Yiyecekler, Süt Bankası, Başörtüsüne Meshetmek
Sorular:
1. Hayvan atıklarından (domuz ve helâl olmayan tüm hayvanlar dahil) oluşan yemden yiyen hayvanların eti, sütü ve yumurtasının yenmesi câiz midir?
2. Sarık üzerine meshetmeye kıyasen başörtü üzerine mesh edile bilinir mi?
3. Helâl kesilmeyen hayvanın kursağından oluşturulan peynir mayası ile yapılmış peynirlerin durumu nedir?
4. Insan saçında ve domuz kılında çokca bulunan amino asidler ekmek sanayiinde ekmeğin taze ve yumuşak kalması amacıyla kullanılmakta. Kimyasal remzi „E 920, E 921" olan bu maddenin kullanılması karşısında ne yapılabilir?
5. Almanyada bazı hastanelerde süt bankaları bulunmakta. Bankalar aracılığıyla sütü fazla olan anneler sütlerini sağıp erken doğan bebeklere verilmesini sağlayabilirler. Bu durumda sütler karıştırılıp verildiğinden dolayı süt kardeşlik meselesi nasıl oluyor ve süt bağışında bulunmak câiz midir?
Cevaplar:
1. İslâm'a göre pis (necis) kabûl edilen nesnelerden yiyen hayvanlar, bunları devamlı veya nadiren yemelerine göre iki kısma ayrılmıştır. Nadiren yiyenlerin eti, sütü, yumurtası yenir, bir tedbir almak gerekmez.
Pislik ve pis olan nesneleri devamlı yiyen hayvanların da eti, sütü ve yumurtası yenir, içilir; ancak bunun için bir tedbir almak gerekir mi? Hanefîlerin de içinde bulunduğu bazı müctehidlere göre bu hayvanların, kesilmeden önce bir müddet dışarı çıkarılmaması ve pis koku vücutlarından çıkıncaya kadar bir süre temiz nesnelerle beslenmesi gerekir, aksi halde etlerini yemek haram değil, ama mekruh olur. Mâlikîlere göre ise mekruh değildir.
Günümüzde insanlar hayvanları kendileri besleyip keserek yemiyorlar, kasaplardan ve marketlerden alıyorlar. Hayvanın ne ile beslendiğini bilmeleri de imkânsız gibidir. Bu sebeple İmam Malik'in ictihadını tercih etmek gerekir, buna göre pis olan nesnelerden yapılmış yemlerle beslenen hayvanların etleri, sütleri ve yumurtaları haram olmadığı gibi, mekruh da değildir.
2. Meshetme konusunda Hanefî mezhebi oldıkça dardır. Diğer mezheplerde gerek ayağa giyilen mest, pabuç, çorap vb. şeyler üzerine ve gerekse başa örtülen, sarılan sarık, başörtüsü vb. üzerine meshetme konusunda genişlik ve kolaylık vardır. Hz. Peygamber' in (s.a.v.) sarık üzerine meshettiğine dair sahîh hadîsler vardır. Muhterem eşleri Ümmü-Seleme annemizin de başörtüsü üzerine meshettiği, İbn Hazm'ın Muhallâ isimli eserinde kaydedilmiştir (II, 60). Yine İbn Hazm, başa bağlanan ve sarılan şeyler üzerine meshetme konusunda erkek ile kadın arasında bir farkın bulunmadığını söylemiştir (II, 58).
Hadîslerde "sarık ve başörtüsü" açıkça zikredilmiş ve bunların üzerine meshedildiği açıklanmıştır. Sahîh ve mânâsı apaçık hadîsleri, şu veya bu sebeple tevil etmenin anlamı yoktur. Sarık ve başörtüsü üzerine meshetmenin câiz olmasının gerekçesi kolaylıktır. Din zorluk istemez, kolaylık olsun, müslümanlar zahmet çekmesinler diye meshetmeye izin verilmiştir. Bugün başını örtmüş, düzenli bir şekilde başörtüsünü yerleştirmiş bir bayanın, saçlarını meshetmek için onu açması, çıkarması, erkeğin sarığını açması kadar, hattâ bazan daha da zordur. Ayrıca erkeğin başı, saçı avret değildir, açıp başkasına gösterebilir, kadınınki ise avrettir, başkalarının görmesi ve onlara gösterilmesi câiz değildir. Şu halde hem kolaylık bulunduğu hem de haramdan kaçmayı sağladığı için -gerektiğinde- kadının başörtüsü üzerine meshetmesi elbette câiz olacaktır.
