilendirmez bu. Nice halk şiirini, son dizelerde şair adını belirttiği için mi okuruz? Yani özel yaşamları konusunda bilgi edinmek için mi? Elbette ki hayır. Bir şiiri şiir olarak çekici kılan şey, sunduğu iletinin düzenleniş biçimidir.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)      Şair, şiirde kendi sorunlarından yola çıkarak toplumun problemlerini anlatmayı amaçlar.

B)       Şiir, okuyucuya mesaj verme amacına uygun bir tür değildir.

C)       Şiiri etkili kılan unsur konusu değil, konuyu işlerken söz­leri diziş biçimidir.

D)      Şiir, bireysel konuları işlemeye başladığında toplumdan uzak, soyut bir sanat olur.

E)       Şiirde adı geçmese bile, gerçek şair üslubuyla kendini belli eder.

 

14. Akdeniz bölgesinin çatısı Toros Dağlan tarafından meydana getirilmektedir. Dağlar bazı yerlerde denize çok sokulur, kayalık ve az girintili çıkıntılı bir kıyı üzerine dikine inerler. Bazı yerlerde ise kıyı çizgisi ile dağ sınırları arasına Adana Ovası gibi geniş düzlükler girer. Bu bölge özelliğini kendine komşu olan ılık denizden alır. Fakat denizin etkisi yüzey şe­killerine ve yükseltiye göre değişir. Akdeniz iklimi kıyı ova­larından içeriye sokulduğu halde dağlık yerlerde ancak dar bir şerit üzerinde kendini belli eder ve yükseklere doğru önemli değişikliklere uğrar.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde veri­lenlerden yararlanılmıştır?

A)      Öyküleme - betimleme - benzetme

B)       Tanımlama - açıklama – karşılaştırma

C)       Açıklama - betimleme - karşılaştırma

D)      Karşılaştırma - tartışma - betimleme

E)       Öyküleme - örneklendirme - tanımlama

 

15. —; bir yazarın, herhangi bir konu üzerinde, özel görüş ve düşüncelerini hiçbir iddiaya yer vermeden, kesin yar­gılara varmadan anlattığı yazı türüdür. Batı edebiyatında essai (ese) adı verilen bu türün konuları genellikle ede­biyat, sanat, bilim, felsefe vb.dir. Bu türü dünya edebiya­tına — yazar, — kazandırmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin han­gisinde verilenler getirilmelidir?

A)      Makale - Türk - Namık Kemal

B)       Fıkra - Türk - Ahmet Rasim

C)       Gezi yazısı- Türk - Evliya Çelebi

D)      Eleştiri - İngiliz – Bacon

E)       Deneme - Fransız – Montaigne

 

16.  I. Olayların anlatımında rastlantılara sıkça yer verme

     II.   Yabancı etkilerden uzak, son derece yalın ve anlaşılır bir dil kullanma

    III.   Günlük yaşama veya tarihe ait konuları işle­me

    IV.   Kişileri, tümüyle iyi ya da kötü olmak üzere, tek yönlü olarak anlatma

    V.   Olayların akışı keserek okura bilgi ve öğüt verme

Yukarıdaki açıklamalardan hangisi Tanzimat romanının özelliklerinden biri değildir?

A) I.           B) II.          C) III.           D) IV.          E) V.

17. (I) İnsanlık tarihi boyunca fazla kilolar, sağlığın ve refahın simgesi olarak görülegelmiştir. (II) Günümüzdeyse şişman­lık, dünyanın en varlıklı ülkelerinde yaşayan insanların sağlıklarını tehdit eden bir hastalık olarak algılanıyor. (III) Şişmanlık kalıtımsal bir hastalıktır. (IV) Özellikle gelişmiş ülkelerde şişmanlığın görülme sıklığı sürekli artıyor. (V) Öyle ki şişmanlığa bir tür salgın hastalık gözüyle bakılıyor. (IV) Bu hastalığı tedavi etmeye aday sağlık merkezleri de artıyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi dü­şüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.              B) III.              C) IV.              D) V.              E) VI.

 

 

18. Aşağıdaki dizelerde yer alan altı çizili sözcüklerin han­gisinde, birden çok yapım eki kullanılmıştır?

A)      Üstümüzde tükenmez mavi kubbe

Ektiğimiz bütün başaklar gebe.

B)       Bomboş uzanan denizin üstünde,

Aç bir karabatak dalar çıkar.

C)       Ben senin gün ışığında

Saçlarını buğdaylar gibi uzar gördüm.

D)      Sana gitme demeyeceğim.

Üşüyorsun ceketimi al.

E)       Ben güneşli bir şehrin satıcısıyım ki

Sayısız hünerlerimi unuttum.

