ACIMAK -REŞAT NURİ GÜNTEKİN -ROMAN
İlkokul öğretmeni
Zehra’nın babası ölmüştür.Zehra yaşlı adamın bıraktığı anı defterini sabaha
kadar okur.Annesinin olumsuz tavırları yüzünden ailenin
dağıldığını,babasının bu yüzden onu öğretmen okuluna gönderdiğini öğrenir.İç
yüzünü bilmeden düşman olduğu babasının acılarını anlar.Zehra,artık
bağışlamayı ve acımayı öğrenmiştir.
AKİF
BEY- NAMIK KEMAL – OYUN
Bir deniz subayı olan
Akif,Dilruba adında ahlak yönü zayıf bir kadınla evlenir.Dilruba kocasının
Sinop muhaberesinde öldüğünü yalancı tanıklarla kanıtlar ve başka biriyle
evlenir.Durumu öğrenen Akif,kadını hemen boşar.Öç almak amacıyla kadının
evine gider ve Dilruba’nın yeni kocasıyla çatışır.İkisi de ölür.Akif’in
babası da Dilruba’yı öldürür.
ANKARA –YAKUP KADRİ
KARAOSMAN OĞLU –ROMAN
Üç ayrı bölümden oluşan
eserin ilk bölümünde Milli Mücadele yıllarındaki Ankara ‘yı
buluruz.İstanbul’dan gelmiş Selma Hanım,kocası Nazif Bey’in etkisiyle bir
zamanlar yadırgadığı Milli Mücadeleye inanmaya başlar,ancak bu sefer de
kocası Sakarya Muhaberesi’nden korkarak kaçmanın yollarını
aramaktadır.Selma,Binbaşı Hakkı Bey’le mücadeleye devam eder ve yaralılara
hemşirelik yapar.İkinci bölümde *****huriyet yıllarının Ankara’sı
anlatılır.Binbaşı Hakkı Bey’le Selma evlenmiştir.Üçüncü bölümde *****huriyet
ruhu ile aydın gençler yetişmiştir.Bunlardan biri de Neşet Sabit’tir. Selma
üçüncü evliliği bu gençle yapar ve mutluluğa kavuşur.
AŞK-I MEMNU- HALİT ZİYA
UŞAKLIGİL
Varlıklı ve kibar Adnan
Bey,genç yaştaki Bihter’le evlenir.Bihter zamanla kocasının yeğeni Behlül’e
aşık olur.Behlül’ün gözü ise Nihal’dedir .Evlenmek üzerelerken Bihter ve
Behlül’ün yasak aşkları ortaya çıkar. Bihter intihar eder , Behlül kaçar.
ATEŞTEN GÖMLEK – HALİDE
EDİP ADIVAR – ROMAN
Edebiyatımızda Kurtuluş
Savaşı üzerine yazılan romanların ilkidir. İzmir’ in işgali sırasında kocası
ve çoçuğu düşman tarafından öldürülen Ayşe , İstanbul’ a akrabası Peyami’
nin yanına gelir. İkisinin yanına Binbaşı İhsan da katılır ve Anadolu’ ya
geçerler , amaçları Kuvayi Milliye’ ye hizmet etmektir. Bu arada hem Peyami
hem de Binbaşı İhsan Ayşe’ ye aşık olur. Bu aşk her ikisi için de ateşten
bir gömleğe dönüşür.
ARABA SEVDASI – RECAİZADE
MAHMUT EKREM – ROMAN
Üstünkörü bir eğitim
görmüş Bihruz Bey bir vezir oğludur. Babası ölünce çok büyük bir servete
kavuşur. Kendini eğlenceye kaptıran Behruz gönlünü Periveş adlı bir kıza
kaptırır . Yalancı ve dalkavuk arkadaşı ona Periveş’ in öldüğünü söyler , bu
üzüntü içinde Şehzadebaşında yürürken Periveş’ e çok benzeyen birini görür
ve onu Periveş’ in ablası sanır. Bihruz’ un ahmaklığını anlayan kadın ,
Periveş diye aradığı kişinin kendisi olduğunu söyler. Sonunda Bihruz gözünde
çok yücelttiği kadının sokak yosması olduğunu anlar.
AYAŞLI VE KİRACILARI –
MEMDUH ŞEVKET ESENDAL – ROMAN
Huriyetin ilk yıllarında
bir köy ağasının oğlu olan İbrahim dokuz odalı bir evi oda oda kiraya
vermektedir. Ayaşlı İbrahim değişik işler yapmış , sonunda bu işte karar
kılmıştır. Romanda ülkemizin değişik katlarından insanların ayrı ayrı
maceraları ve birbirleriyle olan ilişkileri anlatılır.
BİR TEREDDÜDÜN ROMANI –
PEYAMİ SAFA – ROMAN
Mualla okuduğu bir romanın
yazarıyla tanışmak ister ve tanışır. Romancı genç kıza evlenme teklifinde
bulunur , Mualla evet ya da hayır kararı veremez durumdadır. Araya Vildan
adlı başka bir kadın girer , yazar ne Mualla ne Vildan der ve romanı yeni
bir dönemin başlayacağı haberiyle bitirir
CEZMİ – NAMIK KEMAL –
ROMAN
17.YY da yaşamış şair ve
kahraman sipahi Cezmi İran’ a açılan bir savaşa katılır. Orada Kırım
şehzadesi Adil Giray’ la arkadaş olur. Adil Giray bir baskında yakalanır.
Şahın karısı Şehriyar , Adil Giray’ a aşık olur. Adil Giray ise şahın kız
kardeşi Perihan’ a aşık olmuştur. Şehriyar’ ın bir oyunu sonunda Adil Giray
ve Perihan ölür , Cezmi ise yaralanır.
ÇALIKUŞU – REŞAT NURİ
GÜNTEKİN– ROMAN
Feride , küçük yaşta
anasını babasını kaybeder. Teyzesinin yardımıyla yatılı okula gider. Çok
haşarı olduğu için ona Çalıkuşu adı takılır. Yazları teyzesinin yanına
gider. Zamanla teyzesinin oğlu ile aralarında aşk başlar. Evliliğe kısa bir
süre kala Kamuran’ ın başka bir kızla ilişkisi olduğunu öğrenir. Her şeyi
bırakır kaçar. Anadolu’ nun değişik yerlerinde öğretmenlik yapmaya başlar.
Daha evvel tanıştığı ihtiyar doktor Hayrullah Bey’ le Kuşadası’ nda yine
karşılaşırlar. Aralarındaki dostluk dedikodulara neden olunca formalite bir
evlilik yaparlar. Hayrullah Bey Feride’ nin günlüğünü okur ve saklar .
Kendisi ölünce Kamuran’ a verilmek üzere bir zarfı Feride’ ye verir.
Hayrullah Bey ölünce Feride zarfı götürür. Kamuran zarfı alır ve her şeyi
öğrenir. Bir daha ayrılmamak üzere Feride’ yle evlenir.
DAMGA – REŞAT NURİ
GÜNTEKİN– ROMAN
2. Abdülhamit devri
paşalarından birinin oğlu olan İffet babasıyla birlikte Midilli’ ye gider.
Babası ölünce İstanbul’ a döner ve hukuk eğitimi almaya başlar. Çocuklarına
ders verdiği Cemil Kerim Bey’ in karısı Vedia ile aralarında aşk başlar. Bir
gece yakalanınca eve hırsızlık için geldiğini söyleyen İffet , mahkum olur.
Hapisten çıkınca sabıkasından ötürü işsiz kalır. Bu arada kocasından ayrılan
Vedia ile karşılaşır ve evlenme teklif eder. Vedia hırsız damgası yemiş
biriyle evlenemeyeceğinin söyler . Roman İffet’ in bir itirafıyla son bulur.
DEVLET ANA – KEMAL TAHİR
– ROMAN
Eser adını roman kahramanı
Devlet Hatun’ dan alır. Dört bölüme ayrılmış olan eserde Osmanoğullarının
ortaya çıkış yılları , savaşçı dervişler , hilebaz keşişler , Şeyh Edebali ,
Yunus Emre gibi kişileriyle maceranın , aşkın , inancın , tarih-masal
potasında eritilmesiyle yazıya dökülmüş biçimidir
Msn
Öğretmen
öss
kpss
Gazeteler
Sohbet
hazır mesajlar
ders izle
Belirli Gün ve Haftalar
Çanakkale savaşı
şiir
. DOKUZUNCU
HARİCİYE KOĞUŞU – PEYAMİ SAFA – ROMAN
İstanbul’ da küçük bir
evde yaşayan , sekiz yaşından beri bacağındaki kemik hastalığından dolayı
hastane hastane dolaşan genç , Erenköy’ de akrabası olan emekli paşanın kızı
Nüzhet’ i sever. Nüzhet ise Ragıp adlı bir doktorla evlenecektir. Eserde
roman kahramanının adı hiçbir yerde geçmemektedir. Roman gencin hastaneden
çıkarılmasıyla sona erer.
EYLÜL – MEHMET RAUF– ROMAN
Süreyya Bey ve Suat Hanım
beş yıldan beri evlidir. Süreyya’ nın arkadaşı Necip aile dostlarıdır. Necip
Suat’ a çok değer vermektedir. Bu değer veriş zamanla sevgiye dönüşür. Bu
sevgi karşılıksız değildir. Ancak her ikisi de Süreyya’ ya ihanet edebilecek
yaradılışta değillerdir. Zamanla bu aşk şiddetlenir. Bir gün köşkte çıkan
bir yangında Suat içerde kalır. Necip onu kurtarmak için evin içine girer ve
her ikisi de yangında ölür.
FELATUN BEY İLE RAKIM
EFENDİ – AHMET MİTHAT– ROMAN
Felatun Bey kız kardeşi
Mihriban gibi nazlı büyütülmüştür. Görünüşte memurdur ; ama günlerini gezip
tozmak ve eğlenmekle geçirmektedir. Babasından kalan mirası yabancı bir
aktris uğruna harcayınca hayatı ve hatasını anlar. Rakım ise Tophane
kavaslarından birinin oğludur. Babasını kaybedince zor şartlar içinde
ortaokulu bitirir. Kitap çevirmeye başlar. Yaşı küçük bir cariye satın alır
ve ona okuma yazma öğretir. Piyano dersleri verir daha sonra da Canan adlı
bu kızla evlenir.
GÜLNİHAL – NAMIK KEMAL–
OYUN
Tanzimat’ın ilk yıllarında
Rumeli de sancak beyi olan Kaplan Paşa zalim biridir. Kardeşlerinin
çocukları olan İsmet ile Muhtar birbirlerini sevmektedir. Kaplan Paşa
Muhtar’ ı halk tarafından çok sevildiği için kıskanır. Muhtar’ ı yok etmek
amacıyla hilelere başlar ve iki gencin arasını açar. Sonunda gerçek
anlaşılır . İki gencin kavuşmasına İsmet’ in dadısı Gülnihal yardım
etmiştir.
HANDAN – HALİDE EDİP
ADIVAR – ROMAN
Refik Cemal , Neriman’ la
evlidir. Handan Neriman’ dan üç yaş büyüktür ve kardeş çocuklarıdır. ıı.
Abdülhamit döneminde ihtilalci gençlerden olan Nazım, Handan ile evlenmek
ister. Handan kabul etmez. Hüsnü Paşa adlı biriyle evlenir. Bu arada Nazım
tutuklanmış , Handan’ a iki mektup bırakarak intihar etmiştir. Handan
kocasıyla Londra’ da bulunmaktadır. Bu sırada Refik Cemal konsoloslukla
Londra’ ya gider , orada Handan ile tanışır ve aşık olur. Handan beyin
hummasına tutulur. Refik Cemal onun başından ayrılmaz, Handan iyileşince
Refik Cemal’ e sevgisini dışavurur fakat çektiği vicdan azabından ölür.
