O meraklı yolcu kendi aklına der: Bu camid, hayatsız, şuursuz, mütemadiyen çalkanan, kararsız, fırtınalı, dağdağalı, sebatsız, hedefsiz şu havanın perdesiyle ve zahiri suretiyle vücuda gelen yüz binler hakimane ve rahimane ve san'atkarane işler ve ihsanlar ve imdadlar bilbedahe isbat eder ki: Bu çalışkan rüzgarın ve bu cevval hizmetkarın kendi başına hiçbir hareketi yok, belki gayet Kadir ve Alim ve gayet Hakim ve Kerim bir amirin emriyle hareket eder. Güya her bir zerresi, her bir işi bilir ve o amirin her bir emrini anlar ve dinler bir nefer gibi, hava içinde cereyan eden her bir emr-i Rabbaniyi dinler, itaat eder ki; bütün hayvanatın teneffüsüne ve yaşamasına ve nebatatın telkihine ve büyümesine ve hayatına lüzumlu maddelerin yetiştirilmesine ve bulutların sevk ü idaresine ve ateşsiz sefinelerin seyr ü seyahatına ve bilhassa seslerin ve bilhassa telsiz telefon ve telgraf ve radyo ile konuşmaların isaline ve bu hizmetler gibi umumi ve külli hizmetlerden başka, azot ve müvellidülhumuza (oksijen) gibi iki basit maddeden ibaret olan havanın zerreleri birbirinin misli iken, zemin yüzünde yüz binler tarzda bulunan Rabbani san'atlarda kemal-i intizam ile bir dest-i hikmet tarafından çalıştırılıyor görüyorum.
Demek: (“... Ve rüzgârları sevk etmesinde ve gökle yer arasında Allah’ın emrine boyun eğmiş bulutlarda...” Bakara Sûresi, 2:164.) ayetinin tasrihiyle, rüzgarın tasrifiyle hadsiz Rabbani hizmetlerde istimal ve bulutların teshiriyle hadsiz Rahmani işlerde istihdam ve havayı o surette icad eden, ancak Vacib-ül Vücud ve Kadir-i Külli Şey ve Alim-i Külli Şey, bir Rabb-i Zülcelali Ve-l İkram'dır der, hükmeder.
(Bediüzzaman Said Nursi – 7. Şuadan)
Lügatler
Akıl :düşünme ve anlama duyusu Alîm :bilen, ilmi ezeli ve ebedi olan(Allah) Alîm-i Külli Şey : herşeyi bilen ve herşey ilmi dahilinde olan Allah Âmir :emreden, idare eden Âyet : Kur’ân’ın her bir cümlesi, işaret, kimsenin inkâr edemeyeceği açık delil Belki :bilakis, aslında Bilbedahe :açık olarak, aşikar Bilhassa: özellikle Câmid :cansız, ruhsuz, sert Cereyan : akmak, gidiş, hareket, akış Cevval : dâimâ hareket halinde olan, çalışkan Dağdağa :gürültü, boş yere telaş ve zorluklar Dest-i hikmet :hikmet eli Emir :iş, husus, şey, hadise, madde, buyruk, talimat, kural Emr-i Rabbani : herşeyi terbiye edip idaresi ve tasarrufu altında bulunduran Allah’ın emri Gayet :çok, pek çok Güya :sanki, farzet Hadsiz : sayısız, sınırsız Hakîm :iş ve emirleri hikmetli ve yanlışsız olan(Allah) Hakîmane : hikmetli, gizli sırlı Hayvanat: hayvanlar, canlılar Hedef :nişan noktası, varılmak istenen gaye Hizmet :iş görme, yardım etme, vazife yapma Hizmetkâr :hizmet eden Hükmetmek :idare etmek, hakim olmak,yönetmek İbaret :meydana gelmiş, toplanmış, bir şeylerden teşekkül etmiş İcad :yaratma, var etme, vücuda getirmek İhsan :iyilik, lütuf, bağışlamak, vermek İmdad :yardım, yardıma yetişmek İsal :ulaştırmak, yetiştirmek İsbat :doğruyu delil göstererek ortaya koymak, delil ve şahitle doğrulamak İstihdam:Hizmet ettirilme İstimal: kullanmak İtaat :söz dinlemek, alınan emre uymak, boyun eğmek Kadîr : her şeye gücü yeten, sonsuz güç ve kudret sahibi(Allah) Kadir-i Küll-i Şey’ : her şeye gücü yeten, sonsuz kudret sahibi Allah Kemal-i intizam :tam bir düzen ve tertip Kerim :şerefli, izzetli, ihsan ve inayet sahibi, cömert, ikram sahibi | Küllî :bütüne ait, tamamen, geniş, kapsamlı Lüzum :gereklilik, lazım olmak Madde :asıl, esas, cevher, ruhani olmayıp ağırlığı olan cismani olan şey Merak :bir şeyi öğrenmek isteği, çok şiddetli arzu, heves, düşkünlük Misil :benzer, eş, tıpkı Mütemadiyen: devamlı, sürekli olarak Müvellidülhumuza :oksijen Nebatat: bitkiler Nefer :asker, kişi, er Perde : iki yeri birbirinden ayıran, görünmeğe mâni olan şey; ırz, namus, iffet Rabbani : herşeyi terbiye edip idaresi ve tasarrufu altında bulunduran Allah’a ait Rabb-i Zülcelâl-i Vel ikram : sonsuz heybet ve yücelik sahibi olmakla birlikte çok ikramda bulunan ve herşeyin Rabbi olan Allah Rahîmane :merhamet edercesine Rahmani : rahmeti sonsuz olan Allah tarafından gönderilen Sanat :ustalık, hüner, marifet Sanatkârane :sanatlı olarak, sanata yakışır şekilde Sebat :kararlı olmak, yerinden ayrılmamak, sözünde durmak Sefine :gemi Sevketmek :ileri sürmek, önüne katıp sürmek, göndermek, yollamak Sevk ü idare :yönlendirme ve yönetme Seyr ü seyahat :devamlı seyahat ve gezip görmek Suret : biçim, şekil Şua :ışık, parıltı Şuur :anlayış, idrak, bilinç Tarz :usul, şekil, metod, yol Tasrif : bir işi çekip çevirme, yönlendirme, istediği şekilde kullanma ve idare etme Tasrih : açıkça ifade etme Telkih :aşılama, dölleme Teneffüs :nefeslenmek, dinlenmek Teshir :kolaylaştırmak Umumî :herkesle alakalı, herkese dair, genel Vâcib-ül Vücud :var olması mutlaka gerekli olan Vücud: beden, varlık, var olmak Zahirî :aşikar, açık, belirgin, görünüşte Zemin: yeryüzü Zerre : atom, en küçük parça |
Aktif Ziyaretçi | 1 |
Bugün Toplam | 78 |
Toplam Ziyaret | 3800100 |
Alış | Satış | |
---|---|---|
Dolar | 35.6960 | 35.8391 |
Euro | 37.1584 | 37.3073 |