 

 

19. (I) Eğer polisiye ya da bilimkurgu romanı yazıyor olsaydım, amacımın roman yazmak olduğunu söyleyebilirdim. (II) Ama benim gibi, malzemesi hayat olan bir yazar için yazmak, bir amaçtan çok bir araç olarak kalıyor. (III) Yazmaya başla­dığım ilk yıllarda ya yazacaktım ya da ölecektim. (IV) Ben de yazmaya mecbur kaldım; başka bir şansım yoktu, anlaya­cağınız. (V) Sadece hayatımı sürdürebilmek için yazıyor­dum.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?

A) I.              B) II.              C) III.              D) IV.              E) V.

 

 

20. Aşağıdakilerin hangisinde isim-fiil, sıfat-fiil, bağ-fiil bir aradadır?

A)      Bugüne kadar yaptıklarının hiçbirinden pişman olma­dığını söyleyip duruyordu.

B)       Arkadaşlarını ihmal ettiği için duyduğu sıkıntı onu epey rahatsız ediyormuş.

C)       Çok dalgın olduğundan yaptığı işi birkaç kez kontrol et­mek zorunda kalıyordu.

D)      Hastalığını kimseye söylemek istemediğinden onunla tek başına baş etmek zorundaydı.

E)       Konuştukça açılıyor, eski halinden eser kalmıyordu.

 

 

21. Okuma alışkanlığı kazanmış insanlar, okumaktan uzak kal­dıklarında rahatsızlık duymaları kaçınılmazdır.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisinden kaynaklanmaktadır?

A)      Yanlış anlamda sözcük kullanımı

B)       Özne eksikliği

C)       Gereksiz sözcük kullanılması

D)      Tamlayan eki eksikliği

E)       Gereksiz iyelik eki kullanılması

 

22.          Güller ki bütün mevsim usanmış kanamaktan

Güller ki bakıp yollara beklerdi hazanı

Güller gibi aylarca hayal ettim uzaktan

Yaprakların altın gibi savrulduğu anı

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek yoktur?

A)      Ünsüz yumuşaması

B)       Ünsüz benzeşmesi

C)       Ünsüz türemesi

D)      Ulama

E)       Ünlü düşmesi

 

23. İlgeçler, diğer sözcüklerle birleşerek sıfat ya da belirteç görevini üstlenir.

Aşağıdakilerden hangisinde "kadar" ilgeciyle oluşturul­muş söz grubu ötekilerden farklı görevdedir?

A)      Sen gelinceye kadar her şey çok sessizdi.

B)       Akşama kadar bu işleri bitirmeliyim.

C)       Kafasında ceviz kadar bir şişlik oluşmuştu.

D)      Senin kadar matematik bilemediğim için problemi çöze­medim.

E)       Bu kasaba kadar sessiz başka bir yer bilmiyorum.

 

24. Kesme taştan, eşsiz yapılarıyla eteğine kurulduğu da­ğı bir gerdanlık gibi kuşatan Mardin, zaman tünelini andıran dar sokaklarında görkemli geçmişin izlerini ta­şıyan zengin bir kenttir.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)      Birden çok ilgeç vardır.

B)       Fiilimsilere yer verilmiştir.

C)       Kurallı bir ad cümlesidir.

D)      Ekeylem almış bir yüklem kullanılmıştır.

E)       Özne, dolaylı tümleç ve yüklemden oluşmuştur.

 

25.   Ne dostların ne de düşmanların sözleri incitmezse seni

Gereğinden çok bağlanmadan saygı duyarsan herkese

Eğer her dakikanın doldurabilirsen altmış saniyesini

O zaman dünya da senindir, içindeki her şey de.

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle­nemez?

A)      Hem belirtili, hem belirtisiz ad tamlamasına yer veril­miştir.

B)       Birden çok tamlayanın bir tamlanana bağlandığı isim tamlaması vardır.

C)       Çoğul eki alan birden çok sözcük kullanılmıştır.

D)      Tamlayanı ile tamlananı arasına sözcük girmiş isim tam­laması vardır.

E)       Belirtme hali eki alan sözcük vardır.

 

26. Aşağıdaki dizelerin hangisinde sıfat-fiil ad tamlamasının tamlayanı olmuştur?

A)      Ben bendesi ayrı olalı gözden

Kadrin bilmezlerle hali hoş mudur

B)       Canan bizim kıymetimiz bilmedi

Bu çeşmimden akan yaşı silmedi

C)       Yiğit gölgesinde yiğit saklanır

Kötünün gölgesi hem dalı olmaz

D)      Felek gurbetlere attı

Gedâyi Kadrin bilinmedik illere düştüm

E)       Kâmil olanların bellidir yeri

Yoluma koyarlar can ile seni

27.  I.  Büyük adamların amaçları, diğerlerinin ise yalnız istekleri vardır.

         II.  Gelip geçici hevesler yerine yüksek hedefler peşinde olanlar, gerçekten büyüktürler.

        III. İnsan büyük amaçlar belirlemekle büyük olmaz, önemli olan onlara ulaşabilmektir.

        IV. İnsan, yüksek bir amaca ulaşmak kadar, onun için gös­terdiği çabadan da zevk almadıkça büyük sayılmaz.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlam­ca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                          B) II. ve III.                      C) III. ve IV.

