MEB Ortaöğretim Başmüfettişi Halil ARIK tarafından hazırlanan branş öğretmenlerine yönelik "sınıf yönetimi", "Soru Hazırlama Teknikleri" ile "Tarih Öğretiminde Usul" konularında makaleler
ektedir.
Türü | BAŞMÜFETTİŞ HALİL ARIK MAKALELER | | Adı | ha_makale.zip | DOSYAYI İNDİR | Yükleme Tarihi | 28/03/2011 | | Bilgi | BAŞMÜFETTİŞ HAİL ARIKTAN MAKALELER | |
|
SINIF YÖNETİMİ
Hazırlanan bu makale, akademik veya bilimsel çalışma kabul edilmemelidir. Daha çok sınıf içi uygulamalarda bulunmuş ve halen sınıf içi çalışmaları gözleyen birisinin, pratik ve kullanılabilecek nitelikte olacağını düşündüğü hususlar olarak kaleme alınmıştır.
Milli Eğitim Temel Kanunu öğretmenliğin, eğitim-öğretim ve buna dayalı yönetim işlerini yürüten bir ihtisas (uzmanlık) mesleği olduğunu hüküm altına almıştır. Şüphesiz ki bu uzmanlığın en önemli vasıflarının, öğretmenin alan(branş)ında donanımlı ve mesleki formasyona sahip olması yanında, yeterli bir genel kültür bilgisinin bulunması şeklinde belirtilmesi kabul görmüş kuraldır.
Bu temel vasıflara sahip bir öğretmenin sınıftaki 40-45 dakikalık ders saatini en verimli ve etkili şekilde kullanması, sınıftaki yönetiminin, bütün öğrencileri etkileyici ve isteklendirici olması ile sağlanabilecektir. Bunun sağlanabilmesi için, olumlu bir sınıf ortamının oluşturulması gereklidir. Elbette, sınıf içindeki öğrenme ikliminin oluşturulmasında; dersliğin ve sıraların düzenlenmesi, konuya uygun ders araç-gereci ile teknolojinin kullanılması önem arz etmektedir. Böylelikle öğrencinin birden çok duyu organına hitap edilerek hayatı sınıfa taşımasına katkı sağlanacak, somut ve net olarak görülenler etkili ve kalıcı sonuçlar doğuracaktır. Diğer taraftan, olumlu bur öğrenme ortamının yaratılmasında, öğretmen ve öğrencilerin birlikte sınıf kurallarını belirlemesi de önemlidir. Öğrenciler kendi koydukları kuralları daha çabuk benimseyeceklerdir. Bu kuralların da yazılı olarak belirlenmesinde yarar vardır.
Öğretmenin derse girmesinden bitimine kadar geçen zamanı nasıl kullanacağı önemlidir. Özellikle öğrencilerin beklentilerine cevap verecek bir yönetim ve sunuda bulunması kaçınılmazdır. Öğretmenin değişik kaynaklardan hazırlanarak derse hazırlıklı gelmesi ilk koşuldur. Aynı doğrultuda öğrencinin de derse hazırlıklı gelmesi için, önceden kısa da olsa bir araştırma veya inceleme görevi verilmesi yerinde olacaktır.
Derse iyi bir başlangıç nasıl olmalıdır? Öğretmenin derse başlama şekli çok önemlidir. Öğrencilerin dersi istekli ve arzulu dinlemelerini sağlamak düşüncesiyle, konu içinde yer alan bilgilerin, kazanılacak davranış ve becerilerin niçin gerekli olduğu ve hayatın hangi aşamasında kullanabilecekleri açıklanarak derse başlanması ön kuraldır. Öğrenci kendisi için gerekli bilgi verileceğini beklentisinde olduğu takdirde öğretmenini izleme ve dinleme isteğini ortaya koyacaktır. Sizi dinleyecek öğrencilerinize bilgi aktarmanın yolu onlarla sağlıklı bir iletişim ve ilişki kurmaktan geçer. Derse hemen başlama yerine ilgi çekecek bir giriş yapmak, soru sormak, gündemdeki bir olaydan kısaca bahsetmek bir yöntem olarak kullanılabilmelidir. Ders kitabını elimize alarak, “nerede kalmıştık çocuklar ?” diye söze başlamak oldukça kötü bir başlangıçtır. Elbette öğretmen diğer kaynakların yanında ders kitabından da hazırlanarak gelebilir, ancak sadece ders kitabından dersi işlemeye çalışması asla doğru bir yöntem değildir. Bakanlığımızca düzenlenen öğretim(müfredat) programlarında sadece ünite- konu başlıkları verilmiştir. Konuların içeriği genellikle öğretmenler tarafından şekillendirilmektedir. Ders kitapları da bu doğrultuda, öğretmene yardımcı olarak hazırlanmıştır. Bilgi yeterliliği öğretmenin sınıf içindeki hâkimiyetini doğal olarak kolaylaştıracaktır.
