Soru: Mevlid gecesi hakkında bilgi verir misiniz?
Cevab: Bismillahirrahmanirrahim.
30 Mart 2007 Cuma gününü, Cumartesi gününe bağlayan gece Rebiulevvel ayının 12.
Gecesi olup Mevlid Gecesi’dir. İnsanlığa hem dünyasını hem de ahiretini
anlatmak, onlara kılavuzluk ve mihmandarlık yaparak yollarını aydınlatmak üzere
bir şahit, müjdeleyici, uyarıcı ve ışıklar saçan bir kandil olarak seçilmiş ve
vazifelendirilmiş olan sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.)
efendimizin dünyaya teşriflerinin, 1436’ncı yıl dönümünü idrak etmenin
sevincini, huzur ve mutluluğunu yaşıyoruz.
İnsanlığın dirilişinde, karanlıktan aydınlığa çıkışında ve katılaşmış kalplerin
yumuşamasında çok önemli bir yere sahip olan, böyle şerefli ve mübarek bir gün
vesilesiyle bütün müslümanları tebrik ediyor, kalplerindeki mevcut Hz. Peygamber
(S.A.V.) efendimizin sevgisinin daha da çoğalmasını, Hz. Peygamber (S.A.V.)
efendimizin sevgisinin bütün gönüllere sirayet etmesini ve kök salmasını Yüce
ALLAH’tan niyaz ediyorum.
Yüce Rabbimizin lütuf ve keremi ile pek şerefli ve mübarek olan bu geceyi idrak
etmiş bulunuyoruz. Kudsiyetiyle gönüllerimize feyiz ve bereket bahşeden Mevlid
kandilini tekrar idrak etmenin sevinç ve mutluluğunu yaşamaktayız. Yüce
Rabbimize sonsuz şükürler ve hamd ü senalar olsun. Mevlid Kandili Müslümanların,
sınırsız af ve merhamet sahibi olan Yüce ALLAH’a sığınarak günahlardan
arındıkları, ilahi lütuf ve bereketlere eriştikleri müstesna zaman dilimlerinden
birisidir.
Mevlid Gecesi, bütün İslâm âleminin mukaddes kabul edip ihya ettiği en mübarek
gecelerden biridir. Yüce Yaratıcının insanlığa gönderdiği en son rahmet elçisi,
İlahi vahyin son ve tamamlayıcı halkası Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.)
efendimizin ALLAH’tan getirdiği ilahi daveti, sünnetini ve örnek ahlakını
anlamak, O’na duyulan derin sevgiyi gönüllerden sözlere ve toplumsal bilince
aktarmak amacıyla asırlardır Müslümanlar O’nun dünyaya gelişini Mevlid Kandili
olarak kutlamaktadır.
Mevlid kutlanması bir bid’at-i seyyie değildir
Bazı bozuk fırkalar ve onların mensupları Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin doğum
yıldönümünün kutlanmasını kötü bir bid’at olarak görüyor ve bu kutlamayı
yapanları kınıyor. Bu kötüleme ve kınamalar yersizdir. Süyûtî, İbn-i Hacer el-Askalanî
ve İbn-i Hacer el-Heytemî gibi büyük din âlimleri ve daha nice ulema ve fukaha,
Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin doğumunun kutlanmasını güzel bir yenilik
olarak görmüşler ve tahsin etmişlerdir.
Mevlid kelimesi, “doğum, doğum yeri ve doğum vakti” gibi anlamlara gelir.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimizin doğumunu anlatmak için
kullanılan “mevlîd-i nebî” Türkçemiz’de kısaca mevlid kandili olarak anılır.
Mevlid törenleri İslâm dünyasında yaygınlık kazanarak günümüze kadar devam
etmiştir. Esasen Resûlullah (S.A.V.) efendimizin doğum yıldönümünü kutlama
maksadıyla başlayan mevlid töreni giderek, Kadir, Mîrac, Regaib ve Berat
gecelerinde veya sünnet, evlenme, ölüm, deprem gibi önemli olaylar vesilesiyle
yapılmaya başlanmış ve toplumsal geleneğimizde yer alan önemli bir dinî-kültürel
öğe olmuştur.