D) I. ve III.                         E) II. ve IV.

 

 

 

 

 

28. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi, özne-yük­lem ilişkisi yönüyle ötekilerden farklıdır?

A)      Biz gittiğimizde pazar neredeyse toplanmıştı.

B)       Köyün ileri gelenleri muhtarın evinde toplanmıştı.

C)       Geçen yıl, bu yılkı mahsulün iki katı toplanmıştı.

D)      Havalar iyi gitmeyince fındıklar bir hafta geç toplanmıştı.

E)       Düğün için köydeki her evden sandalye toplanmıştı.

 

 

 

 

 

29. Aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı özne de nesne de değildir?

A)      — Pencereden bakınca ne görüyorsun?

— Masmavi bir deniz.

B)       — Sana kim yardım edecek?

—Berke ve kardeşi.

C)       — Akşam yemeğine kimi çağıracaksın?

—Yan dairedeki komşularımızı.

D)      — Bu kitabın üzerine ne dökülmüş?

—Kahve ya da çay.

E)       — Bu çiçekleri nereden topladınız?

—Evin bahçesinden.

 

 

 

 

30. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesne ortaklığı söz konusudur?

A)      Yaşlı adam her gün saatlerce yürür, odun keser, tamirat yapardı.

B)       Bu hayatta bize yol gösterecek birine, umuda, sevgiye ihtiyacımız var.

C)       Gurbette olduğu için annesini ve babasını özlüyor, onlara kavuşmak istiyordu.

D)      Dertlerini kimseyle paylaşmaz, herkesten saklar, hep içine atardı.

E)       Gülüşü,  bana tüm acılarımı unutturdu,  beni hayata bağladı.

 

 

31. Yazdıklarıma hiçbir gün öykü demedim; çünkü son sözü öykümü okuyan dudaklar söyleyecektir.

Bu cümlede öne sürülen görüş aşağıdakilerden hangi­sidir?

A)      Yazarların kendi eserlerini değerlendirmeleri oldukça zordur.

B)       Bir eseri değerlendirmek, edebiyatçıya değil okuyucuya düşer.

C)       Öykü, sınırları henüz belirlenmemiş, yoruma açık bir türdür.

D)      Her eser, okuyucusunun elinde yeniden şekillenir.

E)       Yazarlar genellikle alçakgönüllü bir tavır içerisindedirler.

 

 

 

 

 

 

 

 

32. Fıkraları, romanları, öyküleri İle tanıdığımız Oktay Akbal'ın özgün yanlarından biri de denemeciliğidir. Edebiyatın en önemli sorunları onun denemelerinde dile gelir. Yaşamın ayrılmaz bir parçası olan edebiyatın işlevi üzerinde du­rurken, bizim yazarlarımızın ve evrensel edebiyat dünyasının önemli yazarlarının düşüncelerini aktarır. Denemelerinde kendini ortaya atıp yalnızca kendi düşüncelerinin bellen­mesini, yanılmaz-tartışılmaz gibi kabul edilmesini istemez, denemenin en azından böyle bir tutuma, anlayışa karşı olduğunu çok iyi bilir.

Bu parçadan Oktay Akbal'la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)      Yerli ve yabancı birçok yazarın düşüncelerini okuyucuya yansıttığı

B)       Gazetecilik yanının da, en az edebiyatçılığı kadar önem­li olduğu

C)       Roman, öykü, fıkra ve denemeler yazdığı

D)      Deneme türünün gereklerine uygun yazılar yazdığı

E)       Edebiyatımızın önemli sorunlarını dile getirdiği

 

 

 

33. Aşağıdakilerin hangisinde, "Sınıftaki herkes, testin iki sorusunu yanlış cevaplamışlardı." cümlesindekine benzer bir anlatım bozukluğu vardır?

A)      Bu mevsimde ağaçların aşılanması gerekir.

B)       Hemen hemen her sanatçı, sanat yaşamlarında ünlü sanatçıları örnek almışlardır.

C)       İnsanların başarılarını anlamak için sözlerine değil, yap­tıklarına bakılmalıdır.

D)      Kültürün önemli bir bölümünü dile dayalı eserler oluşturur.

E)       Hiçbir düşünce özgün değildir, hepsi başka düşün­celerin sentezidir.