Dersin başlarındaki söylenecek ilk sözler mutlaka iyi seçilmelidir. Öğrencilerin dinleme isteklerinin en canlı olduğu zaman diliminde ki bu sözler, anlatılan konunun amacını, öğrencilere kazandırılacak davranışları kapsayacak özellikte ve nitelikte olmalıdır. İlerleyen dakikalar, öğrencilerin dersi izlemelerinde güçlükleri beraberinde getirmektedir. Bir ders saatinin tamamını aynı verimlilikte ve etkide kullanmak hiçbir öğretmen ve öğrenci için kolay değildir. Bu yüzden konu hakkında bildiklerimizi rafine edilmiş halde öz olarak sunmak en iyi ders işleme yöntemi olarak kabul görmüştür.Bildiklerimizin tamamının öğrenciye aktarılmasını asla mümkün olamayacağının ayırdına varılması gerekir. Ünlü Türk düşünürü ve bilgesi Mevlâna’nın söylediği; “ Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anlayabildiği kadardır.” sözü sanki öğretmenler için söylenmiş olmalıdır. Verilecek bilgilerin, kullanılabilir, bu günün olaylarını açıklamaya ve yorumlamaya yarar nitelikte olması gerekir. Ayrıca, şu hususu da asla göz ardı etmemek gerekir: Sonucu itibariyle toplumu etkileyen, bu güne yansıması olan, hatta ülke ve dünya gündemiyle ilgi kurulabilecek konular üzerinde önemle durulmalı, öğrencilerin bu hususlara dikkatleri çekilmelidir. Dersin akışı içerisinde öğrencilerin dikkat durumları sürekli gözlenmeli, ilgisizlik, kayıtsızlık, birbirleriyle konuşmaları, pencereye bakmaları gibi tavırları görüldüğünde ders anlatımına ara verilmeli, gerekirse dersle bağlantılı olarak bir olay, anekdot veya bir anı anlatılmak suretiyle öğrencilerin yeniden motive olmaları( isteklendirilmesi) sağlanmalıdır. Öğrencilerin dersi dikkatle dinleme sürelerinin ilköğretimde 15-17, ortaöğretimde ise 25-27 dakikayı geçmediği eğitim uzmanlarının ortak görüşleridir. Bu yüzden öğretmenlerin çok şeyi öğretme çabası yerine gerekli ve kullanılabilir bilgiyi öğretmeleri uygun olacaktır. Bebeklere renkli ve şekerli şurup verilmesi gibi, öğrencilere de bilginin albenili sunulması önemlidir.
Öğrencilerin derse katılımlarının sağlanması da önemlidir. Genellikle düz anlatım hala en geçerli yöntem olarak kullanılmaya devam etmektedir. Bu yöntemi etkili kullanma becerisi gösteren öğretmen, bilgileri sistemli şekilde iletmek suretiyle, öğrencide istek,heves ve heyecan yaratabilmektedir. Şüphesiz ki bu yöntemin verimli olduğu dersler daha çok anlatıma dayalı olanlardır. Ancak bu yöntemin öğrenciler üzerinde olumsuz etkiler yarattığı ve onları pasifize ettiği de unutulmamalıdır. Bu nedenle, sınıfta, görsel işitsel ders araç-gereci kullanılmalı, öğrencilere soru sorulmalı, yol açılmalı ve cesaret verilmeli, tartışma ortamı yaratılmalıdır.
Ders saatinde konunun akışına bağlı olarak öğrencilere, düşünme, analiz etme ve yorum yapma gücünü artıracak nitelikte sorular sorulmalı, verilen cevaplar yanlış ve eksik ise mutlaka düzeltilmelidir. Sorulara doğru cevap veren öğrencilerin zeki olduğu düşüncesinin yanında, doğru soru soranın da, daha zeki öğrenci olduğu ilkesi göz ardı edilmeden, öğrencilerin soru sormasına yönelik fırsat ve ortam hazırlanmalı, buna karşılık,sorulara etkili ve doğru cevaplar verilmelidir. Hemen cevap verilemeyecek durumdaki sorular olduğu takdirde, üstünkörü veya eksik cevap yerine daha sonra cevap verilmesi yolu izlenmelidir. Bu bağlamda, Mısırlı yazar Necip Mahfuz’un “ Bir insanın akıllı olup olmadığını verdiği cevaplardan, bilge olup olmadığını ise, sorduğu sorulardan anlarsınız” şeklindeki sözünü unutmamak gerekir. Diğer taraftan derslerde öğrencilerin merakını gidermek ve öğrenmek amacıyla sordukları sorular veya kasıtlı olarak öğretmeni zor durumda bırakacak bazı siyasi içerikli sorular yöneltmesi durumunda, öğretmenin kendi yorumlarından ziyade, Devletimizin bu konularda oluşturduğu yasal düzenlemelere, politikalara ve kamu oyunun tavır ve beklentilerine uygun cevap verilmelidir.
Öğretmenin sınıftaki söyleyeceği son sözler de önemlidir. Bu sözler genel olarak konunun ana hatlarını, gerekli bilgileri açık ve net olarak kapsamalı, gerekirse birkaç kez tekrar edilerek zihinlere yerleştirilmelidir. Ders saati sonunda öğrencilere yöneltilecek sorular, konunun hedef ve davranışlarını ölçücü nitelikte, günlük ders plânında önceden belirlenmeli ve öğrencilere yöneltilmelidir. Hemen sonrasında ise bir değerlendirme yapılarak öğrencinin anlatılan konuyu kavrayıp kavramadıkları, daha doğrusu belirlenen hedeflere-amaca ulaşıp ulaşmadıkları yönünde bir kanaate varılmalıdır. Şüphesiz ki yeterince anlaşılmayan veya eksik kalan bölümler olduğu takdirde, zaman kalırsa aynı ders saati içerisinde, zaman yetmiyorsa gelecek derste yeniden bu hususlara değinilmelidir. Gelecek derste işlenecek konuyla ilgili öğrencilere küçük çapta araştırma ödevleri verilmeli, ayrıca en iyi öğrenmenin tekrar olduğundan hareketle, anlatılanların, öğrenilenlerin evde veya etütlerde tekrar edilmesi sıkıca tembih edilmelidir. Ders zili çaldıktan sonra söylenen sözlerin hiçbir öğrenme değeri olmayacağı düşünülerek sözler tamamlanmalıdır.