3. Yüzyıllar öncesinde yazılmış fıkıh kitaplarında da, usûlüne göre kesilmemiş veya kendiliğinden ölmüş hayvanların (meytenin) karnından çıkan yavrunun henüz oluşmamış kursaklarından yapılan peynir mayalarının temiz olduğu açıkça ifade edilmiştir (Meselâ Bedî'u's-sanâyi', -yeni baskı- I, 370). Hanefîler yavrudan alınan peynir mayasının temiz ve helâl olmasını "kanının olmamasına" bağlıyorlar. Onlara göre hayvanı "meyte", yani murdar hale getiren kısım kanıdır. Kemik, saç, boynuz, tırnak, yün gibi kanı olmayan organlar ve parçalar murdar olmaz.
Ayrıca peynir mayası kullanılarak peynir yapılınca değişime de uğramaktadır (istihâle); şarabın sirkeye, domuzun tuza, pis yağın sabuna dönüşmesi veya dönüştürülmesinde olduğu gibi bu değişim, necis (murdar) olan nesneyi değiştirmekte, temiz ve helâl hale getirmektedir.
Dince pis (murdar, yenmez ve belli bir miktarının elbiseye bulaşması namaza mâni olur) nesnelerin temiz hale gelmesi, başka bir deyişle temize karıştığında onu pis hale getirmemesi, bir de az sıvının çok sıvıya karışması ile olmaktadır. Suyu örnek olarak alırsak, müctehidler arasında miktarı ihtilâflı olan çok ve durgun suya pis bir nesne karıştığında, suyun tadı, rengi ve kokusundan (bu üç niteliğinden) biri, karışan pis nesnenin rengi, tadı ve kokusundan birini verir hale gelmedikçe pis temizi kirletmez. Şâfiî'ye göre iki kulle ve daha fazlası çok sudur; bir kulle yaklaşık 80 litre suyu alan küp olarak tanımlanmıştır.
4. Kemik, kıl, boynuz, saç gibi organ ve parçalarda kan olmadığı için Hanefîlere göre bunlar murdar olmuyor. Bedâyî'de yazıldığı gibi kıl, içinde bulunuğu sudan daha çok olmadıkça onu pis hale getirmiyor. Domuz kılının ayakkabıcılar tarafından kullanılmasına -ihtiyaç sebebiyle- izin verilmiştir. İmam Muhammed'e göre suya karışan domuz kılı az olduğu takdirde suyu pis kılmaz. Bu ifadeler doğrudan kılın karışmasıyla ilgilidir. Kıl başka şeylerle karıştırılarak ve sentez edilerek nitelikleri değişirse zaten hükmü de değişir; haram nesnelerden yapılmış sirke, tuz, sabun gibi olur ve kullanılabilir.
5. Bir çocuk aynı günde, aynı beslenmede veya farklı zamanlarda birden fazla kadını emse bu kadınların hepsi onun süt annesi olurlar. Buna göre birden fazla kadının sütü dışarıda karıştırılıp çocuğa içirilse yine aynı sonucu verir, sütleri karıştırlıp içirilen kadınlar, içen çocuğun süt anneleri olurlar. Müslüman kadınların süt bankalarına giderek fazla sütlerini vermeleri câiz değildir. Bunun câiz olabilmesi için hangi çocuğa veya çocuklara verildiğinin bilinmesi, bildirilmesi gerekir. Bu da zor, belki de imkânsız olduğuna göre, süt kardeşlerin birbiri ile evlenmeleri sakıncasını engellemek için sütün bankaya verilmemesi gerekir.