Mehmet Talu
İtibar-Haber
Süleyman Çelebi ve şiiri |
Süleyman Çelebi 1351 yılında Bursa?da doğmuştur.Süleyman Çelebi?nin hayatı hakkında fazla bilgi sahibi değiliz. Zamanın ilimlerini iyice öğrenmiş Osmanlı padişahlarından Yıldırım Bâyezid?in divan imamlığında bulunmuştur.Daha sonra aynı padişah döneminde tamamlanan Bursa Ulu Cami?nin imamlığına tayin edilmiştir.Süleyman Çelebi?nin adındaki ?Çelebi? kelimesi, kendisinin bilgin bir kişi olmasından dolayı kullanılmıştır. Süleyman Çelebi?nin 1410 yılında ölümsüz eseri Mevlid?i tamamlamıştır. Mevlid?i tamamladığında 60 yaşında olduğu tahmin edilmektedir.Mevlid adlı eserini Ulu Cami?nin imamlığını yaptığı sırada tamamlamıştır.Mezarı Bursa?da Çekirge yolu üzerindedir. Süleyman Çelebi Mevlid?i Hz.Muhammed(s.a.v.)?in diğer peygamberlerden mertebe bakımından üstün olduğunu ifade etmek için kaleme almıştır.Rivayetlere göre Ulu Cami?inde bir vâiz ?Biz Allah?ın peygamberlerinden hiçbirini öteki peygamberlerden ayırmayız.? anlamındaki bir âyeti tefsir ederken bu âyete dayanarak Muhammed(s.a.v.)?in diğer peygamberlerden üstün tutulmaması gerektiğini, hepsinin eşit olduklarını söylemiş. Cemaat arasında bulunan bir Arap bilgini bu vaiz?in tefsirde hata ettiğini iddia etmiş. Yine Kur?an da bulunan ?Biz bu peygamberlerin bazısını diğerlerinden üstün kıldık.? ayetinin anlamının kalmayacağını ayetten hareketle ortaya koymuş. Camide o gün bulunanlar arasında bir ikilik çıkmış. Bütün bunlara sâhid olan Ulu Câmi bas imâmı Süleymân Çelebi, bu hâdiseden dolayı çok duygulanmış ve meşhûr Mevlid-i Serîfini yazmıştır. Mevlid-i Serîf´inde, hep Ehl-i sünnet îtikâdını anlatmıştır.Bu bozuk îtikâdlı vâizin sözüne cevap olarak: "Ölmeyüb Îsâ göge buldugu yol, Ümmetinden olmak için idi ol." beytini söyledikten sonra, Resûlullah efendimizin fazîletlerini söyle îzâh etmiştir: "Dahî hem Mûsâ elindeki asâ, Oldu O´nun izzetine ejderhâ. Çok temennî kıldılar Hak´dan bunlar, Kim Muhammed ümmetinden olalar. Gerçi kim bunlar dahî mürsel durur. Lâkin Ahmed efdâl-ü-ekmel durur. Zîrâ efdallige ol elyak durur, Âni öyle bilmeyen ahmak durur." ALLAH - ADIN BAHRİ Mefhar - i Mevcudât, Hazret-i Fahr-i Alem Muhammed Mustafâ râ Salevât Allâh adın zikredelim evvela Vacib oldu cümle işte her kula Allâh adın her kim ol evvel anâ Her işi âsan eder Allâh anâ Allâh adı olsa her işin önü Hergiz ebter olmaya anın sonu Bir kez Allâh dese şevkile lisan Dökülür cümle günah misli hazan İsm-i pâkin pâk olur zikreyleyen Her murada erişir Allâh diyen Aşk ile gel imdi Allâh diyelim Dert ile göz yaş ile ah edelim Ola kim rahmet kıla ol padişah Ol Kerimü ol Rahimü ol ilâh Birdir ol birliğine şek yokdürür Gerçi yanlış söyleyenler çok dürür Cümle alem yok iken ol var idi Yaradılmıştan Gani Cebbâr idi Var iken ol yok idi ins-ü melek Arşü ferşü ayü güm hem nüh felek Sün ile bunları, ol var eyledi Birliğine cümle ikrar eyledi Kudretin izhâr edüp hem ol Celil Birliğine bunları kıldu delil "Ol!" dedi bir kere var oldu cihan "Olma!" derse, mahv olur ol dem hemân Haşre dek ger denilirse bu kelâm Nice haşr ola, bu olmaya temâm Pes Muhammeddir bu