Başarılı bir öğretmen sınıfta tiyatro sanatçısı gibi davranmalıdır. Ses tonunu iyi ayarlamalı, hep aynı tonda konuşmamalıdır. Hareket ve mimikleriyle öğrencileri etkilemeli, Türkçeyi düzgün, doğru ve etkili kullanmalı, ders saati boyunca öğrencilerin isteklerini artırıcı yol ve yöntemler geliştirmelidir. Öte yandan konuya göre önceden belirlediği ders araç-gerecini kullanmada süreklilik göstermelidir. Konunun ana ve alt başlıkları derse başlamadan önce görevlendirilen bir öğrenci tarafından tahtaya mutlaka yazılmalıdır. Zira bu uygulamanın, kısa da olsa ön öğrenmeyi sağladığı kabul edilmektedir. Tahtanın kullanılma zamanı ve süresi iyi seçilmelidir. Önemli görülen kelime, deyim, söz ve tarihlerin vb. yazılması ön plana çıkarılmalı, zamanın büyük çoğunluğu tahtaya yazı yazmak için kullanılmamalıdır. Öğretmenin, tahtaya abanarak, arkasını öğrencilere dönerek yazı yazması veya yazı yazarken öğrencilere yüzünü dönmeden konuşması sözün yazı tahtasına söylenmesinden ibaret kalacağı unutulmamalıdır.
Sınıf yöneticisi olarak öğretmen, öğrencilerine, hem kendi gelecekleri hem de ülke geleceğine yönelik hedefleri gösterme görevini de üstlenmelidir. Hedefi ve geleceğe ait sağlıklı bir planı olmayan öğrencilerin, derslerdeki başarısı ne kadar iyi olursa olsun iş hayatında pek de başarılı olmadıkları örneklerle görülmüştür. Ancak belirlenecek hedefler kesinlikle tatmin edici, mantıklı ve ulaşılabilir olmalıdır. Öğrencilere pek yakın gelecekte Türkiye'nin yönetiminde ve kaderinde söz sahibi olmaları iddiası ile bu sıralarda oturduklarını, anne-babalarının kendilerini okula bunun için gönderdiklerini, okulun bu amaçla açıldığını söylemek ve benimsetmek suretiyle vizyon( ileri-uzak hedef) oluşturmalarına katkıda bulunmalıdır. Unutulmamalıdır ki, büyük hedeflere yönelenler ara hedeflere kolaylıkla ulaşabileceklerdir. Kendine hedef belirlemeyenlerin, genellikle kayıtsız, kaygısız ve sorumsuzca bir öğrenim hayatı geçirdikleri belirlenmiştir. Oysaki Dünyanın en kritik coğrafyasında bulunan ülkemizin geleceğinde söz sahibi olacak kişilerin her yönüyle donanımlı, kültürlü ve ahlâklı olması kaçınılmaz bir zorunluluktur. İşte bu anlayış içerisinde öğretmenin sınıftaki rolü çok daha önemlidir.
Son olarak şunu söylemek uygun olacaktır: Sınıftaki öğrenme-öğretme ikliminin ilkbahar günlerinin aydınlığı, serinliği ve güzelliğinde olması için öğretmenin pedagojik yetenek , hüner ve deneyimlerini ortaya koyması yerinde olacaktır.
Halil ARIK
Başmüfettiş
SORU HAZIRLAMA TEKNİKLERİ
Öğretimde yöntem ve teknik kavramlarının tanımı değişik şekillerde yapılmaktadır. Uygulayıcı konumunda olanların bazen yöntem ve teknik kavramlarını karıştırdıkları, hatta aynı anlamda kullandıkları görülmektedir.
Yöntem (metod), bir amaca varmak için doğruluğu ve başarısı denenmiş en kısa, en emin yol, hareket ve iş tutma tarzıdır. Başka bir ifadeyle öğrenciyi eğitim amaçlarına en çabuk ve en güvenilir olarak ulaştıracak bir yol demektir.
Teknik ise öğretim metodlarının uygulama biçimleridir. Metod daha kapsamlı, teknik ise metodun parçaları konumundadır. (Soru sorma-hazırlama, ödev verme-değerlendirme, özetleme, alıştırma, verimli ders çalışma, ölçme-değerlendirme teknikleri vb).
Bu bağlamda, öğrenmenin gerçekleşmesinde en önemli bir unsur da sorunun tekniğine uygun olarak hazırlanması ve sorulması işlemidir. Soruların etkili olmasının en önemli yanı, soruların yanlış anlama ve algılara yol açmayacak, açık anlaşılır ve net olmasıdır. Diğer taraftan öğrencilere sorulacak sorular ne çok zor ne de çok kolay olmamalıdır. Her iki durumda da öğrencinin hoşnut olmayacağı görülmüştür. Aslında “ideal soru” neyi yoklamak istiyorsanız onu ölçen sorudur, diye tanımlanabilir.
Öğretmenlerin sınıf içinde de öğrencilere soru yöneltip, cevap istediğinde onları isteklendirici(güdüleyici) şekilde yaklaşması gerekir. Yanlış ve hatalı cevaplar alındığında, soruyu biraz açmak veya değiştirerek sormak şeklinde bir yöntem uygulanmalı, asla “ yanlış, olmadı…vb” sözlerden kaçınılmalıdır(1). Soruyu sorduktan sonra yanıtın öğretmen tarafından verilmesi, öğrenciye güvenilmiyor izlenimi verecektir. Bu durumda tamamlayıcı veya düzelteci ifadeler kullanılabildiği gibi diğer öğrencilerden de cevap istenebilir. Zaten sorunun bir öğrenciye değil tüm sınıfa yöneltilmesi gerekir. Öğrencilerin soruları öncelikle diğer öğrencilere sorularak onların cevaplaması istenmelidir.
