Yazar: Cemil Tokpınar 2007-12-12
Ramazanın
yarısından sonra başlayan ayrılık hüznü, Kadir Gecesi'nden sonra artar ve son
teravih-son oruçla birlikte zirveye çıkar. Artık rahmet ve mağfiret ayı
bitmekte, bire bin verilen geceler veda etmektedir. Maneviyata duyarlı nice
mü'min gözyaşı döker, hatta bayramı buruk geçirir.
Şevval ayında tutulan altı oruç acılı yüreklerimizi bir derece teskin eder.
Sanki Ramazan'ın küçük bir uzantısını yaşarız. Kurban Bayramı'ndan önceki
Zilhicce'nin ilk on günü ise, Ramazandaki bol sevaplı ve çok feyizli
ibadetlerden ayrılan mahzun gönüllerimize âdeta bir "teselli
armağanı"dır. "Keşke Ramazan biraz uzun olsaydı
" ya da
"Ah, Ramazanı hakkıyla ihya edebilseydim
" diye yanan gönüllerimize
muhteşem bir fırsattır bu on gece.
Kur'an-ı Kerim'de Fecr Suresi'nin başında, "On geceye yemin olsun ki
"
ifadeleriyle bahsedilen bu on gecenin ne muazzam bir hazine olduğunu ne yazık
ki hakkıyla bilemiyoruz. Bazı kaynaklarda bu on gecenin Ramazan'ın son on günü
veya Muharrem'in onuncu gününe (Aşure Gününe) kadar olan on gün olduğu kayıtlı
olsa da genel görüş ve kabul, bu mübarek on günün Zilhicce ayının ilk on günü
olduğudur. Yani her senenin Kurban Bayramından önceki ilk dokuz günü ve Kurban
bayramı günü olmak üzere tam "on gün"
Zilhicce, umumi af ve bağışlanma ayıdır
Kamerî ayların 12'ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm'ın beş esasından biri olan hac
ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır. İşte bu mübarek
ayın yukarıda da ifade ettiğimiz birinden onuna kadar olan zaman dilimi
"leyâli-i aşere", yani on mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban
Bayramı'nın ilk günüdür.
İşte bu günlerin kıymetini anlatan Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) muhteşem
müjdesi:
"Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha
sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca,
her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir." (Tirmizi: Savm,
52; İbn Mace: Sıyam, 39)
Demek ki, bugünlerde tutulan bir oruç, 360 gün oruca bedel olabilir. Rabbimizin
rahmet ve bereketi o kadar coşmaktadır ki, bir günlük oruca bir yıllık oruç
sevabı vermektedir. Böyle güzel ve tatlı bir müjdeye ilgisiz kalmak mümkün mü?
Bu gecelerin Kadir Gecesine benzetilmesi ise, ayrı bir güzelliktir. Çünkü,
Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır ve 83 yıllık ibadete bedeldir.
Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin
Yine Efendimizden (s.a.v.) harika bir teşvik cümlesi:
"Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha
kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok
söyleyin!" (Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257)
Tesbih, sübhanallah; tahmid, elhamdülillah; tehlil, lâilâheillâllah; tekbir ise
Allahu ekber demektir. Tesbih, tahmid ve tekbirin namazın çekirdekleri hükmünde
olduğunu düşünürsek, bugünlerde nafile namazları arttırmanın ne kadar büyük
sevap olduğunu anlayabiliriz.
Yukarıdaki hadisi destekleyen şöyle bir rivayet daha vardır: "Günlerden
hiçbiri yoktur ki onlarda yapılan bir iş Zilhicce'nin ilk on gününde yapılan
işten daha faziletli ve yüce, Allah'a daha sevimli olsun
" (Tirmizi, Savm:
52; Darimî, Savm: 52)
İbni Abbas'ın şu rivayeti ise, bugünlerdeki ibadetin cihattan bile faziletli
olduğunu gösteriyor:
Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurdu:
"Allah katında içinde bulunduğumuz şu günler (Zilhicce'nin ilk on
günün)deki salih amelden daha sevimli (salih amelin bulunacağı) başka günler
yoktur."