varlığa sebeb Sıdk ile ânın rızasına kıl taleb Ey azizler işte başlarız söze Bir vasiyet kılarız illa size Ol vasiyyet kim derim hem tuta Mis gibi kokusu canlarda tüte Hakk Teala rahmet eyleye anâ Kim beni ol bir dua ile anâ Her kim diler bu duada buluna Fatiha ihsan ede ben kuluna (Mevlid-i Şerif-in müellifi Merhum Süleyman Süleyman Çelebi Hazretleri´nin ruhu için ve bu satırları okuyan, dinleyen, okumasına sebep olanlardan yaşayanların ruhu makamlarına, ahirete göçmüş olanlarının da ruhlarına El-Fatiha.) HAK TEALA BAHRİ Hak Teala çün yaratdı Ademi Kıldı Ademle müzeyyen alemi Ademe kıldı feriştehler sücud Hem anâ çok kıldı ol lûtf issi cûd Mustafa nurunu alnından kodu "Bil habibim nurudur bû nur dedi" Kıldı o nur anın alnında karar Kaldı anın ile nice ruzigâr Sonra Havva alnına nakletdi bil Durdu anda dahi nice ayü yıl Şit doğdu anâ nakletti bu nur Anın alnında tecelli kıldı nur Erdi İbrahimi İsmaile hem Söz uzanûr eğer kalanın der isem İşbu resm ile müselsel muttasıl Ta olunca Mustafa´ya müntekil Geldi çün ol rahmeten lil´alemin Vardı nur anda karar etti hemin "Ger dilersiz, bulasız oddan necât Aşk ile, derd ile edin essalat" VİLADET BAHRİ Şefiul´usati fi yevmil´arasat, Hazreti-i Ahmedü Mahmudû Muhammed Mustafa râ Sâlevat Amine hatun Muhammed annesi Ol sadeften doğdu ol dür danesi Çünki Abdullah´dan oldu hâmile Vakt erişdi hefte vü eyyam ile Hem Muhammed gelmesi oldu yakîn Çok alametler belirdi gelmedin Ol Rebiul evvel ayı nicesi On ikinci gice isneyn gecesi Ol gice kim doğdu ol hayrûl beşer Anesi anda neler gördü neler Dedi gördüm ol Habibin ânesi Bir acep nur kim güneş pervanesi Berk urup çıktı evimden nagehan Göklere dek nur ile doldu cihan Gökler açıldı ve feth oldu zulem Üç melek gördüm elinde üç alem Biri meşrık biri mağribde anın Biri damında dikildi Kâ´benin Bildim anlardan kim ol halkın yeği Kim yakin oldu cihana gelmeği Bildim anlardan ki ol halkın beyi Kim yakın oldu cihanâ gelmeyi İndiler gökten melekler saf ü saf Kabe gibi kıldılar evim tavaf Hem hava üzre döşendi bir döşek Adı Sündüs, döşeyen anı melek Çün göründü bana bu işler ayân Hayret içre kalmış idim ben hemân Yarılıp çıktı divardan nagehan Geldi üç huri banâ oldu ayan Bazıları derler ki ol üç dilberin Asiye´ydi biri ol meh-peykerin Biri Meryem hatun idi aşikâr Birisi hem hûrilerden bir nigâr Geldiler lutf ile ol üç mehcebin Verdiler bana selam ol dem hemin Çevre yanıma gelip oturdular Mustafayı birbirine muştular Üç alem dahi dikildi üç yere Her birisin edeyim nerden nere Dediler oğlun gibi hiç bir oğul Yaradılalı cihan gelmiş değil Bu senin oğlun gibi kadri cemil Bir anâya vermemiştir ol Celil Ulu devlet buldun ey dildare sen Doğuserdir senden ol hulki hasen Bu gelen ilm-i ledün sultanıdır Bu gelen tehvid-i irfan kânıdır Bu gelen aşkina devreyler felek Yüzüne müştakdürür ins ü melek Bu gice ol gicedir kim, ol şerif Nur ile alemleri eyler latif Bu gice şâdân olur erbâb- dil Bu giceye can verir eshab-ı dil Rahmeten lil´alemindir mustafa Hem şefiu´l-muznibindir mustafa Vasfını bu resme tertib etdiler Ol mübarek nuru tergib ettiler Amine eder