İNTİBAH YA DA SERGÜZEŞT-İ
ALİ BEY – NAMIK KEMAL– ROMAN
Ali Bey zamanın meşhur
kadınlarından Mahpeyker’ le tanışır. Annesi oğlunu korumak için Dilaşup adlı
bir cariye alır. Terk edileceğini anlayan Mahpeyker Dilaşup’ a iftira atar ,
Ali Bey’ i öldürtmek için batakhaneye getirir. Orada bulunan Dilaşup Ali
Bey’ i ölümden kurtarır ama kendisi ölür. Ali Bey’de Mahpeyker’ i öldürür.
Kendisi de hapiste ölür.
KARABİBİK – NABİZADE NAZIM
– ROMAN
Olay Antalya ili Kaş
ilçesinin Beymelik köyünde geçer. Babasından kalan tarlanın dört dönümünü
komşusuna satmış olan Karabibik kalan sekiz dönümlük kısmı Yosturoğlu’ na
kaptırmamak için direnmektedir. Komşu Terme köyündeki rum bakkal Yani’ den
borç alarak bir öküz satın alır. Tarlasını sürer. Yosturoğlu da aralarındaki
çekişmeyi unutup Karabibiğin kızı Huri’ yi yeğeyi Hüseyin’ e ister.
Karabibik mutludur. Bir süre sonra hastalanır , ancak kızının mürüvetini
gördüğü için huzurludur.
KİRALIK
KONAK – Y.KADRİ KARAOSMANOĞLU – ROMAN
Eski nazırlardan Naim
Efendi , kızı Sekine , damadı Servet , torunları Seniha ve Cemil ile aynı
konakta yaşamaktadır. Damadı lükse düşkün bir adam , Seniha serbest yetişmiş
bir kızdır. Seniha’ nın çevresinde Faik ve Hakkı Celis adlı iki genç vardır.
Seniha Faik’ ten hamile kalır. Naim Efendi sarsılır. Hakkı Celis cepheye
gider. Seniha ise Avrupa’ya gider. Hakkı Celis şehit olur. Bunu öğrenen Naim
Efendi hızla çöken bir dünyada yapayalnız kalır.
KIRIK HAYATLAR – HALİT
ZİYA UŞAKLIGİL – ROMAN
Ömer Behiç ailesine bağlı
bir doktordur. O dönemin yozlaşmış ailelerinden birinin kızı olan Neyyir
doktoru baştan çıkarır. Ailesiyle gizli ilişkisi arasında bocalayan Ömer
Behiç , küçük kızı Leyla’ nın menenjitten ölmesi üzerine bunu ilahi bir
uyarı kabul eder ve ailesine döner.
KUYUCAKLI YUSUF –
SABAHATTİN ALİ - ROMAN
1903 senesi sonbaharında
Aydın’ ın Nazilli ilçesi Kuyucak köyünde eşkiyalar bir evi basar ve
karı-kocayı öldürür. Soruşturmaya gelen kaymakam dokuz yaşındaki Yusuf’ u
evlat edinir. Kaymakam , karısı Şahinde’ nin yüzünden kendisini içkiye ve
kumara vermiştir. Fabrikatör Hilmi Bey’ e üçyüz yirmi altın borçlanmıştır.
Zamanla Yusuf ve kaymakamın kızı Muazzez büyür. Kasaba kabadayısı Şakir ,
Muazzez’ i rahatsız edilince Yusuf tarafından dövülür. Daha sonra kaymakam
Yusuf ile Muazzez’ i evlendirir. Yusuf’ u Edremit’ e tahrirat katibi yapar.
Bir süre sonra gelen yeni kaymakam Şakir’ in ve babasının yakın dostudur.
İzzet Bey adındaki bu yeni kaymakam Yusuf’ u görevden alır ve süvari
tahsildarı yapar, artık Yusuf sürekli dışarıdadır. Bu arada Şahinde Hanım’
ın evi kaymakam ve ileri gelenlerin çalgı çengi yeri olmuştur. Muazzez de
iffetini yitirmek üzeredir. Bir akşam Yusuf eve gelir , evdeki herkesi
öldürür. Karısını gömen Yusuf atını atlar ve dağlara gider.
KÜÇÜK AĞA – TARIK BUĞRA –
ROMAN
17 yaşında İstanbul’ da
Fatih medresesinde olan Mehmet Reşit Efendi , toplumun padişaha daha sıkı
bağlanması için Dahiliye Bakanlığınca Akşehir’ e gönderilir. Orada
“İstanbullu Hoca” diye anılır. Halkın padişaha bağlı kalmasını sağlar.
Kuvayi Milliyeyi engellediği için hakkında vur emri çıkar. İstanbullu Hoca ,
Çakırsaraylı çetesine sığınır. Çerkez Ethem’ in ortanca kardeşi Tevfik Bey’
in bir müfrezesinin başına geçer. Bu arada Çolak Salih onu vurmak için
görevlendirilir. Ancak İstanbullu Hoca gerçekleri görmeye başlamıştır.Çolak
onu vurmaz, ikisi birden Kuvayi Milliyeyi baltalamaya çalışan gruplara karşı
mücadeleye başlarlar. Böyle bir mücadelede Hoca’ nın sağ kolundan
vurulmasıyla roman sona erer.
MAİ VE SİYAH – HALİT ZİYA
UŞAKLIGİL– ROMAN
İstanbul’ da orta halli
bir ailenin çocuğu Ahmet Cemil , mülkiyeyi bitireceği sırada babasını
kaybeder , ailesinin geçimini sağlayabilmek için dersler vermeye başlar. Bu
arada büyük ümitler verdiği eserini tamamlamaya çalışmaktadır. Ümitleri bir
süre sonra ümitsizliğe döner. Kız kardeşi İkbal kocasının eziyetleri
sonucunda ölür. Sevdiği kadın Lamia başkasıyla nişanlanır. Eseri beklediği
ilgiyi görmez. Ahmet Cemil kitabını yakar , annesini de alıp bir gemiyle
İstanbul’ dan ayrılır. Yemen’ de bir ilçe kaymakamlığı görevini kabul eder
ve oraya gider.
MÜREBBİYE – HÜSEYİN RAHMİ
GÜRPINAR – ROMAN
Matmazel Angel aşıklarının
biriyle İstanbul’ a gelmiş bir Parislidir. İki ay sonra yüzüstü bırakılır.
Fransız bir ailenin yardımıyla Dehri Efendi’nin konağına girer ve onun
çocukları Nezahat ve Nazmi’ ye öğretmenlik yapmaya başlar. Bir süre sonra
ailenin erkeklerini baştan çıkarma planları yapan Angel , aptal torun Sami’
den başlayarak ailenin reisi Dehri Efendi’ ye kadar tüm erkekleri baştan
çıkarır.
SERGÜZEŞT- SAMİPAŞAZADE
SEZAİ – ROMAN
Esircilerin Kafkasya’dan
getirdikleri Dilber , dokuz yaşında İstanbul’ da bir eve 40 liraya satılır.
Evin hanımı ve zenci halayık Taravet çocuğa acımasız davranır. Evin reisi
memuriyet için Anadolu’ ya gideceğinden evin fazla eşyalarıyla birlikte
Dilber’ i de 65 liraya esirciye satar. İleride fazla para etmesi için ut
çalmayı , şarkı söylemeyi de öğrenen Dilber , bir süre sonra 150 liraya Asaf
Paşa’ nın konağına satılır. Konağın oğlu Celal , Dilbere aşık olur. Bunu
öğrenen annesi Dilber’ i evden uzaklaştırır. Dilber bu kez Mısır’ da zengin
bir Mısırlının cariyesi olmuştur. Kapatıldığı evden kaçmak üzereyken paniğe
kapılır, kendini Nil nehrine atar.
SİNEKLİ BAKKAL –
HALİDE EDİP ADIVAR– ROMAN
II. Abdülhamit devrinde
Aksaray’ da Sinekli Bakkal Mahallesi’ nde imamın kızı Emine , aynı
mahalleden orta oyuncu Tevfik ile babasının karşı çıkmasına rağmen evlenir.
Tevfik zenne rolüne çıktığı için “Kız Tevfik” diye anılmaktadır. Bir süre
sonra bu yüzden ayrılırlar . Ayrıldıktan sonra Rabia isminde bir çocukları
dünyaya gelir. Tevfik ünlü bir sanatçı iken İstanbul’ dan sürgüne
gönderilir. Bu sırada Rabia sesi ile herkesi büyülemektedir. Kuran ve mevlid
okumakta üstüne kimse yoktur. Tevfik sürgünden döner , kızını yanına alır .
Ancak bu seferde Genç Türkler adlı bir gruba yardım ettiği için Şam’ a
sürülür. Rabia ise Müslüman olan piyano öğretmeni Peregrini ile evlenir.
1908 meşrutiyet ilanından sonra Tevfik sürgünden döner , Sinekli Bakkal
Mahallesi’ nde eski mutlu günlere dönülür.
SODOM VE GOMORE – Y.
KADRİ KARAOSMANOĞLU- ROMAN
Müteareke dönemindeki
İstanbul’ da sosyal yaşam anlatılmıştır. Romanda Sami Bey ve ailesi ile bu
aileyle ilişkili yerli ve yabancı kahramanlar anlatılır. Tek olumlu kahraman
Leyla’ nın nişanlısı Necdet’ tir. NOT: Sodom ve Gomore Ürdün’ de
günahkarlıkları yüzünden Tanrı’ nın gazabına uğrayarak yerle bir edilmiş iki
şehrin adıdır.
ŞAİR EVLENMESİ – İBRAHİM
ŞİNASİ EFENDİ- OYUN
Türk tiyatrosunun basılı
ilk metni olan bir perdelik komedide şair Müştak Bey , sevgilisi Kumru Hanım
yerine onun çirkin ablası ile nikahlanır. Şiar gerdek gecesi işi anlar.
Nikahı kıyan imam Ebüllaklaka’ ya rüşvet vererek , durum düzeltilir. İmam
yaşça büyük olan kızı değil , boyca büyük olan kızı nikahladığını söyler ve
durum düzelir.
ŞIPSEVDİ – H.RAHMİ
GÜRPINAR– ROMAN
Meftun kalabalık bir
ailenin oğludur. Parasızlık yüzünden zengin Kasım Efendiye damat olmak
ister. Entrikalar sonunda Kasım’ ın kızı Edibe’ yi alır. Meftun’ un kız
kardeşi Lebide ise Kasım Efendi’ nin oğlu Mahir ile evlendirilir. Kasım
Efendi’ nin servetini ele geçirmek isteyen Meftun , Mahir’ i kullanır. İş
öğrenilince Mahir evlatlıktan reddedilir. Meftun Paris’ e kaçar , Edibe ise
babası Kasım Efendi’ nin yanında kalır. Edibe eve erkek almaya başlayınca
Kasım Efendi felç geçirir. Meftun ise servetin peşinde olduğu için eski
karısıyla yeniden evlenme planları yapmaya başlamıştır.
TAAŞŞUK-I TALAT VE FITNAT
– ŞEMSETTİN SAMİ- ROMAN
Annesi tarafından
büyütülen Talat,Fıtnat adında bir kıza aşık olur. Kadın giysileri giyerek
kızın evine gider ve onunla konuşur.Üvey babası ise Fıtnat’ı zengin biriyle
evlendirir.Evlendiği Ali Bey’in vaktiyle annesini terk eden babası olduğunu
kendisini vurduktan sonra yaralıyken öğrenen Fıtnat ölür,onu Talat’ın ölümü
izler.Fıtnat’ın öz babası olduğunu öğrenen Ali Bey çıldırır ve ölür.