Milli Eğitim Bakanlığı Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği’ne bakıldığında, sınavlarla ilgili;
“ Klasik türde yapılan yazılı sınavlarda en az beş soruya yer verilir. Çoktan seçmeli, eşleştirmeli, kısa cevaplı, açık uçlu, doğru/yanlış tamamlamalı ve benzeri sınav türlerinde ise soru sayısının çok, soruların kısa cevaplı olması esastır.
Soruların; konulara göre dağılımı yapılırken ağırlık, bir önceki sınavdan sonra işlenen konulara verilmek suretiyle geriye doğru azalan bir oranda ve işlenen konulardan seçilmesi esastır. “
ifadeleri yer almaktadır.
Bu açıklamalar ışığında, soruların seçiminin ne derece önemli ve gerekli olduğu, özellikle soruların ciddi bir hazırlıktan sonra belirlenmesi önemli görülmektedir.
Sorular hazırlanırken; konuları kapsaması, öğrencilerde bilgiye ulaşma isteği doğurması , yaratıcılıklarını geliştirmesi, işbirliği ve grup çalışmasına teşvik etmesi, problem çözme becerilerini geliştirmesi ilkelerinin göz önünde tutulması temel ilke olarak kabul görmüştür.
Öğretmenlerin, öğrencilere sözlü olarak yönelttikleri soru esnasında ortak hataları; “soru sorarken öğrencinin yüzüne bakmama, hızlı soru sorma, hatalı ses tonu kullanma, yeterli bilgiyi vermeden karmaşık ve anlaşılmayan sorular sorma, soru sorduktan sonra yeterince beklemeden cevap almaya çalışması” olarak görülmektedir.(2) Bu nedenle, bir öğretmenin sınıf içinde dersin akışına göre öğrencilere yönelteceği soruları önceden hazırlayıp, ders planında belirtmesi, sesini etkili kullanması, alacağı cevapların eksik veya yanlış olması durumunda onları mutlaka düzeltmesi gereklidir. Hazırlanan soruların, konu-ünitenin özetini ve ana fikrini oluşturacak, öğrencilerin istek ve beklentilerini içeren, gerekli, kullanılabilir bilgi ve beceri taşıyan özellikte olmasına özen gösterilmelidir.
Öte yandan, sınav sorularının kapsam bakımından; bilginin yanında, öğrencilerin anlama-kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme yapabilme düzeyindeki davranış-kazınım ve becerilerini geliştirebilecek ve ölçecek nitelikte hazırlanması göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca bütün sınav sorularının(müstakil olarak yapılan sınavlar dahil) zümre öğretmenlerince ortak hazırlanması kesinlikle isabetli bir yöntem olacaktır.
Öğrencilerin öğrenme becerilerine dayalı olarak, sorular belli bir zorluk derecesine göre sınıflandırılmalıdır. Bir bakıma merdivenin basamaklarını teker teker çıkmak gibidir. Nasıl ki birinci basamağa basmadan diğer basamaklara uluşmak-varmak mümkün değilse, öğrencinin dağarcığındaki bilgi fazlalaştıkça basamakları daha kolay geçebileceği unutulmamalıdır.
Soru sınıflamasında en iyi bilinen ve kullanılan sistem Bloom’un taksonomi sistemidir.
Bloom soru düzeylerini aşağıdaki basamaklara ayırmıştır:
1. Bilgi basamağı(Hatırlama)
2. Kavrama basamağı(Anlama)
3. Uygulama basamağı
4. Analiz basamağı(Çözümleme)
5. Sentez basamağı(Birleştirme-Yapılandırma)
6. Değerlendirme basamağı
Bilgi basamağında soru sorma:
Bu basamaktaki sorular daha çok hatırlama içerikli olup öğrencinin bilgiyi kullanması istenmez. Öğrenildiği gibi hatırlaması istenir. Bilgi basamağı daha sonraki basamaklarda yer alan soruların temelini oluşturur. Çünkü bütün basamakların temeli bilgi-hatırlama basamağıdır. Bir söz vardır: “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz”. Öğrencilere temel bilgiler verilmeden, tam öğretilmeden, daha üst basamaktaki sorular yer verilmesi asla doğru değildir. Bu nedenle bilgi basamağındaki sorular her zaman önem arz etmektedir. Bilgi temel alınmak suretiyle, kavramlara(ova nedir, sıfat nedir), olgulara(Kimdir, ne zaman olmuştur, İstanbul ne zaman fethedilmiştir?),araç-gereçlere( metre nedir, tren nedir),sıralama- sınıflama ( Türkiye’nin Cumhurbaşkanlarını sırasıyla sayınız? Dünya’da kaç türlü canlı vardır, sınıflara ayırınız ?), işaretlere( TL nedir, haritada yeşil renkler neyi gösterir), ölçütlere( sınıf geçmenin ölçütleri nelerdir?) yönelik sorular sormak anlamı taşımaktadır.
Bilgi basamağında sorular için anahtar kelimeler; Kim, Ne, Nerede, Ne zaman ? sözcükleridir ve sorular bu eksende oluşturulur.
