Bugün Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un vefat yıldönümü.
Sorumuz gayet net; Eğer Mehmet Akif Ersoy bu ülkenin milli şairi olmasaydı, 'Safahat' da dâhil Mehmet Akif'in kitapları, gerek yaşadığı dönemde gerek sonrasında bu ülkenin evlerinde, kütüphanelerinde rahatlıkla bulundurulabilir miydi?
Dünkü Türkiye'yi bilmeyenlere bu sorumuz saçma gelebilir…
Ama gerçek tamamen farklı…
Bu ülkede hala M. Akif üzerine yapılmış yüksek lisans ve doktora tezi sayısı iki elin parmaklarını geçmez.
Hocalar, üniversitelerde uzun yıllar boyunca ülkenin milli şairi M.Akif'i araştırılsın diye tez konusu olarak veremedikleri gibi, 'ne olur ne olmaz' endişesi ve mimlenme kaygısı ile görmezden geldiler.
Birkaç yıl önce M. Akif'i anmak üzere bir kültürel etkinlik yapmak istediğimizde, Akif hakkında konuşabilecek 10 isim sıralayamamıştık.
Tüm dünyada milli şairler arasında ülkesinde en mağdur, en sahipsiz olan kişi, hiç tereddütsüz Türkiye'nin Milli Şairi M. Akif'tir.
O kadar ki, kendi ülkesinde yaşayamaz hale gelip ömrünün en verimli yıllarını yurtdışında geçirmek zorunda kalmış, hastalığı ortaya çıkınca son nefesini vermek üzere o çok sevdiği vatanına dönmüştür.
M. Akif vefat ettiğinde, dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, İstanbul Valiliği'ne gönderdiği mesajda, cenazeye sahip çıkılmamasını, resmi zevatın cenazeden kesinlikle uzak durması talimatını verdi.
M. Akif'in cenazesini, vefat ettiğinden son anda haberi olan üniversite gençliği kaldırdı ve kabristana kadar omuzlarında taşıdı.
M. Akif'in İstiklal Caddesi üzerinde bulunan ve son nefesini verdiği yer olan Mısır Apartmanı girişine birkaç yıl öncesine kadar bir tabela bile asılamamıştır.
'Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy bu binada vefat etmiştir' diye yazabilmek bile, onlarca yıl boyunca imkânsız olmuş, cesaret gösterilememiştir.
Yazının başında da altını çizdik, bugün Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un vefat yıldönümü…
Eğer Milli Şairimiz M. Akif Ersoy uzun bir ömür sürdükten sonra bugünlerde vefat etmiş olsaydı, ODTÜ rektörlüğü cenazeye katılım konusunda öğretim üyelerine ve mensuplarına bir tavsiyede bulunabilir miydi?
Emperyalizme karşı olduğu iddia eden ODTÜ'lü protestocu gençler, hem de ülkenin İstiklal Marşı'nda emperyalist ülkeleri 'tek dişi kalmış canavar'a benzeten M. Akif'i idol kabul edip tabutunun arkasından yürürler miydi?
ODTÜ'nün kurumsal yapılanmasında bir problem var…
12 Mart öncesi dönemde Kur'an-ı Kerim'in üniversite koridorlarında tekmelendiğini ve üniversite yönetiminin buna göz yumduğunu dönemin tanıkları anlatıyorlar. Eğer bu iddialar doğru değilse, aksini dile getirenlerin düşüncelerine de köşemiz açık, bu bilgiyi tashih etmekten ayrıca memnun da oluruz.
Ortalama Türk halkının değerlerine ve genel olarak mukaddesata karşı ilgisizlikleri ve hatta özel bir mesafeleri var. Sadece şimdi değil, bu özellikleri taşıyan dünden bugüne ülkenin pek çok siyasetçisine tavır koymayı ve üniversiteden uzak tutmayı maharet görüyorlar. CHP'nin yapılanlara sahip çıkması da, tek parti döneminden kalan reflekslerinden kaynaklanıyor
Yanlış işler bunlar…
Altını özellikle çiziyorum; ODTÜ'nün o güzelim gençliğinden söz etmiyorum.
ODTÜ'nün sanki bu ülkenin ortalama değerlerine karşı tavır alma gibi bir sorumluluğu olduğunu düşünen, bunu vazife addeden ve bu konuda belli merkezlerden himaye gören zihniyetten söz ediyorum.
Bugün Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un vefat yıldönümü demiştik…
Emperyalizme karşı olduğunu iddia eden ODTÜ'lü protestocu gençler, emperyalizmle mücadelenin yılmaz savunucusu olan ve 'Tam İstiklal' bayrağı açan Mehmet Akif'i anmak için bugün üniversitelerinde hangi etkinliği yapıyorlar acaba?
M. Akif bu dünyadan mahzun göçmüştür.
Hastalığı sırasında ne ölçüde yeterli sağlık hizmeti aldığı bile tartışılabilir.
Koca ülke o gün bugündür adam gibi sahip çıkamadı Milli Şairine...
Devletin sahip çıkmamasına bedel, vatan ve millet sevdalısı bir avuç gencin omuzlarında son yolculuğuna çıktı.
Mekânı cennet olsun.
Aktif Ziyaretçi | 21 |
Bugün Toplam | 203 |
Toplam Ziyaret | 3773568 |
Alış | Satış | |
---|---|---|
Dolar | 34.4131 | 34.5510 |
Euro | 36.3571 | 36.5028 |