Sahabeler, sordular:
"Ya Resulallah, Allah yolunda cihat da mı?"
Resulullah (s.a.v.) cevap verdi:
"Evet, Allah yolunda cihat da. Meğerki bir adam canıyla ve malıyla cihada
çıkıp da kendisine ait mal ve candan hiçbir şeyi geri getiremez olursa, o
başka." (İbni Mâce, Sıyam: 39.İbni Hacer, 5:119)
Buna göre, cihada çıkıp malını feda edip kendisi de şehit olan kimsenin ameli
bu on gündeki amelden daha faziletlidir.
Arefenin yeri başkadır
Bugünlerde oruç tutup, gündüzünü ve gecelerini de ibadetle geçirmek hem affa,
hem de büyük sevaplar elde etmeye vesile olur.
Bu on gün içinde Arefe gününün yeri ise bambaşkadır. Peygamber Efendimiz
(s.a.v.), Arefe günü tutulan oruç hakkında şöyle buyurmaktadır:
"Arefe günü tutulan oruç, geçmiş bir senenin ve gelecek senenin
günahlarına keffaret olur." (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 457)
Hz. Ebu Bekir'in oğlu Abdurrahman, Arefe günü kardeşi Hz. Aişe'nin (r.a.)
huzuruna girdi. Hz. Aişe oruçlu olduğu için hararetten dolayı üzerine su
dökülüyordu. Abdurrahman ona:
"Orucunu boz" dedi. Hz. Aişe:
"Resulullahın (s.a.v.), 'Arefe günü oruç tutmak, kendisinden önceki
senenin günahlarına keffaret olur' dediğini işittiğim halde iftar mı
edeyim?" dedi. (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 458)
"Keffaret olur", günahları örter, affettirir, demektir. Bizim gibi
neredeyse bir günah denizinde yüzen ahir zaman Müslümanları için bundan daha
büyük bir müjde olabilir mi? İşte af ve mağfiret fırsatı!
Başka bir rivayette ise Hz. Aişe şöyle demiştir:
"Arefe gününün orucu bin gün oruç tutmak gibidir." (Tergîb ve Terhîb
Trc, 2. 460)
Demek ki, bir günlük arefe orucu, üç yıllık normal günlerde tutulan oruç
sevabına denktir.
Efendimiz, bugünün faziletini şöyle anlatır:
"Arefe günü gelince, Yüce Allah rahmetini saçar. Hiçbir gün o günde olduğu
kadar insan cehennemden azat olunmaz. Kim Arefe günü gerek dünya ve gerekse
âhiret ile ilgili olarak Allah'tan bir şey isterse, Allah onun dileğini
karşılar."
Yine konuyla ilgili bir hadis şöyledir:
"Arefe gününden daha faziletli bir gün yoktur. Allahü Teala o gün, yer
ehli ile meleklere karşı övünür ve (Arafat'taki hacıları kast ederek) şöyle
buyurur:
'Kullarıma bir bakın. Saçları başları dağınık, toz toprak içinde her uzak ilden
bana geldiler. Bu hâlleri ile onlar, rahmetimi ümit etmekteler, azabımdan dahi
korkmaktalar. Şahit olunuz, onları bağışladım. Onların yerlerini cennet
eyledim.'
Melekler derler ki:
'Onların arasında biri var ki; yalancıktan bu işi yapar. Falan kadın da öyle.'
Allahü Teâla şöyle buyurur:
'Onları da bağışladım.'
Arefe günü olduğu kadar, hiçbir gün cehennemden daha çok azat edilen
olmaz."