Malazgirt savaşı ne zaman olmuştur? Ülkemizdeki Boğazların isimlerini söyleyiniz? gibi sorular bu basamağa örnek gösterilebilir.
Kavrama basamağında soru sorma:
Bu basamakta, anlama, açıklama(ifade etme), çevirme, öteleme(tahmin etme- kestirme), yorumlama, terimin anlamını söyleme, seçme işaretleme davranışları ön plana çıkmaktadır.
Bu basamağın anahtar sözcükleri: göster, açıkla, örnek ver, değiştir, çevir, özetle, ayır, genişlet sözcükleridir.
Örnek sorular: Bu parçadan ne anladınız, açıklayınız? Sıfatlara örnek veriniz? Bu gidişle çevre kirliliği hangi sonuçlar doğurur?
Bu tür sorular öğrencilerin konuya ilgisini artırıcı özellikte de taşımaktadır.
Uygulama basamağında soru sorma:
Öğrencinin öğrendiklerini ve anladıklarını uygulama, yazma, belirtme, ortaya koyma özelliğini taşıyan sorulardır.
Anahtar kelimeler: uygula, seç, kullan, çöz, biçimlendir, değiştir, boya, hazırla
Örnek sorular: Harita üzerinde enlem ve boylamları gösteriniz? Elektrik zilinin şemasını çizerek devreyi tamamlayınız ? Yağmurun nasıl yağdığını basit deneyle gösteriniz ? İçinde sıfat bulunan bir cümle oluşturunuz ? Evinizin bulunduğu çevrenin krokisini çiziniz? Hicri tarihi miladi tarihe çeviriniz?
Analiz(çözümleme) basamağında soru sorma:
Bu tip sorular öğrencilerin daha derin ve üst düzey düşünmesini gerektirir. Ancak bu tür soruların etkili olması için, öğrencilerin bilgi, kavrama ve uygulama düzeyindeki hedeflere ulaşması önemlidir. Analiz sorularının bir tek cevabı yoktur. Muhtemel cevapları içerebilir. Bu tür sorular ” yüksek düzeyde soru “ kapsamında olduğu için bazı öğretmenler bu tür soru sormaktan kaçınırlar.
Anahtar Kelimeler: Niçin, hangi etkenler, analiz edin, parçalara ayır, açığa çıkartın ,sonuca var, ilişki kur ?
Örnek Sorular: Kurtuluş Savaşında düzenli ordunun kurulmasına neden ihtiyaç duyulmuştur? Yeniçeri Ocağının bozulması Osmanlı Devletinin çöküşünde nasıl etkili olmuştur?
Sentez basamağında soru sorma:
Bu basamaktaki sorular da öğrencilerin yaratıcı ve bütünleştirici düşüncelerini gerektiren “yüksek düzeyde soru” kapsamındadır. Öğrencilerden parçaları ve öğeleri belli kurallara göre birleştirerek bir bütün oluşturması, bilgiyi yeniden planlama ve yapılandırması beklenmektedir. Bu tür sorularda analiz basamağındaki gibi öğretmenlerce az sorulan sorulardır.
Anahtar kavramlar: Tahmin et, üret, birleştir, ne olurdu, eğer olsaydı, yapılandır.
Örnek Sorular: Evinizin bulunduğu alandaki çevre temizliği ile ilgili bir rapor hazırlayınız ? Duraklama dönemindeki isyanların Osmanlı Devletinin zayıflamasına hangi yönleriyle etkisi olmuştur? Size göre bu olayın etkisi nedir?
Değerlendirme basamağında soru sorma:
Soru basamaklarının en üst basamağı olup “yüksek düzey soru”lardan oluşur ve üst düzey düşünmeyi gerektirir. Değişik doğru cevapları olabilir. Özellikle öğrenicinin kendi görüş ve değer yargısını ön plana çıkarma yeteneğini geliştirir.
Anahtar kelimeler : Fikrin nedir, hangisi en iyi, bu görüşe katılıyor musun, değerlendir, karar ver, haklılığını savun.
Örnek sorular: Laiklik kavramını günümüz Türkiye’si açısından değerlendiriniz ? Milli mücadele yıllarında “ manda fikri” niçin gündeme gelmiştir ? Küresel ısınmanın ülkemizdeki yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de insanlar yeterice besleniyor mu? Ülkemizin Avrupa Birliğine girme çabalarını nasıl buluyorsunuz?
Öğrencilerin kavrama, analiz, sentez yeteneklerini geliştirdikten sonra bu basamakta soru sormayı denemek daha uygun olacaktır.
Görüleceği üzere üst düzey sorularda “açık uçlu soru” özelliği daha fazladır. Zira bu tür sorular öğrencilerin düşünme yetisini geliştiren, kendine ati görüş ve düşünceleri kurallı cümlelerle ifade edilmesini sağlayan özellikler içerdiği gibi, öğrencilerin araştırma ve bilgiye ulaşma arzularını da geliştirmesine önemli katkı sağlamaktadır. Özellikle sentez ve değerlendirme türü soruların cevaplandırılması soru piramidinin en üst kısmını oluşturduğundan büyük çoğunlukta öğrencinin güçlük çektiği sorulardır. Ancak, ileriki yıllarda yapılacak Üniversitelere giriş sınavlarında bu tür sorulara daha fazla yer verileceği de unutulmamalıdır.
Yukarıda açıklanan özellikte soruların elbette bütün sınavlarda öğrencilere yöneltilmesi en ideal olanıdır. Ancak öğrenci ve sınıf seviyesine uygun bir seçme yapılması düşünüldüğünde hem düşük seviyede hem de son üç basamakta yer alan yüksek düzeyde sorulardan harmanlama yapmak daha doğru bir seçim olacaktır.