VATAN YAHUT SİLİSTRE –
NAMIK KEMAL–OYUN
İslam Bey savaş çıkınca
nişanlısı Zekiye ile vedalaşır ve cepheye gider.Zekiye erkek kılığına
girerek Adem adıyla gönüllüler arasına katılır.Silistre kalesi komutanı
Sıtkı Bey,Adem’i çelimsiz bulur ve geri göndermek ister,ama Adem kabul
etmez.İslam Bey yaralanır, Abdullah Çavuş ve Adem düşman cephaneliğini
havaya uçurur,kale kurtarılır.Ademin kimliği ortaya çıkar.Sıtkı Bey’in daha
önce öldüğünü sandığı babası olduğunu öğrenen Zekiye,zafer sevinci içinde
İslam Bey’ le evlenir.
YABAN- YAKUP KADRİ
KARAOSMANOĞLU – ROMAN
Birinci Dünya Savaşı’ nda
bir kolunu kaybeden Yedeksubay Ahmet Celal işgal altındaki İstanbul’ da
yaşayamayacağını anlayınca emireri Mehmet Ali’ nin çağrısına uyar Haymana
Ovası’nda Porsuk Çayı kenarındaki Mehmet Ali’ nin evine gider . Köylülerle
dost olmak istediği zaman köylülerin ona yabancı gözüyle baktığını anlar .
Köylüler ona “yaban” adını takmışlardır. Mehmet Ali yeniden askere alınır.
Köy Yunan işgaline uğrar , Ahmet Celal köyde geçen günlerini yazdığı
defterini Mehmet Ali’ nin yengesi Emine’ ye teslim ederek oradan ayrılır. Bu
defter daha sonra kenarları yanmış bir biçimde yıkıntılar arasında bulunur.
Defterdeki yaban romanıdır.
YAPRAK DÖKÜMÜ – REŞAT NURİ
GÜNTEKİN– ROMAN
Suriye ve Anadolu’ da 25
yıl çalışan daha sonra işine son verilen memur Ali Rıza Bey , karısı , üç
kızı ve oğluyla , İstanbul’ da geçim zorlukları içinde yaşamaktadır.
Sırasıyla oğlu Şevket , kızları Necla ve Leyla yaşadıkları olumsuz olaylar
sonucu aileden koparlar. Leyla’ nın iffetsiz bir hayat yaşadığını öğrenen
Ali Rıza Bey felç geçirir. Babasını hastaneden Leyla çıkarır ve yaşadığı eve
götürür. Ali Rıza Bey Leyla’ nın yanında için için bir utancı ve kendi kırık
hayatını yaşamaya başlar.
ZAVALLI ÇOCUK – NAMIK
KEMAL- OYUN
Şefika , babası Halil Bey’
in öksüz bir akrabası olduğu için yanına aldığı Ata ile birlikte büyümüştür.
Bir süre sonra zengin bir paşa ile evlendirilen Şefika , gönlü Ata’ da
olduğu için bu acıya dayanamaz ve hastalanır. Kısa süre içerisinde verem ,
Şefika’ yı ölümün eşiğine getirir. Okuldan izinli gelen tıbbiye öğrencisi
Ata , Şefika’ nın ölmek üzere olduğunu görünce , eczaneden aldığı zehri içer
, ikisi birlikte ölürler.
ZEHRA – NABİZADE NAZIM –
ROMAN
Olay 1890 yılında
İstanbul’ da geçer , tüccar Şevket Efendi kızı Zehra’yı katibi Suphi ile
evlendirir. Suphi’ nin annesi , yardımcı olsun diye Sırrıcemal adında
cariyeyi eve getirir. Zehra’ nın kıskançlıkları başlar , bu kıskançlıklardan
bıkan Suphi Zehra’ yı boşar ve Sırrıcemal’ le evlenir. Zehra intikam almak
için Ürani adlı çok güzel bir rum kızını Suphi’ yi baştan çıkarmak için
görevlendirir. Suphi bu tuzağa düşer , Sırrıcemal intihar eder , Zehra bu
sefer mağazadaki yeni katip Muhsin’ le evlenir. Suphi beş parasız kalmış ve
tulumbacı olmuştur. Ürani’ yi öldürür ve Trablusgarb’ a sürülür. İkinci
kocasıyla da mutlu olamayan Zehra kocasının ölümünden sonra tek başına
kalır. Bir gün Mahmutpaşa yokuşundan inerken yol ortasında yoksul bir
kadının öldüğünü görür. Bu kadın Suphi’ nin annesidir. Duruma çok üzülen
Zehra hastalanır ve vicdan azabı içinde ölür. HTML clipboard
Nutuk
|
1
Tür: Söylev
(Nutuk)
Doğan Kitap
Beda Yayınları
Kar Yayınları
İnkılap
Kitabevi
Alfa
Yayınları
Karanfil
Yayınları
Say Yayınları
Emre Yayınları
Sayfa Sayısı:
280-650
ISBN: |
Nutuk, Mustafa Kemal'in 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında ilk Türkiye Büyük
Millet Meclisi binasının salonunda milletvekillerine hitaben yaptığı,
aralıklı olarak altı gün ve toplam otuz altı saat süren konuşmanın metnidir.
Gazi bu uzun ve ayrıntılı konuşmasıyla, 19 Mayıs 1919'da başlayan Ulusal
Kurtuluş Savaşımızın hangi koşullar içinde yapıldığını, Cumhuriyetimizin
nasıl kurulduğunu anlatır ve sayısız belgeye dayandırdığı bu tarihi
konuşmasının sonunda, elde edilen başarıyı Türk gençliğine emanet eder.
Nutuk, bu özellikleriyle yakın tarihimizi aydınlatan, eşsiz bir belgedir.
1919 yılı Mayısının Ondokuzuncu Günü Samsun'a
çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyleydi:
Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, 1. Dünya Savaşı'nda yenilmiş,
Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması
imzalanmış, Büyük Savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir
durumda. Milleti ve memleketi 1. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi
hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat,
Hilafet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını
koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta.
....
|
Abbas
Sayar (1923–1999)
Yılkı Atı
|
2
Tür: Roman
Ötüken
Neşriyat
Sayfa Sayısı:
112
ISBN:
975-437-406-6 |
"Güçlü, hırslı bir at kişnemesi ovanın dört bir yönüne dağıldı. Dağınık
düzen otlayan sekiz on at başlarını kaldırdılar ve kulaklarını diktiler. (…)
İçlerinde güçlü, kuvvetlileri vardı. Kimi kahra uğramış zavallı, kimi
yılkının alışığı…"
"hesaptan düşülmüş, defterden silinmiş" roman kahramanı Doru Kısrak’ın
yılkıya bırakılma öyküsü ve Orta Anadolu’nun ağır kış doğasında yaşama
mücadelesi, halk dilinin zengin sözcük ve deyimleriyle işlenerek, şiirsel
bir anlatımla ölümsüzleştirilmiş, eşsiz bir yapıt olan \"Yılkı Atı\"; Abbas
Sayar’ın, Sekili’de
çiftçilik yaptığı yılların gözleminden yola çıkılarak yazılmış ilk
romanıdır.
1971 yılında TRT Roman Başarı ödülünü alan, çok geniş okur çevresi olan
\"Yılkı Atı\" romanını severek okuyacaksınız
|
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
(1889–1974)
Kiralık Konak
|
3
Tür: Roman
İletişim
Yayınları
Sayfa Sayısı:
232
ISBN:
9754700087
|
İmparatorluğun çöküş çanlarının sesi işitilirken kuşaklar arasında
farklılaşan değer yargılarının, yaşam biçimlerinin çatışmasını sergileyen
bir roman. Seniha-Faik-Hakkı Celis üçgeni.
Tedirgin, yerleşememiş insanlar topluluğunun ortak ruh halleri, aranan
nedenler, bulunan farklı gerekçeler.
|
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
(1889–1974)
Yaban
|
4
Tür: Roman
İletişim
Yayınları
Sayfa Sayısı:
214
ISBN:
9754700060
|
Kendi dönemi
içindeki gerçekçilik anlayışına uygun olarak yazılmış olan Yaban'da Yakup
Kadri, I. Dünya Savaşı'nın bitimiyle birlikte Sakarya Savaşı'nın sonuna
kadar olan sürede bir Anadolu köyünde, köylüleri, köyün durumunu, Milli
Mücadele'ye ilişkin tavırlarını bir aydının gözüyle
verir. Millî Mücadele
sırasında Orta Anadolu’da bir köy. Tanzimat aydınının
sosyo-psikolojik özelliklerinin uzantılarını taşıyan Ahmet Celal.
Kendini kurtarıcı olarak gören, halkı eğitmeyi (ya da adam etmeyi) görev
edinmiş, kafasında yarattığı gerçekle yaşanan gerçeğin çatışması sonucu
“yaban”laşan tipik aydındır. Yaban için 'bu eser benliğimin çok
derinlerinden adeta kendi kendine sökülüp, koparak gelmiş bir şeydir ' diyen
yazar, bu romanda ortaya koyduğu birçok soruna daha sonra yazacağı Ankara'da
cevap bulmaya çalışacaktır.
|
Sabahattin Kudret Aksal (1920–1993)
Gazoz
Ağacı
|
5
Tür: Hikâye
Yapı Kredi
Yayınları
Sayfa Sayısı:
248
ISBN:
975-363-261-4
|
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan 100 Temel Eser arasında yer alan
Gazoz Ağacı, çağdaş öykücülüğümüzün en önemli isimlerinden Sabahattin Kudret
Aksal'ın ustalığını gösteriyor. Sabahattin
Kudret Aksal, şairliği ve oyun yazarlığı yanında, çağdaş öykücülüğümüzün
yazık ki az yazmış. Ama her yazdığında belli bir dil ve üslup kalitesini
titizlikle korumayı bilmiş, alçakgönüllü ustası. Ustalığı, öykülerini
topladığı iki kitabının önemli ödüller almasıyla da belgelenmiş durumda;
"Gazoz Ağacı" 1955 Sait Faik Hikâye Armağanı'nı, "Yaralı Hayvan" ise 1957
Türk Dil Kurumu sanat armağanı'nı kazanmıştı.
|
Sabahattin Ali (1907–1948)
Kuyucaklı Yusuf
|
6
Tür:
Roman
Yapı Kredi
Yayınları
Sayfa Sayısı:
216
ISBN:
975-08-0001-x |
"Bu
manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır
gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük,
boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu
müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un
hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı
şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya
muktedir olamayacağını sanıyordu."
Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın
ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir
sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hikâyesinin kahramanı
olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.
|
Kemal
Bilbaşar (1910–1983)
Cemo
|
7
Tür: roman
Sayfa Sayısı:
232
ISBN:
9750702689 |
Cumhuriyet'in ilk yılları... Doğu Anadolu'nun yaman coğrafyasında, aman
vermez havasında, bin bir oyunuyla insanı coşturan, yoran doğasında yaşayan
bir söylence Cemo. Kömür gözleri ocak alevi gibi
yanan, kara saçları gök ışıltıları taşıyan, çatıldığında hançere dönüşen
kaşlarıyla yürek yakan Cemo. Başı eğdirilemeyen,
Nuh dedi mi peygamber demeyen Cemo, insanlarına
da, hayatına da dişiyle, tırnağıyla sahip çıkan yiğit bir kadın. Doğu
Anadolu'da bir masal gibi geçen hayatıyla edebiyatımızın simge isimlerinden
biri. Kemal Bilbaşar'ın ağalık düzenindeki
insanları, aşiret törelerini, inançlarını, yaşama biçimlerini olanca
gerçekliğiyle yansıtan bir dille yazdığı Cemo,
unutulmaz roman kahramanları arasında yer almış biri. Bir direnişin son
romanı.