 

BARTIN KÖKSAL TOPTAN LİSESİ 2008 – 2009 ÖĞRETİM YILI 1. KANAAT DÖNEMİ

DİL VE ANLATIM 12 ORTAK SINAV SORULARI

14 OCAK 2009

AD SOYAD :…………………………………… NUMARA :………………………….. SINIF :……………….

DDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDDD

 


1. Aşağıdakilerin hangisinde, "Sınıftaki herkes, testin iki sorusunu yanlış cevaplamışlardı." cümlesindekine benzer bir anlatım bozukluğu vardır?

A)      Bu mevsimde ağaçların aşılanması gerekir.

B)       İnsanların başarılarını anlamak için sözlerine değil, yap­tıklarına bakılmalıdır.

C)       Kültürün önemli bir bölümünü dile dayalı eserler oluşturur.

D)      Hiçbir düşünce özgün değildir, hepsi başka düşün­celerin sentezidir.

E)       Hemen hemen her sanatçı, sanat yaşamlarında ünlü sanatçıları örnek almışlardır.

 

 

 

2. Okuma alışkanlığı kazanmış insanlar, okumaktan uzak kal­dıklarında rahatsızlık duymaları kaçınılmazdır.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisinden kaynaklanmaktadır?

A)      Yanlış anlamda sözcük kullanımı

B)       Özne eksikliği

C)       Gereksiz sözcük kullanılması

D)      Tamlayan eki eksikliği

E)       Gereksiz iyelik eki kullanılması

 

 

 

3. Anlam genişlemesi yoluyla somut anlamlı bir ad, bir de soyut anlam kazanabilir. Örneğin somut anlamıyla "ezmek, öğütmek" olan "çiğnemek" kelimesi "Yasaları çiğnemek suçtur." cümlesinde soyut bir anlam da kazanmıştır.

Böyle bir anlam değişmesini örneklendiren sözcük, aşağıdakilerin hangisinde kullanılmıştır?

A)      Ne zaman seni düşünsem yağmur yağmaya başlar.

B)       Keşke sevgimi anlatabilecek bir yöntem bulsam.

C)       O korkunç olaydan sonra bende akıl mı kaldı?

D)      Öfkelendiğimi belli etmemek için yanınızdan uzaklaştım.

E)       Kimseyi kırmak istemeyen narin bir yapısı vardı.

 

 

4.     Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar

Unutuşun o tunç kapısını zorlar

Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;

İşte, doğduğun eski evdesin birden

Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven

Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik...

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle­nemez?

A)      Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.

B)       İnsana özgü nitelikler başka varlıklara aktarılmıştır.

C)       Kimi sözcükler mecaz anlamları ile kullanılmıştır.

D)      Örneklere yer verilmiştir.

E)       Düş gücünden yararlanılmıştır.

 

5. Akdeniz bölgesinin çatısı Toros Dağlan tarafından meydana getirilmektedir. Dağlar bazı yerlerde denize çok sokulur, kayalık ve az girintili çıkıntılı bir kıyı üzerine dikine inerler. Bazı yerlerde ise kıyı çizgisi ile dağ sınırları arasına Adana Ovası gibi geniş düzlükler girer. Bu bölge özelliğini kendine komşu olan ılık denizden alır. Fakat denizin etkisi yüzey şe­killerine ve yükseltiye göre değişir. Akdeniz iklimi kıyı ova­larından içeriye sokulduğu halde dağlık yerlerde ancak dar bir şerit üzerinde kendini belli eder ve yükseklere doğru önemli değişikliklere uğrar.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde veri­lenlerden yararlanılmıştır?

A)      Açıklama - betimleme - karşılaştırma

B)       Öyküleme - betimleme - benzetme

C)       Tanımlama - açıklama - karşılaştırma

D)      Karşılaştırma - tartışma – betimleme

E)       Öyküleme - örneklendirme - tanımlama

 

 

6. 9. Hariciye Koğuşu, yaşanan olayların, izlenimle­rin, duygu ve düşüncelerin kahramanın ağzından anlatıldığı bir ben romanıdır. Romanın kahramanı 15 yaşındaki hasta bir gençtir. Romanda gencin psikolojik çözümlemesi başarıyla yapılmıştır. Bu yönüyle eser, psikolojik bir romandır. Olaylar 15 yaşındaki genç üzerine kurulsa da Nüzhet ve Doktor Ragıp da romanın önemli kişileridir. An­cak bunlar ikinci planda ve silik olarak bırakılmış­tır. Hasta gencin, kaldığı konakta Nüzhet'e duy­duğu karşılıksız sevgi, romanın okunurluğunu olumlu yönde etkilemiştir.