Halil ARIK
Başmüfettiş
1. Kamile Ün Açıkgöz; Aktif Öğrenme-Biliş Yayıncılık
2.Sevil Büyükalan; Soru Sorma Sanatı- Asil Yayınları
TARİH ÖĞRETİMİNDE USUL
Tarih öğretimi diğer derslerin öğretiminden farklı bir anlayış içermektedir. İnsanlığın geçmişi ile ilgili tüm konular tarihin konusunu oluşturmaktadır. Geçmişte ne yapılmıştır, nasıl yaşanmıştır, neler olmuştur? Sorularının, cevaplarını yaşayan ve yaşayacak nesillere ulaştırmak ve açıklamak tarih öğretiminin amacıdır. Geçmişe uzanmak, bu günü ve geleceği daha iyi anlamak içindir. Başka bir ifadeyle; “geçmiş-bu gün- gelecek” kavramlarının sentezinin yapılmasıdır. Yaşanmış olayların sistematik olarak açıklanmasında zaman bilimi başta olmak üzere, diğer bütün pozitif ve nakli ilimlerin katkılarını ve desteklerini almak zorunluluktur. Zaten 9.Sınıf Tarih programının içerisinde geniş bir ünite olarak okutulan bu husus öğretmen ve öğrencilerin ilgisini en fazla çeken konuları içermektedir.
Tarih öğretiminde amaç ve hedefler, öğretim programlarında genişçe açıklandığı gibi aynı zamanda da Türk Milli Eğitim Temel Kanunun, “Genel Amaçlar” bölümünde yer alan ifadelerle bütünleşmektedir. Genel ve özel amaçlara uygun olarak, başlık ve bazı alt başlıkları Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenen konular-ünitelerin içerikleri genellikle “öğrenci ders kitabı”nda yer almaktadır. Tarih öğretmenlerinin öğrenci ders kitabına bağlı olarak dersi işlemesi dikkatten kaçmamaktadır. Ancak esas olan öğretmenlerin kendilerinin( zümrede alınan kararlar ışığında) değişik kaynaklardan hazırlanarak dersi ve konuları işlemesidir. Öğretmen ders kitabına bağlı kalmadan derste özgür bir anlatım ortaya koymalı , mesleki yeterliliğini geliştirici çalışmalar yapmayı ilke edinmelidir. Konuyla ilgili alıştırma, araştırma soruları veya okuma parçası vb hususlara ihtiyaç duyulduğu zaman ders kitabından yararlanması daha uygun olacaktır
Tarih öğretiminde genel ilkele ve esaslar kısaca şöyle açıklanabilir:
Derse başlamadan önce işlenecek konu-ünitenin sonunda varılacak hedef davranışların niçin gerekli olduğunun, bu bilgilerin nasıl, ne zaman ve nerede kullanılacağının öğrencilere açıklanması, öğrencileri isteklendirme(motive etme) açısından gerekli ve önemlidir. Örnek: 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı(93 Harbi), Şark Meselesi, Lozan Antlaşması vb konularının öğrenilmesi ve kavranmasının neden gerekli olduğu, bu güne ulaşan sonuçlarının açıklanması, dersin öğrenciler tarafından arzulu bir şekilde izlenmesini sağlayacaktır. Bu tür konuların bu gün hala sonuçları ile gündemde kalması, hatta Ülke ve Dünya gündemini oluşturduğu ön plana çıkarılmak suretiyle açıklanması şüphesiz ki öğrenmeyi daha kolay sağlayacaktır. Bu nedenle konuların bu güne yansımaları ve sonuçları üzerinde durulmalı, örneklendirme yapılarak açıklanmalıdır. Hatta gelecek yıllara yansımalarının da ne şekilde olacağı mevcut veriler ışığında öngörülebilmelidir.
Bilgiyi sunmak açısından, özellikle öğrencilere gerekli olacak bilgi, olgu ve olaylar iyi belirlenmelidir. Bunların üzerinde durulmalı, gerekli ve önemli olduğunun altının çizilmeli, başka bir ifadeyle bilgiler rafine edilmiş halde sunulmalıdır. Başka bir deyimle, olayları gelişi güzel sıralamak ve öğrencilerin dağarcıklarını ,düzensiz ve gereksiz bir “ depo” durumuna getirmekten kaçınılmalıdır. Zira bu derslerden beklediğimiz hedefleri yakalayamayız.
Zümre kararlarının; bir yılda yapılacak etkinlik ve çalışmaları planlayan, derste kullanılacak yöntem, teknik, araç-gereç, yapılacak işbirliği, verilecek ödev konularının tespiti ölçme-değerlendirme, yararlanılacak alan kaynakların belirlenmesi, tutulacak defter ve dosyaların neler olacağı hususlarını içermesine özen gösterilmelidir.
Konu ve ünitelere göre , hangi ders aracının ve teknolojisinin, nasıl kullanılacağı önceden belirlenmeli ve planlarda açıkça belirtilmelidir. Özellikle görsel araçlar bu gün yaygın olarak kullanılan veya kullanılması gerekli eğitim-öğretim gerecidir. Slaytlar halinde yapılan sunumlar, CD,VCD ler, tepegöz, harita, küre, ve diğer teknolojik gereçleri sık sık kullanmak durumunda olunmalıdır. Yeterli harita olmadığı zaman elimizle çizdiğimiz haritayı çoğaltmak suretiyle öğrencilere dağıtmak veya tahtaya çizmek önemli bir yol olarak görülebilmelidir.