Türk Dil
Kurumu 1967 Roman Ödülünü kazandı
|
Halide Edib Adıvar (1884–1964)
Sinekli Bakkal
|
8
Tür: Roman
Özgür
yayınları
Sayfa Sayısı:
156
ISBN:
9754471053 |
Halide Edib Adıvar'ın en ünlü romanı, önce 'The
Clown and His
Daughter', 'Soytarı ile Kızı' adıyla 1935
yılında, Londra'da yayımlanmıştı. Türkçe ilk basımı 1936'da İstanbul'da
yapıldı. Birçok yabancı dile çevrilen yapıt 1942'de CHP Roman Armağanı'nı
kazandı.
"İlk okuyuşumda, Sinekli Bakkal’ı bir masal-roman
gibi okumuş olmalıyım. Öylesi coşkun tatlar anımsıyorum."Sinekli Bakkal,
kuşaktan kuşağa, bütün roman severleri adeta büyülemiş bir romandır. Bu
eserde romancı, bir yasam boyu ödeştiği Doğu-Bati sorununa, kültürün,
sanatın eşiğinde sentezci yordamlar aranır.
"Fonda, II. Abdülhamit dönemi ve imparatorluk
başkenti İstanbul. Bir İstanbul sokağı ki, bugün yerinde yeller esiyor. Ama
Halide Edib Adıvar’ın klasikleşmiş denebilecek
tasviriyle o sokağı gönlümüzde yine hissediyoruz.
"Bir genç kız, Rabia. Bir müzisyen, Peregrini.
Bir Mevlevi dedesi, Vehbi Dede. Alaturka ve alafranga musiki... Bunlar hepsi
el ele verince, istibdada bile karşı çıkış yolu bulunamaz mı?! "İddiasını
bugün de bütün inceliğiyle
koruyan bir roman..."
Selim İleri
|
Refik Halit Karay (1888 – 1965)
Gurbet Hikâyeleri
|
9
Tür: Hikâye
İnkılap
Kitapevi
Sayfa Sayısı:
79
ISBN:
9751001064 |
Güneş çoktan batmıştı; fakat çiftlik gene, sabah oluyormuş gibi,
coşkunluğunu kaybetmeyen bir aydınlık içinde, kuş cıvıltılarıyla dolu,
gölgesiz, üzüntüsüzdü.
Sıcak iklimlerin akşamlarında, aslında bizim sabahları duyduğumuz bir gönül
açıklığı daha doğrusu, bir yaşama, rahata giriş mutluluğu
vardır.
(Kitabın İçinden)
|
Refik
Halit Karay (1888 – 1965)
Memleket Hikâyeleri
|
10
Tür: Hikâye
İnkılap
Kitapevi
Sayfa Sayısı:
192
ISBN:
9751001064 |
Memleket Hikâyeleri Türk edebiyatında Anadolu'nun ilk hakiki hikâyeleridir.
Anadolu "Memleket Hikâyeleri’nde bütün gerçek varlığı ve iç dünyasıyla
karşımıza getirilmiştir.
( Boğaz içinin Anadolu kıyısındaki ıssız, bayır ve yarı boş köylerinden
birinde bir akşamüstü Hayrullah efendi evini düşünerek bayırı çıkıyordu. Tam
evine yaklaştığı anda anlına bir silah dayandı ve bir ses; - Cüzdanını ver
dedi. Hayrullah Efendi de mecburen cüzdanını verdi. Cüzdanda yedi yüz elli
bin olduğuna rağmen hırsız beş bin aldı ve cüzdanı yere attı. Sonrada oradan
koşarak ayrıldı. Hayrullah Efendi de meraklandı ve hırsızın peşine düştü.
Bir bakkala kadar izledi.) (Kitabın İçinden)
|
Memduh Şevket Esendal (1883–1952)
Ayaşlı ile Kiracıları
|
11
Tür: Roman
Sayfa Sayısı:
248
ISBN:
9754940517 |
'Memduh Şevket Esendal Bütün Eserleri' dizisinin ilk kitabı olan 'Ayaşlı
ile Kiracıları', yazarın en önemli yapıtlarından biridir. 1946 CHP Roman
Ödülü'nü de alan yapıtta Memduh Şevket Esendal, cumhuriyetin ilk
yıllarındaki Ankara'dan bir kesit sunar. Eğitimleri, uğraşları, dünya
görüşleri farklı insanların ilişkilerini büyük bir ustalıkla sergiler;
onların kişiliklerinde, dönemin bütün özelliklerini yansıtır. Memduh Şevket
Esendal, Ayaşlı ile Kiracıları'nda olduğu gibi diğer romanlarında ve
öykülerinde de, bireysel öğelerden bir bütüne ulaşmanın en güzel örneğini
verir. Yalın ve akıcı bir dili vardır. Haklı olarak yazın tarihimizde önemli
bir yer edinmiştir.
|
Ahmet Hikmet Müftüoğlu (1870–1927)
Çağlayanlar
|
12
Tür: Hikâye
Ötüken
Neşriyat
Sayfa Sayısı:
144
ISBN:
975-437-090-7 |
"Çağlayanları bir kitap tanıtma yazısının bilinen ölçülerine göre inceleyip,
değerlendiremem; elimden gelmez. Sırf aklının sağlamlığına güvenip yazanın
noksanını bulmak güç değildir, yalnız öğrendiğini satanın yanlışını
yakalamak daha da kolaydır. Ama aşk ile coşan bir Çağlayanın sürükleyici
gücüne karşı kim durabilir! Müftüoğlu Ahmet
Hikmet, sanki bir kitap yazmamış da sayfalarının arasına yüreğini
yerleştirmiş. Hâlâ diri bir yürek, hâlâ büyük bir yürek! Öyle bir yürek ki,
katıksız bir imanın beslediği ölümsüz ve kocaman bir sevgi ile çarptığını
hâlâ duyabilirsiniz; azıcık bir kabiliyetiniz kalmışsa, ıstırabı ile hâlâ
tutuşabilirsiniz; Böyle bir kitap için ne yazılır, hele bencileyin bir garip
ne yazabilir... Hiç!.. Sadece okunmasını isterim."
(Galip Erdem)
|
Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-
1944)
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
|
13
Tür:
Roman
Özgür
yayınları
Sayfa Sayısı:
376
ISBN:
9754470456 |
Kuyruklu Yıldız
Altında Bir İzdivaç (Evlenme)'de 1910 Halley
kuyruklu yıldızının dünyaya yaklaşmasıyla, bu olayın İstanbul'da yarattığı
heyecan anlatılır. Yazar bu olayı eğlendirici bir anlatımla verirken,
bilimin ve düşüncenin savunmasını da yapmaktadır.
|
Halide Edib Adıvar (1884–1964)
Mor Salkımlı Ev
|
14
Tür: Roman
Özgür
yayınları
Sayfa Sayısı:
301
ISBN:
9754470766 |
Mor Salkımlı Ev, yakin
tarihimizin ruh iklimini anlamak, kavramak
ve o iklimde yasamak açısından essiz bir ani kitabidir. Burada Halide
Edib, kendi çocukluğunu, yetişme yıllarını, ilk
yazılarını, ilk evliliğini, esinden ayrılışını, Milli Mücadele'ye hangi
sebeplerle başlandığını kaleme getirirken; bir yandan da imparatorluğun son
dönem peyzajını çizer.
Bu eser, 'Hürriyet İmtihanı’ndan kim bilir kaç
kez alnının akıyla geçmiş bir yazarın, o hürriyet imtihanına savruluş çağını
dile getirmektedir."
Selim
İleri
|
Reşat Nuri Güntekin
(1889–1956)
Çalıkuşu
|
15
Tür: Roman
İnkılap
Kitapevi
Sayfa Sayısı:
408
ISBN:
9751000122 |
ÇALIKUŞU, Reşat Nuri Güntekin'in en yaygın
ününü kazandığı ilk romanı. Romanda, iyi öğrenim görmüş bir İstanbul
kızının, Anadolu'nun çeşitli köy ve kasabalarında öğretmen olarak yaşadığı
serüven anlatılır. Dekorun yer yer büyük bir güç
taşımasına karşın,
Çalıkuşu duygusal bir sevgi öyküsüdür. Serüven yönü ağır basan bu
romanda, kişilerin duygu dünyaları, ülke gerçeklerinden soyutlanmadan
verilir. Çalıkuşu, her yaştan insanın rahatlıkla okuyup sevebileceği önemli
romanlarımızdan biridir. Feride, güzel insanların sevgilisidir. Çalıkuşu bir
ışıktır...
|
Reşat
Nuri Güntekin (1889–1956)
Anadolu Notları
|
16
Tür:Seyahat
(Gezi yazısı)
İnkılap
Kitapevi
Sayfa
Sayısı:287
ISBN:
9751002850 |
Reşat Nuri Güntekin'in, Anadolu'nun sosyal ve kültürel hayatıyla ilgili
çeşitli gözlemleri. Yazar, Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişliği sırasında,
uzun yıllar boyu Anadolu'da yaptığı gezilerin sağladığı gözlemlerinden bir
bölümünü bu
kitapta toplamıştır. Özellikle Anadolu'da
sık sık rastlanan tuluat tiyatrolarına da
değinilen kitap, yazarın çeşitli yazılarından oluşuyor.
|
Peyami Safa (1899–1961)
Fatih Harbiye
|
17
Tür: Roman
Ötüken
Neşriyat
Sayfa Sayısı:
128
ISBN:
975-437-023-0
|
Yazar bu romanında Tanzimat` tan kopup gelen, Millî Mücadelede ve
sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Türk tipindeki ve
cemiyetindeki etkilerini incelemektedir. |
Peyami Safa (1899 – 1961)
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
|
18
Tür: Roman
Alkım
Yayınevi
Ötüken
Neşriyat
Sayfa Sayısı:
124 -110
ISBN:
9756363827 |
Roman, yalnız ve hasta bir çocuğun ızdırabını,
çocukça aşkını ve kıskançlığını; mutlu olmak isteyen bir genç kızın temiz
sevgisini; inanmak arzusu bütün benliğini saran bir insanın kuruntularını ve
çıplak hastane duvarı gerisindeki hıçkırıklarını anlatır.
İnsanın ruhuyla bedeni arasındaki korkunç ilişkiyi anlatıyor Peyami Safa.
Mutlulukların ve felaketlerin bu derece kuvvetli anlatılabilmesi unutulmaz
klasikler arasına sokuyor bu kitabı. Çünkü sevildiğini hissetmenin yarattığı
mucizeler var bu sayfalarda.
|
Kemal Tahir (1910 – 1973)
Esir Şehrin İnsanları
|
19
Tür: Roman
İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:
464
ISBN:
9752730760 |
'Esir Şehir Üçlemesi' edebiyatımızın güçlü ve klasikleşmiş ismi Kemal
Tahir'in başyapıtlarındandır. Her büyük ve klasik yapıt gibi, bir ya da
birden çok problematiği mükemmel bir biçimde
işleyen bu nehir roman dizisinin ilk kitabı olan 'Esir Şehrin İnsanları'nda
Kemal Tahir, Mütareke Dönemi Osmanlı aydınının ve İstanbul'unun destansı
direnişinin ve mücadelesinin benzersiz bir fotoğrafını çekmektedir.
Kurtuluş Savaşı öncesinin anlatıldığı pek çok roman yazılmıştır kuşkusuz,
ama hiçbiri bu denli edebi ve ölümsüz olamamıştır.