çü vakt oldu tamam Kim vücuda gele ol hayrül enam Susadım gayet hararetten kati Sundular bir cam dolusu şerbeti Şerbeti karşımda tutdu hûriler Bunu sana verdi Allah dediler Kardan ak idi ve hem soğuk idi Lezzeti dahi şekerde yok idi İçtim anı oldu cismim nura gark Edemedim kendimi nurdan fark Geldi bir ak kuş kanâdiyle revan Arkamı sıvadı kuvvetle heman Doğdu ol saatte ol sultan-ı din Nura gark oldu semavat ü zemin Sallü aleyhi sellimü teslima Hatta tenali cennetten ve naima Essalatü vesselamü aleyke Ya Resulallah Esselatü vesselamü aleyke Ya Habiballah Essalatü vesselamü aleyke Ya Seyyidel-evveline velâhirin. MERHABA BAHRİ Yaradılmış cümle oldu şadüman Gam gidip alem yeniden buldu can Cümle zerrat-i cihan edip seda Çağrışuben dediler kim merhaba Merhaba ey âl-i sultan merhaba Merhaba ey kan-i irfan merhaba Merhaba ey sırr-ı fürkan merhaba Merhaba ey derde dermân merhaba Merhaba ey bülbül-i bağ-ı Cemâl Merhaba ey derde derman merhaba Merhaba ey mah-ü hürşid-i Hüda Merhaba ey Hakk´dan olmayan cüdâ Merhaba ey asi ümmet melcei Merhaba ey çaresizler eşfai Merhaba ey can-ı bâki merhaba Merhaba uşşaka saki merhaba Merhaba ey kudreti ayn-ı Halil Merhaba ey has-ı mahbub-u Celil Merhaba ey rahmeten lil´alemin Merhaba sensiz şefia´l müznibin Merhaba ey Padişah-ı dû cihân Senin için oldu kavnile mekan Ey cemali gün yüzü bedr-i münir Ey kamû düşmüşlere sen dest-gir Dest-girisin kamu üftadenin Hem penahı bende-vü azadenin Ey gönüller derdinin dermanı sen Ey yaradılmışların sultanı sen Sensin ol sultan-ı cümle enbiya Nur-i çeşm-i evliya vü asfiya Ey risalet tahtının sen hatimi Ey nübüvvet mührünün sen hatemi Çünkü nurun ruşen etdi alemi Gül cemalin gülşen etdi alemi Oldu zail zulmet-i cehl-ü dalâl Buldu bâğ-ı marifet ayn-i kemal Ya Habiballah bize imdad kıl Son nefes didarın ile şad kıl Ger dilersiz, bulasız od-dan necât Aşk ile, derd ile edin es-salat Çünkü ol mahbub-i Rahman ü Rahim Kıldı dünyayı cemalinden naim Birbirine muştalayıp her melek Raksa girdi şevk ü şadından felek İşbu heybetten Amine hub rû Bir zaman aklı gidüp geldi gerû Gördü gitmiş huriler hiç kimse yok Görmedi oğlun tazarru kıldı çok Huriler aldı tasavvur kıldı ol Hayret içre çok tefekkür kıldı ol Çevre yanın isteyü kıldı nazar Gördü kimbir köşede hayrü´l-beşer Şöyle Beytullaha karşı ol Resul Yüz yere vurmuş ve secde kılmış ol Secdede başı dili tahmid eder Hem kaldırmış parmağın tehvid eder Debrenür dudakları söyler kelâm Anlayamazdım ne derdi ol hümam Kulağım ağzına verdim dinledim Söylediği sözü ol dem anladım Der ki ey Mevlâ yüzüm tuttum sanâ Ya İlahi ümmetim ver- gil banâ Ümmetim dedi sanâ çün Mustafa Ver salavat sen de anâ bul safa Miracı Hazreti Peygamber Sahibü´l hullet-i vettaç, verakib´ül büraki fi leyleti´l mir´ac Hazret-i Ahmed-i Mahmud-ü Muhammed Mustafa?ya salevat Gel beri ey aşk od´una yanıcı Kendüyi maşuka aşık sanıcı Dinle gel mir´acın ol şahın ayan Aşık isen aşk oduna durma yan Bir düşenbih gecesi tahkik haber Leyle-i kadr idi o gece meğer Ol hümayun bahtı ol kadri yüce Ümmühanın evine vardı gece Anda iken nagehan ol yüzü ak Cennete var