Bu parçada 9. Hariciye Koğuşu adlı romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)      Yaşananların birinci şahsın ağzıyla anlatıldığı bir üslubunun olduğuna

B)       Ana kahramanının hasta bir genç olduğuna

C)       Hasta gencin, yazarın kendisi olduğuna

D)      Psikolojik çözümlemelerin ağırlıkta olduğuna

E)       Gencin karşılıksız sevgisinin, romanın okunurluğuna katkı sağladığına

 

 

7. (I) Söyleşi; makale planıyla, fakat bir karşılıklı ko­nuşma havası içinde yazılan yazılardır. (II) Bu ya­zıların en önemli özelliği, yazarın samimi, içten bir ifade tarzını ortaya koymasıdır. (III) Söyleşi, Türk edebiyatında İslamiyet’in kabulünden sonra görülmeye başlanmıştır. (IV) Söyleşilerde yazar, okuyucu ile bir sohbet havası içinde senli benli bir hava yaratır.(V) Söyleşilerde yazar, düşünce­lerinin doğruluğunda ısrar edici olmaz; çünkü bu yazılarda, daha çok yazarın kişisel düşünceleri ağırlık kazanır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinde bir bilgi yanlışı yapılmıştır?

A) I.         B) II.         C) III.         D) IV.         E) V.

 

 

8. Aşağıdakilerin hangisinde verilenlerin tümü gazete çevresinde gelişen metin türleridir?

A)      Makale - mektup - fıkra - eleştiri - günlük - rö­portaj - haber yazıları

B)       Tarihî metin - deneme - fıkra - anı - tiyatro - rö­portaj - haber yazıları

C)       Felsefi metin - deneme - günlük - eleştiri -sohbet - röportaj - anı

D)      Makale - deneme - fıkra - eleştiri - sohbet - rö­portaj - haber yazıları

E)       Biyografi - deneme - günlük - bilimsel metin -sohbet - röportaj - gezi yazıları

 

 

 

9.          Güller ki bütün mevsim usanmış kanamaktan

Güller ki bakıp yollara beklerdi hazanı

Güller gibi aylarca hayal ettim uzaktan

Yaprakların altın gibi savrulduğu anı

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek yoktur?

A)      Ünsüz yumuşaması

B)       Ünsüz benzeşmesi

C)       Ünsüz türemesi

D)      Ulama

E)       Ünlü düşmesi

 

 

 

10. Şiir, kişisel sorun anlatma aracına indirgenemez. Anlatılanlar ozanın içinde bulunduğu özel koşullara tıpatıp uysa bile, dahası şair "Evet, bu şiirde ben kendimi anlattım." dese bile, şiirin özünü ilgilendirmez bu. Nice halk şiirini, son dizelerde şair adını belirttiği için mi okuruz? Yani özel yaşamları konusunda bilgi edinmek için mi? Elbette ki hayır. Bir şiiri şiir olarak çekici kılan şey, sunduğu iletinin düzenleniş biçimidir.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)      Şair, şiirde kendi sorunlarından yola çıkarak toplumun problemlerini anlatmayı amaçlar.

B)       Şiir, okuyucuya mesaj verme amacına uygun bir tür değildir.

C)       Şiiri etkili kılan unsur konusu değil, konuyu işlerken söz­leri diziş biçimidir.

D)      Şiir, bireysel konuları işlemeye başladığında toplumdan uzak, soyut bir sanat olur.

E)       Şiirde adı geçmese bile, gerçek şair üslubuyla kendini belli eder.

 

 

 

11. Aşağıdakilerin hangisinde isim-fiil, sıfat-fiil, bağ-fiil bir aradadır?

A)      Bugüne kadar yaptıklarının hiçbirinden pişman olma­dığını söyleyip duruyordu.

B)       Arkadaşlarını ihmal ettiği için duyduğu sıkıntı onu epey rahatsız ediyormuş.

C)       Çok dalgın olduğundan yaptığı işi birkaç kez kontrol et­mek zorunda kalıyordu.

D)      Hastalığını kimseye söylemek istemediğinden onunla tek başına baş etmek zorundaydı.

E)       Konuştukça açılıyor, eski halinden eser kalmıyordu.

 

 

12.     A! Çok sevindim buna.

        Ne güzel bir çocuk bu böyle!

Bu cümlelerde dil hangi işlevinde kullanılmıştır?

A)      Dil ötesi işlevi

B)       Alıcıyı harekete geçirme işlevi

C)       Göndericilik işlevi

D)      Heyecana bağlı işlevi

E)       Kanalı kontrol işlevi

 

 

13. Yazdıklarıma hiçbir gün öykü demedim; çünkü son sözü öykümü okuyan dudaklar söyleyecektir.

Bu cümlede öne sürülen görüş aşağıdakilerden hangi­sidir?

A)      Yazarların kendi eserlerini değerlendirmeleri oldukça zordur.

B)       Bir eseri değerlendirmek, edebiyatçıya değil okuyucuya düşer.