'Türkiye'yi, Türkleri sahiden tanımak isteyen yerli yabancı herkes Kemal
Tahir'i okumak, anlamak zorundadır.' (Halit Refiğ)
|
Cevat Şakir
Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı)
(1890 – 1973)
Aganta
Burina Burinata
|
20
Tür: Roman
Bilgi
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
208
ISBN:
9754941882 |
'Balıkçılar, sünger avcıları, dalgıçlar, gemiciler...
Halikarnas Balıkçısı'nın hikaye ve romanlarıyla gelen bu tipler, sadece
edebiyata ilk kez geldikleri için ilginç değillerdir. Balıkçı, denize bağlı
olarak, güzelliği, özgürlüğü, başkaldırıyı, insanoğlunun geçmişteki ve
gelecekteki arayışlarını, kayıplarını, bunalımlarını, korkularını, ışığı
kırar gibi kendiliğinden alabildiğine etkin bir anlatımla ortaya koyarak,
çağdaş insancıl bakışla eski uygarlıklar arasındaki bağları göstermiştir.'
|
Sait Faik Abasıyanık (1906 – 1954)
Kumpanya /
Kayıp Aranıyor
|
21
Tür: Hikâye
Bilgi
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
240
ISBN:
9754941211 |
Bu kitap, Sait Faik'in, üç öyküden oluşan 'Kumpanya' kitabıyla, roman
diyebileceğimiz uzun soluklu bir öykü olan 'Kayıp
Aranıyor'u bir arada okuma şansını veriyor. Tuluat tiyatrolarımızın,
bütün yönleriyle anlatıldığı 'Kumpanya'daki diğer iki öykü, toplumsal
eleştiri, insanın değeri üzerinde bazı tartışmalar ve
Grenoble yaşamından alınmış görüntülerle örülmüştür.
'Kayıp Aranıyor'da; yalansız, dolansız, özgür
bir yaşayışı özleyen; çevresine, törelere önem vermeyen ve mutluluğu arayan
Nevin'in yaşamı, bir bakıma
Sait Faik'in yaşamıdır. Nevin, bulamadığı mutluluğun ardında geçen
yaşamından, kayıplara karışarak kurtulur. Sait Faik de ölümle uzaklaşmıştır
bu arayıştan.
|
Samim Kocagöz (1916–1993)
Kalpaklılar
|
22
Tür: Roman
Dünya
Yayıncılık
Sayfa Sayısı:
352
ISBN: |
Kalpaklılar, Samim Kocagöz’ün Kurtuluş
Savaşımızı destansı bir dille anlattığı, tarihimizin önemli bir bölümüne
tanıklık eden yaşamış kahramanların da yer aldığı belgesel bir roman.
Doludizgin’le bir bütün oluşturan Kalpaklılar’da
Kurtuluş Savaşı, İzmir’in işgalinden başlanarak anlatılıyor. Bağımsızlık
hareketi, iç ayaklanmalar, Kuvayı Milliye ruhu,
Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenme evresi Kalpaklılar’da;
sonraki zorlu dönem ise Doludizgin’de veriliyor.
Kocagöz, çocukluğunun bu zor günlerini sadece kendi çocuk gözüyle
değerlendirmemiş; Kalpaklılar’ı belgelere
dayandırarak ve tanıklardan dinleyerek oluşturmuştur.
Kurtuluş Savaşı’nda, Kuvayı
Milliyecilerin sembolü durumuna gelen 'kalpak', Samim
Kocagöz’ün romanına ad olmuştur; çünkü Kurtuluş
Savaşı serüveninin ayrıntılarıyla işlendiği bu romanın ana izleklerinden
olan Kemalistlerle padişah yanlıları, başlarındaki sarık veya kalpakla
birbirinden ayırt edilirmiş. Kocagöz’ün böyle
güçlü bir simgeyle adlandırdığı romanı, okuyucuya her satırda tarihin
sayfalarını yavaş yavaş açarken gösterilen özeni
ve duyarlılığı hissettirir. Böylece Kurtuluş Savaşı anıları, Samim
Kocagöz’ün elinde her yönüyle işlenilen destansı
bir romana dönüşmüştür.
'Samim Kocagöz’ün asıl başarısı, birbirini
tamamlayan sayısız olayı romanın gelişimi içinde birbirine bağlayarak kimi
savaş sahnelerinde, ‘ateş hattı’ndaki insanı kişi olarak da koyabilmesidir.'
(Şükran Kurdakul)
|
Bahaettin
Özkişi
(1928–1975)
Sokakta
|
23
Tür: Roman
Ötüken Neşriyat
Sayfa Sayısı:
152
ISBN:
9754370087
|
'Sokakta',1975 yılı 'Peyami Safa Roman Yarışması'nda 'Başarı Ödülü' almış
bir eser.
Konusunu geçtiğimiz son yüzelli yıldan alan bu
kitapta, aldatılmış insanlığın hikâyesi, bir kenar sokakta meydana gelen
olaylara anlatılmaya çalışılmış. Şu var ki, karamsar değil yazar. Sanki,
birbirine zıt kuvvetlerin ortaya çıkaracağı mutlulukları inançla bekliyor.
|
Necati Cumalı (1921 - )
Tütün Zamanı
|
24
Tür: Roman
Çağdaş
Yayınları
Sayfa Sayısı:
255
ISBN: |
Edebiyatın her dalında verdiği birbirinden başarılı ürünlerle Çağdaş
Türk Sanatının önde gelen adlarından biri olan "Necati Cumalı", "Tütün
Zamanı" genel adı altında düşündüğü üçlünün ilk romanı "Zeliş"te
çarpıcı bir aşk öyküsünü eksen alarak tütün ekicilerinin özel yaşayışlarını
yansıtıyor. Romanın yayınlandığı günden beri aşkını, aile çevresine bütün
bir kasaba halkına karşı, tek başına, cesaretle savunan "Zeliş"
Türk Edebiyatının en sevilen kadın kahramanlarından biri oldu. 1960'ta
sinemaya 1973'te televizyona aktarılan "Zeliş",
arkası yarın programına uygulanarak Türkiye radyolarında tekrar
tekrar yayımlandı.
|
Tarık Buğra (1918–1994)
Küçük Ağa
|
25
Tür:
Roman
İletişim
Yayınları
Sayfa Sayısı:
479
ISBN:
9750501985 |
Küçük Ağa, Kurtuluş Savaşı yıllarında, siyasal karar ve tartışma
merkezlerinin uzağında, Kuvvacı/Millici denilen,
ama ne oldukları, neyi temsil ettikleri pek bilinmeyen birilerinin açtığı
savaşa katılıp katılmamanın vebalini tartarak bir karar verme durumunda
kalan insanları anlatır. Asırlardır sadece “halife-i
ruyi zemin”in, padişahın açtığı sancağın altında savaşılacağı bilgi
ve inancıyla yaşamış taşra insanlarının, halife-padişah çağrısının
yokluğunda ve işgal haberleri yayılırken yaşadıkları ikilemlerin, açmaz ve
iç çalkantıların, kendileri ve kaderlerine sahip çıkma hakkında yeniden
düşünmek zorunda kalışlarının hikâyesidir. Tarık Buğra’nın kendi deyişiyle
Küçük Ağa, destanlara yakışır bir konuyu ele almasına rağmen, destan değil,
gerçekliği anlatan bir romandır. İttihatçıların ve
Kuvvacıların değil, inanç ve gelenek kalıtıyla baş başa, ilk kez
kendisi ve kendi adına geleceği için karar vermeye çalışan bir ahalinin
“kahraman”ı olduğu bir roman. Şimdilerde Küçük Ağa’yı okumak, güncelliğini
bir kez daha kazanmış bir öyküyü, sorunsalı yeniden okumak demektir
|
Fakir Baykurt (1929–1999)
Kaplumbağalar
|
26
Tür: Roman
Adam
Yayınları
Sayfa Sayısı:
352
ISBN:
975-418-402-x
|
Kaplumbağalar Türk köylüsünün yaratıcı gücüne inancın romanıdır; hiç
sürülmemiş, üzerinde ot çöp kalmamış, pur
taşlarıyla dolu topraklarda bağ yetiştirenlerin (...) Bozkırın rengini
değiştirenlerin romanı... Fakir Baykurt
köylülerin yaratıcı gücünü gösterebilmek için, kavganın tabiatla insan
arasında olmasına özellikle önem vermiş; köylülerin 'kara toprağın rengini
değiştirmek' için giriştikleri mücadelede bir sınırlayıcı güçle
karşılaşmamalarını istemiş. Alevi köyünü seçmesi sanırım bundan: Ağa da yok.
Egemen güçlerin temsilcisi, çıkar koruyucusu bir muhtar da yok; Muhtar
Battal, köylülerin ortak çıkarları için, köylülerle birlikte çalışan
herhangi bir köylü.
|
Orhan Hançerlioğlu (1916–1991)
Bordamıza
Vuran Deniz / Yedinci Gün
|
27
Tür: Roman
Remzi
Kitabevi
Sayfa Sayısı:
192
ISBN:
9751407281 |
Bordamıza Vuran Deniz
Antep'ten İstanbul'a göçen bir ailenin beş çocuğundan her biri, aradan geçen
yirmi beş yıl içinde, kendine farklı bir hayat yolu çizmiştir. Kardeşlerden
yalnızca Sedat ve Vedat kendi özkimliklerini
sorgular, ikisi de benlik yitimine karşı kendi yöntemleriyle mücadele
ederler... Ama aralarından biri, mücadeleden kendi isteğiyle
vazgeçecektir...
Yedinci Gün
Ömer, Bakanlıkta Müsteşar'a bağlı olarak çalışmaktadır. Düzenli bir hayatı
vardır. Ama öldürücü rutinlikten sıkılmakta, adeta boğulmaktadır. Ve bir gün
Müsteşar'ın suratını üç yumrukta darmadağın edip, İstanbul uçağına tek gidiş
bir bilet alır. Uçak bulutların üzerinde yükselirken, Ömer'in önünde çok
farklı bir kimliğin kapıları aralanmaktadır. (Arka Kapak)
|
Cahit
Uçuk (1909–2004)
Türk
İkizleri
|
28
Tür: Roman
Bilge Kültür
Sanat
Sayfa Sayısı:
270
ISBN:
9758509500 |
Kitabın kapağını
açar açmaz bir sevgi ve güzellik bulutu sizi sarıveriyor. Anadolu'nun şirin
bir köyünde yaşayan babasızlığın ezikliğini kalplerinde duyan ama hayata
dört elle sarılan ikiz kardeşler Durak ve Parlak'ı tanıyıp da sevmemek
mümkün mü?
Fatma bibi ve
ikizlerin hikâyesi böylesine güzel, böylesine seçkin ki, ülkemiz sınırlarını
aşıp dünya edebiyatına mal olmuş.
Hepimizin böyle
sıcak, sevgi ve dostluk yüklü satırları okumaya ihtiyacı var. Hele tatlı bir
sürprizle sona eriyorsa...
'Milletlerarası
Andersen Çocuk Kitapları Ödülünün şeref
listesinde iki yıl önce Eflatın Cem Güney'in
'Açıl Sofram Açıl' adlı masalı, bu yıl da Cahit Uçuk'un 'Türk İkizleri' adlı
romanı yer aldılar. Büyükler için yazılan romanlarımızın hiçbiri böyle,
milletlerarası ödüller kazanamazken, iki çocuk kitabının ardı ardına şeref
listesinde yer almasını büyük bir 'kültür zaferi olarak selamlamalıyız.