Bu arada şunu hatırlatalım: Hadislerde zikredilen Zilhicce'nin ilk on gününden
maksat ilk dokuz günüdür. Çünkü Zilhicce'nin onuncu günü Kurban Bayramı'nın
birinci günüdür, bugün oruçlu olmak caiz değildir; ancak o gün de ibadet
günüdür. Müstehap olan oruç, Kurban Bayramı'ndan önceki ilk dokuz gündür. On
geceye ise, Kurban Bayramı'nın gecesi dahildir. Çünkü geceler önce gelmektedir.
Ayrıca Zilhicce'nin sekizinci gününe "terviye günü" dokuzuncusuna
"Arefe günü"; Kurban bayramı gününe (onuncu güne) "nahr=kurban
günü", ondan sonraki üç güne de "teşrik günleri" denilmiştir.
Bu günlerde kazası olmayanlar, beş vakit namaza ilaveten nafile ibadetlere de
ağırlık vermelidirler. Kazası olanlar ise daha çok kaza namazları
kılmalıdırlar.
Bu on günü hangi ibadetlerle değerlendirmeliyiz?
Her şeyden önce her zaman ve zeminde en vazgeçilmez ibadet olan beş vakit
namazı asla ihmal etmemeliyiz. Çünkü, hiçbir nafile ibadet farzların yerini
tutamaz. Namazlarda cemaate katılmak için gayret etmeli, daha bir dikkat ve
huşu ile eda etmeliyiz. Mümkünse bugünlerde oruç tutup zamanımızı Kur'an,
istiğfar, salavat, zikir ve dua ile geçirmeliyiz. Her zaman yapamayanlar bile
hiç değilse bugünlerde kuşluk, evvabin, teheccüt gibi namazları kılmalı, affa
nail olmak için çırpınmalıdır.
Hatta affa ve rızaya nail olmayı hedef kabul ederek, bu on günü sanki
Ramazan'ın son on günüymüş gibi geçirmeliyiz. Buna güç yetiremeyenler, hiç
değilse arefe gününü ve bir gün öncesini oruçla ve ibadetle geçirmelidirler. On
gece içinde, bilhassa terviye, arefe ve bayram gecelerini ihya etmenin özel bir
yeri vardır.
Arefe günü bin İhlâs Suresi okumak çok faziletlidir. Çünkü arefe, tevhidin,
azamet ve kibriyanın tam hissedilip ilan edildiği gündür. Bunun için Arefe
gününün sabah namazında başlayıp bayramın dördüncü gününün ikindi namazına
kadar 23 vakit farzlardan sonra teşrik tekbirlerini getirmek vaciptir. Hatta bu
tekbirleri on gün içinde müsait oldukça söylemek büyük sevaptır.
Bugünlerde milyonlarca mü'min haccetmek için mukaddes topraklara gitmiş, kimi
Kâbe'yi tavaf ediyor, kimi ağlayarak dua ediyor, kimi Medine'de Ravza-yı
Mutahhara'da gözyaşı döküyor, kimi zikir ve dua ile sa'y ediyor, kimi Makam-ı
İbrahim'de gözyaşıyla namaz kılıyor, kimi Mültezem'de af için yalvarıyor
Hepsi
kendileri ve mü'minler için af, mağfiret, rıza, tevfik ve hidayet istiyor.
Arefe günü ise, hepsi Arafat'a gelmiş, "Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk"
sadalarıyla asumanı inletiyor, gözyaşıyla kıldıkları namaz ve ettikleri dua ile
Rabbimizin rahmetine sığınıyor.
İşte kendimizi hayalen hacda hissetmek, onları izleyerek kendimizi onların
içinde saymak yoluyla manevî bir hâl kazanabiliriz. İnşallah dua ve
ibadetlerimizin hacıların yaptıkları ubudiyete dahil olmasını ümit ederek
ibadet edelim.
Şunu da unutmayalım ki, hadislerde verilen müjdelere nail olmak için o günleri
nicelik ve nitelik olarak en üst seviyede değerlendirmemiz gerekir. Böylece
bambaşka bir halete bürünür, ibadetin hazzını yaşar, inşallah Kurban Bayramı'na
affedilmiş olarak girebiliriz.