C)       Öykü, sınırları henüz belirlenmemiş, yoruma açık bir türdür.

D)      Her eser, okuyucusunun elinde yeniden şekillenir.

E)       Yazarlar genellikle alçakgönüllü bir tavır içerisindedirler.

 

 

14.   Ne dostların ne de düşmanların sözleri incitmezse seni

Gereğinden çok bağlanmadan saygı duyarsan herkese

Eğer her dakikanın doldurabilirsen altmış saniyesini

O zaman dünya da senindir, içindeki her şey de.

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle­nemez?

A)      Birden çok tamlayanın bir tamlanana bağlandığı isim tamlaması vardır.

B)       Çoğul eki alan birden çok sözcük kullanılmıştır.

C)       Tamlayanı ile tamlananı arasına sözcük girmiş isim tam­laması vardır.

D)      Belirtme hali eki alan sözcük vardır.

E)       Hem belirtili, hem belirtisiz ad tamlamasına yer veril­miştir.

 

 

15. —; bir yazarın, herhangi bir konu üzerinde, özel görüş ve düşüncelerini hiçbir iddiaya yer vermeden, kesin yar­gılara varmadan anlattığı yazı türüdür. Batı edebiyatında essai (ese) adı verilen bu türün konuları genellikle ede­biyat, sanat, bilim, felsefe vb.dir. Bu türü dünya edebiya­tına — yazar, — kazandırmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin han­gisinde verilenler getirilmelidir?

A)      Makale - Türk - Namık Kemal

B)       Fıkra - Türk - Ahmet Rasim

C)       Gezi yazısı- Türk - Evliya Çelebi

D)      Deneme - Fransız – Montaigne

E)       Eleştiri - İngiliz – Bacon

 

 

16. Gerçek başarı ( ) başkalarına muhtaç olmadan, tek başına ve kendine güvenerek ( ) Ben bu işi yapa­rım ( ) ( ) diyebilenindir ( )

Bu parçada ayraçla belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?

A) (,) (“) (.) (“) (.)                              B) (:) (“) (“) (,) (.)

C) (,) (.) (.) (...) (.)                             D) (;) (:) (“) (.) (“)

E) (,) (“) (.) (“) (...)

17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)      Büyükannesine "Sen istersen okuma yazma da öğrene­bilirsin." dedi.

B)       Bütün zorluklara göğüs gerdi, sonunda amacına ulaştı.

C)       Yaptığı onca hatadan sonra onu affetmemizi kimse bek­lemesin.

D)      Böyle bir teklifi reddetmek akıllıca bir davranış olmazdı.

E)       Kalabalıkta farkedilmek istemeyen genç adam, bir köşe­ye oturmuştu.

 

 

18.  I. Olayların anlatımında rastlantılara sıkça yer verme

     II.   Yabancı etkilerden uzak, son derece yalın ve anlaşılır bir dil kullanma

    III.   Günlük yaşama veya tarihe ait konuları işle­me

    IV.   Kişileri, tümüyle iyi ya da kötü olmak üzere, tek yönlü olarak anlatma

    V.   Olayların akışı keserek okura bilgi ve öğüt verme

Yukarıdaki açıklamalardan hangisi Tanzimat romanının özelliklerinden biri değildir?

A) I.           B) II.          C) III.           D) IV.          E) V.

 

 

19. (I) İnsanlık tarihi boyunca fazla kilolar, sağlığın ve refahın simgesi olarak görülegelmiştir. (II) Günümüzdeyse şişman­lık, dünyanın en varlıklı ülkelerinde yaşayan insanların sağlıklarını tehdit eden bir hastalık olarak algılanıyor. (III) Şişmanlık kalıtımsal bir hastalıktır. (IV) Özellikle gelişmiş ülkelerde şişmanlığın görülme sıklığı sürekli artıyor. (V) Öyle ki şişmanlığa bir tür salgın hastalık gözüyle bakılıyor. (IV) Bu hastalığı tedavi etmeye aday sağlık merkezleri de artıyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi dü­şüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.              B) III.              C) IV.              D) V.              E) VI.

 

 

20. (I) Eğer polisiye ya da bilimkurgu romanı yazıyor olsaydım, amacımın roman yazmak olduğunu söyleyebilirdim. (II) Ama benim gibi, malzemesi hayat olan bir yazar için yazmak, bir amaçtan çok bir araç olarak kalıyor. (III) Yazmaya başla­dığım ilk yıllarda ya yazacaktım ya da ölecektim. (IV) Ben de yazmaya mecbur kaldım; başka bir şansım yoktu, anlaya­cağınız. (V) Sadece hayatımı sürdürebilmek için yazıyor­dum.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?

A) I.              B) II.              C) III.              D) IV.              E) V.