Vedat Nedim Tör-Tercüman Gazetesi,1958
'Türk İkizleri' İngiltere'de ve bütün İngilizce konuşan memleketlerde
okunuyor. 1958'de Avustralya Milli Eğitimi tarafından okul eğitim öğretimi
için, radyo-televizyon yayınları programına da alınmıştır. Son zamanlarda
'Türk İkizleri'nin Münih'de
The National Section
for the
Hans Christian
Andersen - Award
teşkilatı tarafından açılan yarışmada 'Onör=Şeref'
ödülü aldığı bildiriliyor.
|
Rıfat Ilgaz (1911–1993)
Karartma Geceleri
|
29
Tür: Roman
Çınar
Yayınları
Sayfa Sayısı:
219
ISBN:
9753480245 |
Karatma Geceleri, 1944
lerin İstanbul unda, Alman milliyetçiliğinin
arttığı, dünyayı ateşe veren savaşın kapımıza dayandığı günlerde, hakkındaki
iki tutuklama kararıyla İstanbul sokaklarına sığınan bir kişinin serüven
dolu yaşamını anlatıyor. Karartma Geceleri, Rıfat Ilgaz’ın anılarından
kaynaklanır ama, bir anı-roman değildir. Anılar harmanlanıp bir zaman
kurgusunda yeniden oluşturulmuştur. Yurdumuzda ve uluslararası yarışmalarda
birçok birincilik ödülü alan Karatma Geceleri’nin filmi de, romanı kadar
büyük bir ilgi görmüştür. ...
|
Aziz Nesin (1915–1995)
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
|
30
Tür: Roman
Adam
Yayınları
Sayfa Sayısı:
344
ISBN:
975-418-094-6 |
Yaşar Yaşamaz adlı bir kişinin küçüklüğünde nüfusluğundaki bir
hatadan dolayı başından geçen garip olayları anlatıyor. |
Yaşar Kemal (1926 -)
İnce Memed 1
|
31
Tür: Roman
Yapı Kredi
Yayınları
Sayfa Sayısı:
436
ISBN:
975-08-0714-6 |
Otuz iki yıllık bir
zaman diliminde yazılan İnce Memed dörtlüsü,
düzene başkaldıran Memed’in ve insan ilişkileri,
doğası ve renkleriyle Çukurova’nın öyküsüdür. Yaşar Kemal’in söyleyişiyle
“içinde başkaldırma kurduyla doğmuş” bir insanın, “mecbur adam”ın romanı.
Abdi Ağa’nın zulmüyle
köyünü terk etmek zorunda kalan Memed, Ağa’nın
yeğeniyle evlendirilmek üzere olan Hatçe’yi
kaçırır. Abdi Ağa’yı yaralayan, yeğenini de öldüren
Memed eşkıya Deli Dudu’ya katılır, ancak kıyıcılığına katlanamadığı
Deli Dudu’dan iki arkadaşıyla birlikte ayrılır. Memed,
sıradan bir köy çocuğuyken, zulmedenler için eşkıyaya, köylüler içinse bir
kurtarıcıya dönüşür.
“Bir yaşam biçimini bir
halkın portresi olarak böylesine veren bu romandan daha iyisi yazılamazdı.”
The
New York Times Book
Review, (A.B.D.)
“Şaşırtıcı,
orijinal bir kitap.”
Sunday
Times, (İngiltere)
“Epik boyutlara ulaşan
ve muhteşem bir sona ulaşmak için hız kazanan öyküye kendinizi
kaptırıyorsunuz.”
Sunday
Times, (İngiltere)
“Yaşar Kemal, şaşılacak
ölçüde yaratıcı.”
The
Bookseller, (İngiltere)
“Yaşar
Kemal, karakterlerini unutulmaz, seçkin ve gerçek hayattan daha da
gerçekçi kılan detay zenginliği ile Rus edebiyatının kalitesine ulaşıyor.”
Sunday
Telegraph, (İngiltere)
|
Orhan Kemal (1914–1970)
Eskici Dükkânı
|
32
Tür: Roman
Epsilon
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
374
ISBN:
9753316607 |
'Eskici Dükkânı', Orhan Kemal'in, ırgatlık ve el işçiliğinden fabrika
işçiliği ve makineleşmeye doğru yol almakta olan toplumda, gitgide
yoksullaşan bir ailedeki kuşak çatışmalarını ve bireyin sıkıntılarını birkaç
katmanda anlattığı bir roman.
Yaşlı, küfürbaz Topal Eskici, el bebek gül bebek büyütülmüş bir ağa
torunuyken savaşa gitmiş; Trablus'tan bir bacağını kaybetmiş olarak
döndüğünde, hayata çok aşağılardan başlamak zorunda kalmıştır. Öfkeli,
uyumsuz kişiliğine ve çocuklarını sürekli itip kakmasına rağmen, çözülmeye
doğru giden ailesini bir arada tutma kaygısıyla, üç kuruş kazanmak için
didinip durmaktadır. Çocukları ise babalarının boyunduruğundan kurtulmak
istedikleri halde, bir türlü ataerkil aile düzenini kırıp özgür olamazlar.
Sonunda her biri kendince bir hayale kapılan aile bireyleri, Çukurova'ya
pamuk toplamaya giden büyük oğulla karısının peşine takılır. Sonra...
Sivrisinekler, açlık, sıtma...
Ancak 'kara gün kararıp gitmez' Orhan Kemal kitaplarında, her zaman bir
yerlerden sızan bir umut ışığı vardır...
|
Orhan Kemal (1914–1970)
Baba Evi - Küçük Adamın Romanı 1
|
33
Tür: Roman
Epsilon
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
104
ISBN:
975331717-4 |
Kurtuluş Savaşı'na gönüllü olarak katılmış olan hukukçu baba, savaştan sonra
iktidarla çatışınca, kalabalık ailesiyle birlikte Beyrut'a kaçmak zorunda
kalmıştır. Orada ufak bir lokanta açar ve iki oğluyla birlikte çalışmaya
başlar. Ancak işler kötü gider ve aile geçinemez hale gelir; üstelik baba
ağır bir hastalığa yakalanmıştır. Aile çocukların kazandığı üç-beş kuruşla
hayatını sürdürmeye çalışırken, babasının baskısından bunalan -aslında çok
genç yaştaki- büyük oğul işten atılır, bir türlü yeni iş bulamaz, ailenin
yükünü tek başına taşıyan kardeşiyle çatışmaya başlar. Sonunda babasını razı
ederek yurda -Adana'ya- geri döner. Hala yoksuldur ama baskıdan kurtulmuş,
yaşama sevincini yakalamıştır; arkadaş edinir, futbolda başarı kazanır ve
hayatına kızlar girer...
Tıkanmış yaşamlarında bireysel çıkış arayan küçük insanları anlatan "Küçük
Adam'ın Romanı" dizisinin birinci kitabı olan 'Baba Evi',
Orhan Kemal'in yokluk içinde, aile baskısıyla geçen çocukluğunun, ilk
gençliğinin öyküsü.
|
Ömer Seyfettin (1884–1920)
(Falaka
/
Kaşağı / And / Boş İnançlar)
Bütün Eserleri 8
|
34
Tür: Hikâye
Bilgi
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
144
ISBN:
9754940827 |
Ömer Seyfettin Bütün Eserleri dizisinin sekizinci kitabında, yazarın
çocukluk ve anılarından yararlanarak kaleme aldığı çok ünlü ve çok sevilen
beş hikâyesi ile, yakın zamanlara kadar kaybolduğu sanılan ve birkaç yıl
önce tekrar bulunan Balkan Savaşı Günlüğü bir araya getirilmiştir.
|
Ömer Seyfettin (1884–1920)
Eski Kahramanlar (Pembe
İncili Kaftan /
Başını Vermeyen Şehit /
Topuz
Forsa / Ferman)
Bütün Eserleri 2
|
35
Tür: Hikâye
Bilgi
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
144
ISBN:
9754940290 |
Ömer Seyfettin, Birinci Dünya Savaşı yıllarında halkın yiğitlik
duygularını coşturmak amacıyla, konularının çoğunu eski tarihlerden aldığı
Eski Kahramanlar başlıklı tarihi epik hikâyelerle, konularını Çanakkale
Savaşı'ndan aldığı Yeni Kahramanlar başlıklı çağdaş epik hikâyeler
yazmıştır. Yenilgiyle sona eren savaş ertesinde artık yiğitlik hikâyeleri
yazmanın anlamı kalmayınca, Zamane Yiğitleri genel başlığı altında İstanbul
kabadayılarını ele alarak, eski yiğitlerle zamanın kof yiğitlerini
karşılaştırma olanağı hazırlamıştır.
|
Ömer Seyfettin (1884–1920)
Bomba
Bütün
Eserleri
3
|
36
Tür: Hikâye
Bilgi
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
152
ISBN:
9754940320 |
Bomba, Ömer Seyfettin'in hikâye kitapları arasında, gördüğü ilgi bakımından
en başta gelenlerinden biridir. Bu kitapta Ömer Seyfettin'in sınır boyu
hikâyeleri bir araya getirilmiştir.
|
Ömer Seyfettin (1884–1920)
Yalnız Efe
Bütün Eserleri 7
|
37
Tür: Hikâye
Bilgi
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
176
ISBN:
9754941815 |
Yalnız Efe yazarın, İstanbul ve taşra hayatını, gündelik hayat içerisinde
rastlanan çeşitli tipleri ele alıp işlediği birçok hikâyesinin yer aldığı
bir derlemedir. Derlemeyi oluşturan öykülerde, yazarın gerçekçi anlatımı,
zaman zaman ince bir alay, etkili bir taşlama
niteliğini kazanır.
|
Ömer Seyfettin
(1884–1920)
Aşk Dalgası (
Bahar ve Kelebekler /
İlk Düşen Ak )
Bütün Eserleri 9
|
38
Tür: Hikâye
Bilgi
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
152
ISBN:
9754940312 |
Yazarın en ünlü hikâyeleri arasında sayılan Bahar ve Kelebekler, İlk Düşen
Ak ve Tarih Ezeli Bir Tekerrürdür'ün de
bulunduğu bu derleme; imparatorluğun son yıllarındaki İstanbul
yaşantısından, özellikle bazı tatlısu frengi
çevrelerinden ilginç tipler, başarılı kesitler vermektedir.
|
Ömer Seyfettin
(1884–1920)
Beyaz Lale (Zamane Yiğitleri /
Yeni Kahramanlar)
Bütün Eserleri 10
|
39
Tür: Hikâye
Bilgi
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
176
ISBN:
9754941505
|
Ömer Seyfettin'in Bütün Eserleri dizisinin onuncu kitabında
yazarın, işkence ve katliamla yurtlarından sürülmeye ve yok edilmeye
çalışılan Balkan ülkelerindeki Türklerle ilgili hikâyeleri
biraraya toplanmıştır.
|
Ömer Seyfettin
(1884–1920)
Gizli Mabet
Bütün Eserleri 11
|
40
Tür: Hikâye
Bilgi
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
144
ISBN:
9754943435
|
Ömer Seyfettin Gizli Mabet'te, çağı ve koşulları ne olursa olsun bir
toplumun önemi hiçbir vakit azalmayan çelişkilerini sergiliyor. Birbirinden
ilginç konuların ince bir duyarlılıkla yoğrulduğu öyküler toplamıdır Gizli
Mabet.
|
Sait Faik Abasıyanık (1906–1954)
Son Kuşlar
|
41
Tür: Hikâye
Yapı Kredi
Yayınları
Sayfa Sayısı:
102
ISBN:
975-08-0487-2 |
“...Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde
artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak
anamızın koyu yeşil saçlarını da
göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak.
Biz kuşları ve yeşillikleri
çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi.”