dedi Cebrail Hak Bir murassa taç ve bir hulle kemer Hem dahi al bir burak-ı muteber Ol habibime ilet binsin anâ Arşımı seyreylesin görsün beni Cebrail çün cennette vardı revan Gördü kimin kırk burak otlar heman İçlerinden bir burak ağlar kati Yemez, içmez, kalmamış hiç takati Gözlerinden yaşı ceyhun eylemiş Ciğerini dert ile hun eylemiş Dedi Cebrail nedir ağladığın Hüznile can ü ciğer dağladığın Baki yoldaşın yeyip içip gezer Sen inilersin, canın ne sezer? Dedi bırk bin yıl durur kim ya emin Aşk durur banâ yemek, içmek hemin Nagehan bir ün işitti kulağım Ol zamandan bilmezem sağu solum Ya Muhammed deyuben çağırdılar Bir seda birden yürekler deldiler Ol zamandan bilmezem kim nolmuşam Ol adın ismine aşık olmuşam Yüreğim içinde eridi yağım Aşık oldu görmeden bu kulağım Cenneti başıma aşkı dar eder İşimi veleyl-ü nehar üş zar eder Gerçi zahir cennet içinde duraram Ma´nide narın azabın görürem Ger eremezsem visaline anın Uruserem terkini can ü tenin Cebrail eder buraka ey burak Verdi Hak maksudunu kılma firak Kimde kim aşkın nişanı vardurur Akibet maşuka anı er görür Gel beru maşukuna er göreyim Yüreğin zahmine merhem urayım Aldı cebrail burakı ol zaman Ta Cenab-ı Ahmede geldi heman Hak selam etti sanâ ey Mustafa Kim mübarek hatırın bulsun safa Dedi kim gelsin konuklarım anı Arşımı seyreylesin, görsün beni Bu gece zahir olur esrar-ı Hak Gösteriserdir sanâ didar-ı Hak Zemzem ile doldu kevn ile mekan Arşa varır dediler Fahr-i Cihan Hem sekiz cennet kapısı açtılar Alemin üstüne rahmet saçtılar Gel gidelim Hazrete ya Mustafa Muntazırdır anda ashab-ı safa Sanâ cennettten getirdim bir burak Deveti Rahmandurur eyle yirak Durdu yerinden hemanden Mustafa Kodu tacı başına ol pür safa Çekti ol demde burakı Cebrail Önüne düştü anâ oldu delil Tarfetül´ayn içre ol şahı harem Geldi Kudse erdi vü bastı kadem Enbiya ervahı karşı geldiler Mustafaya izzet ikram kıldılar Pes geçip Mihriba ol hayrü´l enam Enbiya ervahına oldu imam İki rekat kıldı Aksada namaz Öyle emretmiş idi ol bi niyaz Ol gece durmadı ceylan eyledi Şöyle kim eflaki seyran eyledi Her biirnden türlü hikmet gördü ol Ta ki vardı Sidreye erişti ol Cebrailin durağıdır ol makam Nüh felek ta kim tutalıdan nizam Kaldı Cebrail makamında hemin Dedi anâ Rahmeten lil alemin Bilmezem bu yollrı ben nideyim Kim garibem bunda kande gideyim Cebrail dedi Resule ey Habib Sanmagil bu yerde sen garib Senin için yaratıldı nüh felek İns ü cinnü, hur ü cennet hem melek Bundan hatmoldu benim seyrangahım Maverasından dahi yok ââhım Ban böyle emredübtür Zülcelal Açmayam ben bundan öte perrü bâl Eğer geçem bir zerre denlu ileru Yanârım baştan aşağı ey ulu Dedi Cebraile ol şah-ı cihan; Pes makamında dur imdi sen heman Rah-ı aşkta kim sakınır canını Ol kaçan görse gerek canânını Çün ezelden banâ aşk oldu delil Yanâr isem yanâyım ben ey Halil Rah-ı aşk sanma gafil serseri Belki katmer nesnedir vermek seri "Ger dilersiz, bulasız oddan necât Aşk ile, derd ile edin essalat" Söyleşirken Cebrail ile kelam Geldi Refret önüne verdi selam Aldı ol şah-ı cihanı ol zaman Sidreye gitti vü getirdi heman Gördü