-"Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha
kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok
söyleyin!" (Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257)
- Kamerî ayların 12'ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm'ın beş esasından biri olan
hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır. Bu mübarek
ayın birinden onuna kadar olan zaman dilimi "leyâli-i aşere", yani on
mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban Bayramı'nın ilk günüdür.
- Bu on günde beş vakit namazı asla ihmal etmemeliyiz. Namazlarda cemaate
katılmak için gayret etmeli, daha bir dikkat ve huşu ile eda etmeliyiz.
Mümkünse bugünlerde oruç tutup zamanımızı Kur'an, istiğfar, salavat, zikir ve
dua ile geçirmeliyiz. Her zaman yapamayanlar bile hiç değilse bugünlerde
kuşluk, evvabin, teheccüt gibi namazları kılmalı, affa nail olmak için
çırpınmalıdır.
On Günlük İhyanın Püf Noktaları
- Birçok insan bugünlerin kıymetini bildiği halde günlük işlerin ve ilişkilerin
içinde tam bir ihya programı yapamıyor. Ya unutuyor ya dünya işlerine zaman ayırıyor
ya da tam istifade edemiyor. Bunun için şu basit, ama etkili tavsiyelere dikkat
edin:
- Her yılın Kurban Bayramı öncesi 9 günü ile Kurban Bayramı gününü yani
Zilhicce'nin ilk on gününü ajandanıza veya her gün gördüğünüz bir yere not
edin.
Bu on gün içinde sizi meşgul edecek misafirlik, yolculuk ve yorucu işlerden
uzak durun. Bu tür programları ya öne alın veya erteleyin.
- Seçici olmadan maç, dizi, haber izlemek gibi boş ve sizi ilgilendirmeyen
işlere zaman ayırmaktan her zaman kaçının; bu on günde ise daha bir titiz olun.
- Bugünlerde sağlığınıza özel bir önem verin ki, ibadet ve zikirden geri
kalmayın. Ameliyat ve uzun tedavileri bugünlere denk getirmeyin.
-Eğer ev hanımı, emekli, yaşlı gibi mesaiye bağlı bir işiniz yoksa bu on günü
sanki i'tikafa girmiş gibi dolu dolu geçirin.
- Öğrenci, memur, işçi gibi belirli bir uğraşınız varsa, mümkün olduğu kadar
izin ya da tatil günlerinde oruç ve ibadete ağırlık verin.
- İş, okul vs. sizi mutlaka meşgul etse bile aralardaki "ölü
zamanları" değerlendirin. Bunlardan kastımız, iş ve okula gidip gelirken,
teneffüs, sıra bekleme gibi durumlardaki boş zamanlardır. Bu zamanları Kur'an,
salavat, dua, istiğfar ve zikirle değerlendirin.
- Yanınızda sürekli küçük ebatlı bir Kur'an veya bir evrad kitabı taşıyın. Boş
zamanlarda birkaç sayfa bile okusanız kârdır.
- Kur'an okumasını bilmeseniz bile, ezberinizde olan sureleri defalarca
okumanız büyük sevaptır.
- Bu on gecede daha az uykuyla idare edin ve uykunuzu kaçıracak çay, kahve gibi
içecekleri daha çok tüketin.
- On günün tümünde oruçlu olamadıysanız fırsat bulduğunuz gün Cuma'ya denk
gelse bile yine oruç tutun. Çünkü, başka günlerde tutmaya imkanı olduğu halde
Cuma günü tutmak mekruhtur. Öyle bile olsa, mekruh sevabından biraz eksilir
demektir, yoksa hiç tutmayan zaten hiç sevap kazanmamış olur.
- Zaman kazanmak için bayramlık ve kurbanlık alış verişini önceden yapmaya
çalışın.
Kaynak: Moral Dünyası Dergisi