 

 

21. Aşağıdaki dizelerin hangisinde sıfat-fiil ad tamlamasının tamlayanı olmuştur?

A)      Ben bendesi ayrı olalı gözden

Kadrin bilmezlerle hali hoş mudur

B)       Canan bizim kıymetimiz bilmedi

Bu çeşmimden akan yaşı silmedi

C)       Yiğit gölgesinde yiğit saklanır

Kötünün gölgesi hem dalı olmaz

D)      Felek gurbetlere attı

Gedâyi Kadrin bilinmedik illere düştüm

E)       Kâmil olanların bellidir yeri

Yoluma koyarlar can ile seni

 

22. Fıkraları, romanları, öyküleri İle tanıdığımız Oktay Akbal'ın özgün yanlarından biri de denemeciliğidir. Edebiyatın en önemli sorunları onun denemelerinde dile gelir. Yaşamın ayrılmaz bir parçası olan edebiyatın işlevi üzerinde du­rurken, bizim yazarlarımızın ve evrensel edebiyat dünyasının önemli yazarlarının düşüncelerini aktarır. Denemelerinde kendini ortaya atıp yalnızca kendi düşüncelerinin bellen­mesini, yanılmaz-tartışılmaz gibi kabul edilmesini istemez, denemenin en azından böyle bir tutuma, anlayışa karşı olduğunu çok iyi bilir.

Bu parçadan Oktay Akbal'la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)      Yerli ve yabancı birçok yazarın düşüncelerini okuyucuya yansıttığı

B)       Gazetecilik yanının da, en az edebiyatçılığı kadar önem­li olduğu

C)       Roman, öykü, fıkra ve denemeler yazdığı

D)      Deneme türünün gereklerine uygun yazılar yazdığı

E)       Edebiyatımızın önemli sorunlarını dile getirdiği

 

 

 

23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesne ortaklığı söz konusudur?

A)      Dertlerini kimseyle paylaşmaz, herkesten saklar, hep içine atardı.

B)       Yaşlı adam her gün saatlerce yürür, odun keser, tamirat yapardı.

C)       Bu hayatta bize yol gösterecek birine, umuda, sevgiye ihtiyacımız var.

D)      Gurbette olduğu için annesini ve babasını özlüyor, onlara kavuşmak istiyordu.

E)       Gülüşü,  bana tüm acılarımı unutturdu,  beni hayata bağladı.

 

 

 

24.         Bütün dünya buyruğuna girdi Roma'nın;

Ne deniz kaldı, ne kara.

Kapat Zeus, kapılarını Olimpos'un.

Gökyüzüne geldi sıra.

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)      Olumlu ad cümlesi

B)       Basit eylem cümlesi

C)       Biçimce olumlu, anlamca olumsuz cümle

D)      Emir cümlesi

E)       Devrik cümle

 

 

 

25. Aşağıdaki dizelerde yer alan altı çizili sözcüklerin han­gisinde, birden çok yapım eki kullanılmıştır?

A)      Üstümüzde tükenmez mavi kubbe

Ektiğimiz bütün başaklar gebe.

B)       Bomboş uzanan denizin üstünde,

Aç bir karabatak dalar çıkar.

C)       Ben senin gün ışığında

Saçlarını buğdaylar gibi uzar gördüm.

D)      Sana gitme demeyeceğim.

Üşüyorsun ceketimi al.

E)       Ben güneşli bir şehrin satıcısıyım ki

Sayısız hünerlerimi unuttum.

26. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi, özne-yük­lem ilişkisi yönüyle ötekilerden farklıdır?

A)      Biz gittiğimizde pazar neredeyse toplanmıştı.

B)       Köyün ileri gelenleri muhtarın evinde toplanmıştı.

C)       Geçen yıl, bu yılkı mahsulün iki katı toplanmıştı.

D)      Havalar iyi gitmeyince fındıklar bir hafta geç toplanmıştı.

E)       Düğün için köydeki her evden sandalye toplanmıştı.

 

 

 

27. Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, ka­mera karşısında rahat, düş gücü gelişkin bir ka­dın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan vererek adayları davet etmişti. Gün boyu peş peşe girdi­ği mülakatlardan yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını içeri al­dılar. Genç kız, yüzünde meraklı bir tebessümle deneme kamerasının karşısına oturdu ve yönet­menle sohbete başladı. Kısa bir konuşmadan sonra yönetmen değişik bir şey denemiş olmak için "Çantanızı açıp bana içindekileri birer birer anlatır mısınız?" dedi. Genç kız arkadaki çantaya uzandı. Fermuarını açtı. Önce eline gelen iri kır­mızı elmayı çıkarıp anlattı: "Bu elmayı sabah tez­gah başında meyvelerini parlatırken gördüğüm manav hediye etti. Çok iştahlı bakmış olmalıyım." Sonra çantadan bir kitap çıkardı.

Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden han­gisi belirlenebilir?

A)      Metnin yazılış amacı

B)       Yazarın sahip olduğu zihniyet

C)       Metin - gelenek ilişkisi

D)      Hikâyenin gözlemci bakış açısıyla yazıldığı

E)       Metinler arasındaki ilişki

 

 

28. Kesme taştan, eşsiz yapılarıyla eteğine kurulduğu da­ğı bir gerdanlık gibi kuşatan Mardin, zaman tünelini andıran dar sokaklarında görkemli geçmişin izlerini ta­şıyan zengin bir kenttir.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)      Birden çok ilgeç vardır.

B)       Fiilimsilere yer verilmiştir.

C)       Kurallı bir ad cümlesidir.

D)      Ekeylem almış bir yüklem kullanılmıştır.

E)       Özne, dolaylı tümleç ve yüklemden oluşmuştur.

 

 

 

29.  I.  Büyük adamların amaçları, diğerlerinin ise yalnız istekleri vardır.

         II.  Gelip geçici hevesler yerine yüksek hedefler peşinde olanlar, gerçekten büyüktürler.

        III. İnsan büyük amaçlar belirlemekle büyük olmaz, önemli olan onlara ulaşabilmektir.

        IV. İnsan, yüksek bir amaca ulaşmak kadar, onun için gös­terdiği çabadan da zevk almadıkça büyük sayılmaz.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlam­ca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                          B) II. ve III.                      C) III. ve IV.

D) I. ve III.                         E) II. ve IV.

30. Aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı özne de nesne de değildir?

A)      — Pencereden bakınca ne görüyorsun?

— Masmavi bir deniz.

B)       — Bu çiçekleri nereden topladınız?

—Evin bahçesinden.

C)       — Sana kim yardım edecek?

—Berke ve kardeşi.

D)      — Akşam yemeğine kimi çağıracaksın?

—Yan dairedeki komşularımızı.

E)       — Bu kitabın üzerine ne dökülmüş?

—Kahve ya da çay.

 

 

 

31. Mimarideki gösterişli rekabette, Taipei 101 adıyla anılan 509 metrelik 101 katlı gökdelen dünyanın en yüksek binası olarak öne çıkıyor. Bazılarınca bir bambu sapına, hatta üst üste konmuş Çin yemeği paket servis kutularına benzetilen Taipei 101, gördüğünüz en zarif yapı olmasa da, saniyede 16.8 metre hızla yükselen dünyanın en hızlı asansörlerine sahip olmasıyla övünüyor. Mühendisler, binadakilerin kendi­lerini huzurlu hissetmesi için 88. katın üstüne 660 ton ağırlık yüklenen dev bir sarkaç asmış. Bir dizi darbe emici eklenen sarkaç, rüzgârın etkisini azaltarak binanın sallanmasını azaltıp mide bulantısını önlüyor.

Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söy­lenemez?

A)      Olumlu ve olumsuz durumlar bir arada verilmiştir.

B)       Açıklayıcı anlatım yöntemine başvurulmuştur.

C)       Sayısal verilerden yararlanılmıştır.

D)      Yazar, düşüncesini benimsetmeye çalışmıştır.

E)       Karşılaştırmaya başvurulmuştur.

 

 

32. İlgeçler, diğer sözcüklerle birleşerek sıfat ya da belirteç görevini üstlenir.

Aşağıdakilerden hangisinde "kadar" ilgeciyle oluşturul­muş söz grubu ötekilerden farklı görevdedir?

A)      Sen gelinceye kadar her şey çok sessizdi.

B)       Akşama kadar bu işleri bitirmeliyim.

C)       Kafasında ceviz kadar bir şişlik oluşmuştu.

D)      Senin kadar matematik bilemediğim için problemi çöze­medim.

E)       Bu kasaba kadar sessiz başka bir yer bilmiyorum.

 

 

 

33. Artık her gün o kahvedeydim. Altı yedi kadar müşterisi var­dı. Hiçbir gün bu sayıyı geçtiğini zannetmiyorum. Onların ne yüzü, ne kılığı hatırımda... Esasen sokakta onları görseydim anımsamazdım. Onlar ancak o kahvede, kirli sarı duvar­ların arasında mevcuttular.

Olaya bağlı bir metinden alınan yukarıdaki parçada olay hangi bakış açısıyla anlatılmıştır?

A)      Gözlemci anlatıcının bakış açısıyla

B)       Kahraman anlatıcının bakış açısıyla

C)       İlahî bakış açısıyla

D)      Yazarın bakış açısıyla

E)       Okurun bakış açısıyla


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi39
Bugün Toplam232
Toplam Ziyaret3773597
VİDEOLAR
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Takvim