“…Bir başka uçağın sesi gelmeye başladı. Bizim Ada, uçakların, üstünden
geçtikleri bir yol güzergâhı olmalı ki, hep ya üstümden ya da solumdan geçip
gidiyorlar. Kedi sustu. Köpeğim gözünü kapadı. Karga sesleri geliyor şimdi
de. Vaktiyle bu Ada’ya bu zamanda kuşlar uğrardı. Cıvıl
cıvıl öterlerdi. Küme küme bir ağaçtan
ötekine konarlardı. İki senedir gelmiyorlar.
Belki geliyorlar da ben farkına varmıyorum. Sonbahara doğru birtakım
insanların çoluk çocuk ellerinde bir kafes, Ada’nın tek tepesine doğru
gittiklerini görürdüm. İçim cız ederdi.”
Sait Faik Abasıyanık’ın “Son Kuşlar” adlı hikâyesinden
“Son devir hikâyecileri içinde en çok beğendiğim bir genç yazardır. Türkçesi
de çok mübalağalı değildi, tabii idi. Kendine has bir konuşması ve yazması
vardı.”
Halide Edip Adıvar
|
Sait Faik Abasıyanık (1906–1954)
Mahalle Kahvesi
|
42
Tür: Hikâye
Yapı Kredi
Yayınları
Sayfa Sayısı:
105
ISBN:
975-08-0489-9 |
“Yazın bu küçük mahalle kahvesinin bahçesine sık sık
gittiğim için, karayelin, tipinin çılgınca savrulduğu akşam, içeriye
girdiğim zaman yadırganmadım. Kahve sapa bir yerde idi. Yapraklarını dökmüş
iki söğüt ağacı ile üzerinde hâlâ üç dört kuru yaprak sallanan bir asmayı
kar öyle işlemişti ki bahar akşamları, yaz geceleri pek sevimli olan
bahçenin mora kaçan beyaz bir ışıkla dibinden aydınlık haldeki güzelliğine,
girerken şöyle bir göz attığım halde camın kenarına yerleşip de buğuları
silince uzun zaman daldım, hem sevdalandım. Bu mor ışık o kadar çabuk
koyulaştı ki kahve daha ışıkları bile yakmamıştı. İnce belli çay
bardaklarının en güzelini önüme bırakıp giden kahveci:
— Kışın da güzel değil mi, bahçe? dedi. Bahçedeki mavi boyalı
kasımpatılarının üzerine birikmiş karları gösterdi.
— Morukların söylenmeyeceğini bilsem ışıkları daha yakmazdım ya, dedi,
neredeyse homurdanmaya başlarlar.”
Sait Faik Abasıyanık’ın “Mahalle Kahvesi” adlı hikâyesinden
“Onun dünya nimetlerine
dört elle sarılan yaşamak hırsını, şu dünyanın toprağını, suyunu, yemişini
ve güneşini yudum yudum tadarken duyduğu yaşama
sevincini düşünüyorum da, Sait Faik'siz edebiyat
bana kasvetli geliyor.”
Sabri Esat Siyavuşgil
|
Yusuf Atılgan (1921–1989)
Anayurt Oteli
|
43
Tür: Roman
İletişim
Yayınları
Yapı Kredi
Yayınları
Sayfa
Sayısı:140
ISBN:
97536300664 |
İnsanlar arasındaki iletişimsizliğin korkunç sonuçlarıyla somutlanışı.
“Sıradan insanlar”ın kavranması zor iç
dünyaları. Çağımız insanının bireysellikten toplumsallığa, yöresellikten
evrenselliğe uzanan kimlik arayışı. Çağdaş Türk edebiyatının, özgünlüğü ve
önemi gün geçtikçe anlaşılan yazarı Yusuf Atılgan’ın, edebiyatımız açısından
getirdiği yenilikler ve değeri gün geçtikçe anlaşılan romanı. İnsanın
durmadan kaçtığı soruların cevaplarını arama çabasının ürünü.
"Ne ölü, ne sağ" bir yaşamın kahramanı Zebercet. Gözünü ilk açtığı ve
yaşadığı Anayurt Oteli'yle aynı kaderi paylaşıyor: Birbirine benzeyen geçici
ilişkilerle geçen günler, yalnız ve tek başına sürüklenen bir hayat.
Gecikmeli Ankara treniyle gelen -adını bile bilmediğimiz- kadın otelde bir
gece kalır ve Zebercet'in de, Anayurt Oteli'nin de sessiz akıp giden
günlerinin içeriği değişir. Küçük ayrıntıların tekdüze şaşmazlığında
nerdeyse takıntılarla sürüklenen bir yaşamın öfkesi de, çaresizliği de büyük
oluyor.
Türk edebiyatının unutulmaz bir tipi ve unutulmaz bir mekanı.
|
Salâh Birsel (1919–1999)
Boğaziçi Şıngır Mıngır
|
44
Tür: Deneme
Sel yayınları
Sayfa Sayısı:
456
ISBN:
9755701915 |
Boğaziçi, Dünya Coğrafyasının en güzel kesitlerinden biri. Doğanın, Tarihin
ve Şimdiki Zaman'ın benzersiz bir alaşımı. Üzerine çok şey yazıldı iki bin
yıldır, ama Salâh Birsel'in 'Boğaziçi Şıngır Mıngır'ı
başka: Günün her saatinde nasıl renk değiştiriyorsa, Birsel'in üslubu da
öyle.
Enis Batur (arka kapak) |
Orhan Kemal (1914–1970)
72'inci
Koğuş
|
45
Tür: Roman
Tekin
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
102
ISBN:
975-478-199-0 |
Toplum düzensizliğinden gelen birer itilişle 72'nci Koğuş'a düşmüş insanlar,
sefaletin, insan haysiyetsizliğinin uçurumlarına yuvarlanmışlardır. Ama
yuvarlanmışlardır ne olursa olsun. Yuvarlanmışlar, insanlıklarından çok
şeyler kaybetmişlerdir. İtilmek, kakılmak, hor görülmek... Ellerine üç beş
kuruş sıkıştırıldığı zaman, gözlerini kırpmadan birbirlerini kahpece
vurabilirler. Bütün bunlar yalnız 72'nci Koğuş'ta değil, yaşadığımız
dünyanın neresinde olursa olsun böyledir. 'Aç it fırın yakar...' 72'nci
Koğuş, somut olduğu kadar soyut bir dramdır derim. Onda yalnızca Kaptan'ın,
Berbat'ın ve ötekilerin değil, insanoğlunun olanca kirliliği yanındaki
gururu, direnişi, kafa kaldırışının destanı vardır. Ya da ben böyle bir şey
yapmak istedim. Orhan Kemal
(Arka Kapak)
|
Cemil Meriç (1916–1987)
Bu Ülke
|
46
Tür:
Deneme
İletişim
Yayınları
Sayfa Sayısı:
339
ISBN:
9754702810 |
Meriç’in “aynı kaynaktan fışkırdılar” dediği eserler dizisinin önemli bir
halkası. Bir çağın, bir ülkenin vicdanı olmak isteği Meriç’in bütün çabasına
her zaman yön vermiştir: “Bu sayfalarda hayatımın bütünü, yani bütün
sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki,
hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim; etimin eti, kemiğimin
kemiği.” Bu Ülke, Meriç’in sürekli etrafında dolandığı Doğu-Batı sorunu
yanında, sol-sağ kutuplaşmasına ve kalıplaşmasına ilişkin önemli
tesbit ve aforizmalarını da içeriyor.
|
Haldun Taner (1916–1986)
Onikiye
Bir Var
( Sancho'nun Sabah
Yürüyüşü / Gülerek Ölmek )
|
47
Tür: Hikâye
Bilgi
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
184
ISBN:
9754940452 |
Haldun Taner bu kitabında, zamanı durdurmanın
çaresi olmadığını, onun yine her zamanki gibi akıp gideceğini; buna karşın
bu geçişin iyice hissedilmesini, adım adım
bilincine varılarak şimdiki zamana gelinmesini ister.
"Yazarın ince, alaycı zekası, oyun aletlerini çok iyi kullanan bir cambazın
maharet ve ustalığı hikayenen hemen her
cümlesinde kendini hissettiriyor."
-Mehmet
Kaplan-
"Taner'in en belirgin niteliklerini üç temelde toplayabiliriz. Önce dile ve
anlatıma çok egemen, gözlemlerinde çok başarılı bir usta. Sonra insanın
kişisel duygular evreni ile felsefenin temellerini kaynaştırmış, olaylara ve
kişilere göre otantik hava veren bir düşünür. Nihayet yırtıcı ve alaycı da
olsa, derinden derine insan sevgisini, hümanizmayı hiç yitirmeyen keskin ama
örtülü bir mizahçı."
-Muhtar Körükçü-
Ödül: 1955
Sait Faik Öykü Ödülü
|
Haldun
Taner (1916–1986)
Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu /
Ayışığında Çalışkur
|
48
Tür: Hikâye
Bilgi
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
204
ISBN:
9754943486 |
Yağmurlu bir günün sabahında, yorgun da olsa
görevini yerine getirmeye gayret eden Kalender adlı bir atın öyküsü
anlatılır bu kitapta... Çok sık kişneyen, bu yüzden de bazı olaylara
sebebiyet veren Kalender, o gün belediyenin meydana koydurduğu aynada
kendini gördü ve kişnemedi. Hayaline ters ters
bakıp, ağırbaşlılıkla, temkinli ve efendi efendi
yoluna devam etti.
"Bence Haldun Taner, daha bugünden çağdaş yazınımızın, özellikle
öykücülüğümüzün bir klasiğidir. Bunu kendine vergi anlatımına, kişiliğine,
öykülerinin insancıl özüne borçludur."
-Oktay Akbal
(Cumhuriyet, 10.5.1986)
"Derinlik, incelik ve kurgu işçiliği kadar, gözlem ve ayrıntı çeşitliliği
yönünden de zengindir Taner öyküsü. Dili ve biçimi klasik sayılabilir,
dünyaya bakışı ve yorumları hep çağcıdır."
-Füsun
Akatlı (Milliyet Sanat, Mayıs 1986)
"Haldun Taner, öyküyle başladı yazarlığa, Humour
denen o ince alayı ilk o getirdi -mizah ustaları dışında- edebiyatımıza.
Galatasaraylılıktan gelme bir olaydı bu, ama incenin incesi."
-Vedat
Günyol (Milliyet Sanat, Mayıs 1986)
Ödül: 1953 New York Herald
Tribune Öykü Ödülü
|
Haldun
Taner (1916–1986)
Yalıda
Sabah
|
49
Tür: Hikâye
Bilgi
Yayınevi
Sayfa Sayısı:
136
ISBN:
9754944598 |
Haldun Taner, bu yapıtında çevresinde olup
bitenleri, yaşanan acı tatlı gerçekleri usta bir gözlemleme sonucunda
okuruna yansıtır. Bunu yaparken de hem eleştiriyi hem de mizahi dili bir
arada kullanır. Okuru anlatı ile baş başa bırakır.
"Bir yazar için en önemli özelliklerden biri olan kişisel biçem, onda olgun
bir gözlemin hiç zorlamasız kendiliğindenliğini ve okuru anlatı ile baş başa
bırakma ustalığını taşır. Haldun Taner'in mizahını da bu özellik içinde
değerlendirmeliyiz. Taner için güldüren öğe, insan doğasının bir parçasıdır,
bundan dolayı da küçümsemeyi içermez her zaman. Çünkü kişi, toplumsal
doğasından, koşullarından soyutlanmış olarak ele alınmaz, eleştirel mizah da
bu yüzden kişiyi aşar, dahası masumlaşır kişi. Haldun Taner'i okurken ondaki
bu acımayı her zaman duymuşumdur."