Diğer zümrelerle işbirliği konusu, bütün zümreler için önemli ve gerekli olmasına rağmen okullarımızda yasak savma niteliğinde yapılan uygulamalardan birisi olarak görülmektedir. Tarih derslerinde, hangi üniteler-konularda hangi zümrelerle işbirliğine gidileceği sene başındaki toplantılarda gündeme alınmalıdır. Coğrafi Keşifler konusunda, Coğrafya , Kültür konularında, Türk Dili ve Edebiyatı, Resim, Müzik, Sanat Tarihi öğretmenleri ile bir araya gelerek, kaynak alışverişi, bilgi paylaşımı araç-gereç, uygulama iş birliği vb. konular görüşülerek gerekli kararlar alınmalıdır.
Zamanlama konusuna gelince; öğretim programlarının içinde yer alan ünite-konuların hangi sürede işleneceği, kaç ders saati ayrılacağı, yine öğretim programında yer alan süreler esas alınarak zümrece belirlenmelidir. Ünitelendirilmiş yıllık planlar hazırlanırken, öncelikle müfredat programları, yıllık çalışma takvimi, bir önceki yıla ait planlar(özellikle bu planların uygulanması sırasında varsa ortaya çıkan aksaklıklar), okuldaki bulunan ders-araç-gerecinin listesi vb doküman elimizin altında bulundurulması gerekmektedir. Diğer taraftan sınıf yöneticisi olarak bir öğretmenin bir ders saatini etkili ve verimli kullanması da önem arz etmektedir.(1)
Ödev konularının belirlenmesi işleminde yine zümre kararı alınması en doğru yöntemdir. Öğrencilerin ilgisini çekecek, isteklerine ve bireysel yeterlilik ve yeteneklerine uygun olması yanında, Türk ve Dünya gündemini yakalayan, öğrencilerin hayatının her döneminde ihtiyaç duyacağı veya kullanabileceği. dünden bugüne, bu günden geleceğe yansımaları olacak konuların öğrencilerin isteklerine sunulması çok ama çok önemlidir.
Ödevlerin değerlendirilmesinde; öğrencinin emek sarf ettiği, öğrenmesine hangi ölçüde katkı sağladığı, Türkçeyi etkili ve doğru kullandığı, kaynaklardan yararlanma yeteneği gibi hususlar esas alınmalıdır.
Yazılı ve sözlü sınavlar için gerekli ilke ve esaslar Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği’nde açıklanmıştır. Bunların yanında, Tarih derslerinde hazırlanacak sınav soruların tekniğine uygun olması, ölçme ve değerlendirmenin de aynı şekilde gerçekleştirilmesi gereklidir.
Bunların dışında; Tarih dersinin; çocuklarda, geçmişe saygı, milliyet ve vatanseverlik duygularını geliştirme ve etkileme konusundaki hizmeti o kadar büyüktür ki, son yıllarda bütün ülkeler bu gücü kullanmak için çaba göstermektedirler. Diğer taraftan ünlü eğitimci ve Talim ve Terbiye Kurulu Reisi İhsan SUNGU’nun dediği gibi, “Tarihte büyük adamlar kuramından ilham alanlar, tarih derslerinde biyografilere büyük bir yer verilmesini zorunlu görürler”. Yine İngiliz tarihçi Carlyle; “İnsanın bu dünyada yaptığı şeylerin tarihi, gerçekte büyük adamların burada yaptığı şeylerin tarihidir” diyor. Bu sözler doğru sözlerdir. Çocukların büyük adamların hayatlarını taklit ettiğini dikkate alarak, tarih derslerinde sırası geldikçe büyük adamların hayatlarına da yer verilmesi yararlı olacaktır. Çocuklar gerçek hayatta, günlük olaylar ve gündemleri değerlendirirken, tarihten kazandığı zihinsel alışkanlık ve becerilerini kullanmaya özen göstermekte ve bu sayede doğru değerlendirmeler yapabilmektedir. Zaten tarih öğretiminin en önemli yararlı yönlerinden birisi budur.
ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ:
Tarih dersi öğretiminde, öğretmen, sınıf ve konuların özelliğine göre değişik yöntemler kullanılabilmektedir. Her yöntemin faydasının yanında, kendine göre, eksik ve sakıncalı yönleri bulunmaktadır. Önemli olan kullanılacak yöntemin iyi seçilmesidir.
SÖZEL YÖNTEMLER:
Tarih derslerinde, ‘Anlatım’ ve ‘Soru-Cevap’ yöntemleri başta olmak üzere genellikle sözel yöntemler kullanılmaktadır.
Anlatma Yöntemi: Takrir yöntemi olarak da bilinir. Tarih derslerinde en çok kullanılan yöntemdir. Özellikle kalabalık sınıflarda kullanılan en doğru ve etkili yöntem olarak kabul görmüştür. Bu yöntemde anlatma, açıklama ve kulağa hitap etme olayı vardır. Güzel Türkçe konuşmanın, özellikle öğrenci seviyesine uygun cümleler ve bilgiler seçme önemlidir. Öğrencilere dinleme, dinlediğini anlama, anlamadığını sorma alışkanlığının verilmesi de gereklidir.