gök ehli ibadettre kamu Her biri bir türlü taatte kamu Kim tehlil ü kimi temcid okur Kimi tesbih ü kimi tahmid okur Kimi kıyamda kimi kılmış rükû Kimi Hakka secde kılmış ba huşû Kimisini aşk-ı Hak almış durur Valehü hayran´ü mest kalmış durur Hep gök ehli cümle karşı geldiler Mustafaya izzet ikram kıldılar Merhaba ya muhammed dediler Ey şefaat kân-ı Ahmed dediler Her biri kutladı mi´racını Dediler giydin saadet tacını Yürü kim meydan senindir bu gece Sohbeti sultan senindir bu gece Ermedi evvel gelen bu devlete Kimse layık olmadı bu ri´fate Çünkü kamusun görüp geçti öte Vardı erişti ol ulu hazrete Bi hurufu lafs-ı sazt ol padişah Mustafaya söledi bî iştibah Dedi kim mahbubu matlubun benem Sevdiğin can ile mabudun benem Gece gündüz durmayıp istediğin Nola kim görsem cemalin dediğin Gel Habibim sanâ aşık olmuşam Cümle halkı sanâ bemde kılmışam Ne muradın var ise kılam reva Eyleyem bir derde bin türlü deva Mustafa dedi ya rabbenalalemin Ey hatabuşu atası çok kerim Ol zaif ümmetlerin hali ne ola Hazretine nice anlar yol bula Gece gündüz işleri isyan kamu Korkarım ki yerleri ola tamu Ya İlahi hazretinden hacetim Bu durur kim olan makbul ümmetim Hak Tealadan erişti bir nida Ya Muhammed ben sanâ kıldım ata Ümmetini sanâ verdim ey Habib Cennetimi anlara kıldım nasib Ey habibim nedir ol kim diledin Bir avuç toprağa minnet eyledin Ben sanâ aşıkı olucak ey latif Senin olmaz mı dü alem eş şerif Zatıma mir´at edindiğim zatını Bile yazdım adım ile adınıı Hem dedi kim ya Muhammed ben seni Bilürem göremeğe doymazsın beni Liyk varıp davet et kullarımı Ta gelüben göreler didarımı Tarfet-ül ayn içere ol Fahri cihan Ümmühanı evine geldi heman Her ne vaki oldu ise serseter Cümlesin ashabına verdi haber Dediler ey kıble-i İslam-ı din Kutlu olsun sanâ mir´ac-ı güzin Biz kamumuz kullarız sen şahsın Gönlümüz içinde ruşen mahsın Ümmetin olduğumuz devlet yeter Hizmet kıldığımız izzet yeter Evvel Andık Evvel andık anı kim evveldir ol Evveline bulmadı hiç akl yol Evvelin ol evvelidir bigûman Ahirin hem ahiridir cavidan Çünkü Hak evvelliğin bildik ayan Dinle imdi kılayım sûn´un beyan Hak Tela ne yarattı evvela Cümle mahlukattan kim evvel ola Mustafa nurunu evvel kıldı var Sevdi anı ol kerimü girgidar Her ne türlü kim saadet vardürür Yahşi hu, gerekli adet vardürür Hak sanâ verdi mükemmel eyledi Yaradılmıştan mufaddal eyledi Andan oldu her nihan-ü aşikar Arş-ü ferş-ü yerde gökte ne ki var Ger Muhammed olmaya idi ayan Olmayıserdi zemin ü asuman Hem vesile olduğu içün ol Resul Ademin Hak tevbesini kıldı kabul Ger Muhammed gelmeseydi aleme Tac-i izzet ermez idi Ademe Nuh anıçün buldu hem garktan necat Daği doğmadan göründü mûcizat Cümle anın dostluğuna adına Bunca izzet kıldı Hak ecdadına Ceddi olduğiçün anın hem Halil Narı cennet kıldı anâ ol Celil Hem dahi Musa elindeki asa Oldu anın hürmetine ejderha Ölmeyip İsa gök´e buldu yol Ümmetinden olmak için idi ol Gerçi kim bunlar dahi mürseldürür Lîk Ahmed ekmelü efdaldürür Çün temenni kıldılar Haktan bular Kim Muhammet ümmetinden olalar Sünnetin tut ümmeti ol ümmeti Ta nasip ola sanâ Hak rahmeti |