-Melih Cevdet Anday-
"Taner, nice alışılmadık deyimleri ile karşımıza çıktığında ilk önce hayret
ediyoruz. Sonra içerdikleri parıltı ve bu beklenmezlik, içimizde bir
ısınmaya yol açıyor. Beynimizde bir hoş titreşim yaratıyor. Geçenlerde Ajda
Pekkan Cumhuriyet'te Yalçın
Pekşen'e 'Erkek dediğin beni beynimden tavlamalı' demiş. İşte bizi
böyle beynimizden tavlar."
-Selçuk Erez-
Ödül: 1983 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü
|
Oğuz Atay
(1934–1977)
Bir Bilim
Adamının Romanı
|
50
Tür: Roman
İletişim
yayınları
Sayfa Sayısı:
280
ISBN:
9754700672 |
Ülkemizde pek benimsenmemiş bir dalda, biyografik roman türünde, Oğuz
Atay’ın, kendine özgü üslubu ve kurgusuyla, kendi hocası da olan Mustafa
İnan’ı anlatışı. Bir halk çocuğunun uluslararası ün sahibi bilim adamı
oluşunun zorlu serüveni sergilenirken toplumsal eleştiri kalıplarının da
zorlanışı. İnan’ın yaşamından kesitler veren fotoğraf albümüyle birlikte.
|
Samipaşazade
Sezai (1860–1936)
Sergüzeşt
|
51
Tür: Roman
Şule Yayınları
Timaş
Yayınları
Bordo Siyah Yayınları
Beyaz Balina Yayınları
Parıltı
Yayınları
Sayfa Sayısı:
112-130
ISBN: |
Sergüzeşt: Evinden, yurdundan, annesinin sevgiyle,
şevkatle sarıldığı sıcacık kollarının arasından, acımasızca
koparılarak alınan ve esir pazarında satılarak, umut dolu aydınlık hayatı,
kapkara bir zindana dönüşen Çerkes kızı küçük
Dilber'in, acıklı romanıdır.
Rusya'dan hareket edip, İstanbul'da Tophane limanına yanaşan bir esir
gemisinden indirilen küçük Dilber, zengin bir ailenin yaşamakta olduğu
konağın hanımı tarafından satın alınır.
Bu konak artık, küçük Dilber'in yeni zindanıdır. Konağın taş yürekli, kalbi
nasır bağlamış hanımı ise, küçük Dilber'in zindancı başıdır.
Acı ve üzüntü dolu günler birbirini izlerken her an, annesinin sevgi dolu
göğsüne başını dayayıp, annesinin o ruh okşayıcı sesini dinleyerek uykuya
daldığı, fakat artık çok gerilerde kalan o güzel günlerini hatırlar ve ruh
acıları içinde kıvranıp, bu zindan hayatından nasıl kurtulacağını düşünerek,
ucunda ölüm bile olsa da kurtuluş yolu göstermesi için, Tanrı'ya yakarır. Ve
ölüm; aydınlıkta bile karanlık zindan hayatı yaşayan küçük
Çerkes kızı Dilber için, bir kurtuluş, bir
'Hürriyet' ifadesidir!
|
Ahmet Hamdi Tanpınar (1901–1962)
Sahnenin Dışındakiler
|
52
Tür: Roman
Dergâh
Yayınları
Sayfa Sayısı:
343
ISBN:
9757032115 |
Sahnenin Dışındakiler, 1950'de tefrika edildikten sonra ancak 1973 yılında
kitap olarak yayımlanabilmiştir. Yazarın diğer romanlarından Mahur Beste ile
Huzur bu kitapla birlikte bir Nehir romanın parçaları olarak
değerlendirilmiştir.
Sahnenin Dışındakiler'de zaman 1920 yılıdır ve
mekân İstanbul'dur. Türk milletinin yaşadığı o ateşten günlerde İstanbul hem
bir sahnedir, hem de sahnenin dışı. Asıl sahne Anadolu, bu sahne dışı
İstanbul'da pek az görünür, değişik aynalardan görülür.
Sahnenin Dışındakiler'de kalabalık bir şahıs
kadrosu vardır. Bunlar içinde gözden düşmüş fakat kendilerinin her an
hatırlanacağını uman devlet adamları, harp vurguncuları, idealistler,
hainler, fedakar kadınlar, düşmüş kadınlar, değişen hayat şartları içinde
yerlerini arayanlar, ızdırabın hayatlarını
kabarttığı insanlar yer alır.
|
Şevket Süreyya Aydemir (1897 – 1974)
Suyu
Arayan Adam
|
53
Tür:
Tarih Anı İnceleme
Remzi Kitabevi
Sayfa Sayısı:
488
ISBN:
9751403812 |
Bu kitap, ilkokul öğretmeni olarak yetişmek üzereyken, Birinci Dünya
Harbinde savaşa katılan ve sonra Büyük Turan´ı kurmak yolunda Kafkas,
Hazer ülkelerine koşan bir Türk gencinin
hikâyesidir. şimdi bu yeni baskısını sunduğumuz bu eserin yazarı şevket
Süreyya Aydemir; Rusya´da, Sovyet inkılâbı cereyan ederken, aralarında Enver
Paşanın da bulunduğu önemli şahsiyetlerle karşılaşmıştı. Yazar, Rusya´da
tahsilini tamamlayarak memleketine dönmüş, hayatın acı ve tatlı çeşitli
olaylarını yaşamıştır. Sonra devletin yüksek hizmet mevkilerinde çalışan
şevket Süreyya Aydemir´in hayat hikâyesi, Orta Anadolu bozkırında bir
“toprağa yöneliş“le biter. “Suyu Arayan Adam“da
yüzyılımızın, Avrupa´dan Çin´e ve Himalayalara
kadar uzanan çeşitli problemlerini de bulacaksınız.
(arka kapak)
|
Ahmet
Hamdi Tanpınar (1901–1962)
Sahnenin Dışındakiler
|
54
Tür: Roman
Yapı Kredi
Yayınları
Sayfa Sayısı:
364
ISBN:
975-08-0176-8 |
Ömrünü "yekpare zaman"ın arayışıyla sürdüren ve
yazan Ahmet Hamdi Tanpınar, ilk kez 1945'te basılan kitabında İstanbul,
Ankara, Bursa, Konya ve Erzurum'u doğal, tarihsel ve kültürel dokusuyla
anlatıyor... Okuru şehirlerin dışından içine ve içinden dışına doğru
kültürel bir yolculuğa çıkarıyor. Fatih Andı'nın kitabın ilk iki baskısını
ve tefrikasını karşılaştırarak hazırladığı bu eleştirel basım, Tanpınar
külliyatına da yeni bir boyut kazandırıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar kitabının
önsözünde "Beş Şehir'in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından
duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta çatışır
gibi görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin
kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir.
Bu itibarla, onların arkasında kendi insanımızı ve hayatımızı, vatanın
manevi çehresi olan kültürümüzü görmek daha doğru olur. (...) Sade millet ve
cemiyetlerin değil, şahsiyetlerin de asıl mana ve hüviyetini, çekirdeğini
tarihîlik denen şeyin yaptığı düşünülürse, bu iç didişme hiç de yadırganmaz.
Mazi daima mevcuttur. Kendimiz olarak yaşayabilmek için, onunla her ân
hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz. Beş Şehir işte bu hesaplaşma ihtiyacının
doğurduğu bir konuşmadır. Bu çetin konuşmayı, aslı olan meselelere, daha
açıkçası, biz neydik, neyiz ve nereye gidiyoruz suallerine indirmek ve öyle
cevaplandırmak, belki daha vuzuhlu, hattâ daha çok faydalı olurdu. Fakat ben
bu meselelere hayatımın arasında rastladım. Onlar bana Anadolu'yu dolduran
Selçuk eserlerini dolaşırken, Süleymaniye'nin kubbesi altında küçüldüğümü
hissederken, Bursa manzaralarında yalnızlığımı avuturken, divanlarımızı
dolduran kervan seslerine karışmış su seslerinin gurbetini, Itrî'nin Dede
Efendi'nin musikisini dinlerken geldiler" diyor. Beş Şehir, yazarın
anlattığı kentlere olduğu kadar hayata ve zamana da bakışımızı yenileyecek,
yeni bir kan verecek önemli bir kitap.
|
Semiha
Ayverdi (1906-1993)
İbrahim Efendi Konağı
|
55
Tür: Roman
Kubbealtı
Neşriyatı
Sayfa Sayısı:
476
ISBN:
9757663476 |
Bu kitap ne bir hikâyedir ne masal ne de roman... zamanı, mekanı,
vak’aları, şahısları, isimleri hatta
vak’alarının seyri, sırası ve detaylarının yüzde
doksanı ile otantik ve yaşanmış bir devrin gerçek ve yaşanmış bir hayat
tablosudur” takdimi ile başlar roman. Anlatılan, Meclis-i Maliye Reisi
İbrahim Efendi’nin konağının hikâyesidir. Kişiler ve olaylar ikinci planda
ve hatta siliktirler... Ayverdi, Osmanlıcanın
bütün zenginliğini, biraz da üslupçuluğa kaçan bir tarzda kullandığı
romanında, konağı bir toplumun bütün kültürel ve tarihi birikimini
barındıran gündelik yaşantısından renkli sahnelerle canlandırırken,
anlatının arka planında İstanbul’un mistik ve görkemli atmosferi hissedilir.
|
Dede Korkut Hikâyeleri
|
56
Tür: Hikâye
|
Eski edebiyatımızın ve folklorumuzun en önemli örneklerinden biri olan Dede
korkut Hikayeleri o çağlardan günümüze kalan yapıtların azlığı dolayısıyla
büyük bir değer taşır. Beş yüz yıl önce yazı diline geçirilmiştir bu
hikayeler. Halk ve öğrenciler için hazırlanan bu kitapta okumayı ve anlamayı
kolaylaştırmak amacıyla günümüzün arı dili kullanılmış, değişikliğin elden
geldiğince az olmasına çalışılmıştır. Bu kitapta, çok sevilen o eski halk
hikayelerimizi bir kat daha güzelleşmiş bulacaksınız.
Oğuz İli'nde Duha Kocaoğlu
Deli Dumrul denilen bir yiğit yaşardı. Bir
ırmağın üzerine köprü yaptırdı. Geçenden otuz üç akçe, geçmeyenden döve
döve kırk akçe alırdı.
- Benden daha yiğit, benden daha güçlü var mı? Varsa çıksın dövüşelim,
yiğitliğim her yere duyulsun, derdi.
|
Halid
Ziya Uşaklıgil (1866 – 1945)
Mai
ve Siyah
|
57
Tür: Roman
Özgür
Yayınları
Sayfa Sayısı:
400
ISBN:
9754471436 |
'Henüz yirmi iki yaşında, bütün maneviyatı [ruh haleti] yalnız bir ümidin
tahakkukuna muntazır [gerçekleşmesini beklemekte]... Şöhret bulmak, edip
olmak, herkesçe tanılmak, bugün o kadar
acılıklarına göğüs vermek için hayatını zehirlediği bu edebiyat âleminin bir
gün yüksek zirvelerine [doruklarına] çıkmak ve ismini o kadar yükseltmek
ki... O tasavvur ettiği [hayalini kurduğu] yüksek payeye [dereceye] bir had
[sınır] bulamıyor; sonra da bu derece [kadar] itila emellerine [yükselme
arzularına] kapılıyor olduğundan kendi kendine utanıyordu. Edip olmak,
şöhret almak, senelerden beri bütün düşüncesi bu değil miydi? '
Batılı anlamda Türk romanının başlangıcı sayılan ve Tanpınar'
ın 'Türkiye'de nesli adına konuşan ilk eser'
diye tanımladığı Mai ve Siyah, döneminin basın,
edebiyat ve şiir hayatına ilişkin gözlemleriyle de ayrı bir öneme sahiptir. |
|