Bu yöntemin başarılı olması için, öğretmenin;
Konuya ilgili geniş bir bilgiye ve genel kültüre sahip olması,
Dersin başında konuyla ilgili gerektiğinde ufak bir slayt, grafik, fotoğraf, anekdot vb sunu da bulunması,
Öğrencilere dersin başında basit sorular yönelterek dikkatlerinin çekilmesi,
Geniş bir konu seçiminden ziyade bir derste uzmanların ortaya koyduğu gibi 5-9 nokta belirleyerek buralara yoğunlaşması,
Akıcı bir dil kullanması
Hitap ettiği öğrencilerin seviyesini iyi belirlemesi
Planlı bir sunuş yapması
Her şeklide öğrencileri iyi motive etmesi(isteklendirmesi)
Ders araç-gerecini zamanında ve etkili kullanması
En önemlisi de öğretmenin ses tonuyla, mimikleriyle, duruşuyla, zamanı iyi kullanması ile, öğrencileri etkilemesi ile iyi bir hatip, iyi bir sunucu olması,
Gerekli ve önemli hususlar olarak ortaya çıkmaktadır.
Soru-Cevap Yöntemi: Öğrencide yapıcı, yaratıcı bir düşünme ile serbest konuşma alışkanlığının kazandırılması, tartışma yapabilme ve girişkenlik yeteneğinin geliştirilmesi ve her şeyden önce “öğrenci merkezli” öğretimin en önemli yöntemi olarak kullanılmaktadır. Öğrencinin soru sorması onun öğrenme istekli ve bilinçli olduğuna yönelik bir ip ucudur. Diger zamanlarda öğrenciye vermeye ve sunmaya çalıştığınız bilgileri bunun kadar etkili sunamayacağınız açıktır. Bu yöntemin diğer öğretim yöntemleri ile birlikte kullanıldığında çok daha etkili olacağı da açıktır. “Sokratik yöntem” olarak da adlandırılan bu yöntem, Yusuf Has Hacip, ünlü eseri Kutadgu Bilig’i dört kişinin soru-cevap yöntemi kullanarak konuşturulması şeklinde kaleme almıştır. Bu nedenle bu yöntem tarih öğretiminde sık kullanılmaktadır.
Bu yöntemin başarılı olması için;
Sınıfın iyi motive( güdüleme-isteklendirme) edilmesi,
Soruların düşündürücü ve iyi seçilmiş olması, soru kadar cevabında açık ve anlaşılır olması:
Soruların ilmi ve objektif olarak sorulması ve cevabının aynı özellikte olmasına dikkat edilmesi;
Öğrencilerin derse hazır ve istekli olması,
Bütün öğrencilerin katılımlarının sağlanması, aksi takdirde birkaç öğrenciyle dersin işlenmesi suretiyle diğer öğrencilerin seyirci konumuna düşürülmemesi;
Soruların güven verici ve konunun açıklanmasına yardımcı olması,
Öğrencilerin soru sormalarına fırsat ve imkan verilmesi,
Öğrencilerin yanlış cevap veya ifadelerinin kırıcı olmadan düzeltilmesi,
Öğrenciler mahcup edilmeden ve kırılmadan, tam tersine güzel ve takdir edici sözlerle daha sonraki derslerde de istekli olmalarına katkı sağlanması;
Dilbilgisi kurallarına uygun sorular sorulması, özellikle Niçin? Neden?Nasıl, Kim? Vb soru ekleri ile soru yöneltilmesi;
Bu yöntemin dersi kaynatacak veya öğrencileri gruplaştıracak biçimde uygulanmamasına özen gösterilmesi;
Gerekli ve önemli yönlerdir.
Tartışma Yöntemi: Bu yöntem, karşılıklı konuşma, konuyu tartışma , farklı fikirler ve düşünceler ortaya koyabilme şeklinde tanımlanabilir. Tartışma yönteminde öğrencilerin oturma biçimleri önemlidir. Arka arkaya sıralarda oturan öğrencinin tartışması asla doğru değildir.Herkes birbirinin yüzüne bakarak konuşmalıdır. Tartışmada öğretmen yönetici konumunda olmalı, gereken müdahaleleri yapmalıdır. Ancak demokratik bir ortam ve kural çerçevesinde yönetimi esas almalıdır. Tartışma yönteminde öğrencilerin önceden hazırlanmaları ve sınıfın tamamının tartışmaya katımlımı sağlanmalıdır.
Örnek Olay İnceleme Yöntemi:
Gerçek yaşamdaki durum ve gündemlerle öğrencileri yüz yüze getirerek, onların kendilerine sunulan olaydaki durumları tahlil etmesi, problemleri çözmeye ve değerlendirmeye çalışması esasına dayanan örnek olay etkinlikleri, ‘Tarih öğretiminde’ kullanılabilecek önemli bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarih derslerindeki örnek olay etkinlikleri ile öğrenciler, problemi tespit, verileri tahlil etme, sebep sonuç ilişkisi kurma ve sonuca gitme gibi pek çok temel niteliği kazanabilirler. Başka bir deyişle, tarih derslerinde örnek olay etkinliği aracılığıyla öğrenciler, hem tarihi konu ve hadiseleri öğrenmekte, hem de çağımız insanının sahip olması gereken temel nitelik ve becerilerinin bir kısmına sahip olmaktadırlar. Tarih öğretmenlerinin, sınıflarında örnek olaya dayalı etkinlikleri sağlıklı bir biçimde yürütebilmeleri için, örnek olayın kaynaklarını ve nasıl uygulanması gerektiğini çok iyi bilmeleri gerekmektedir.(3) Bu Yöntem gösteri yöntemiyle de iç içe kullanıldığı zaman daha etkili olacaktır
Bunun dışında benzer usulleri kullanarak yapılan diğer yöntemler ise;
Panel:Bir konunun tartışılması için yapılan toplantıdır.bir konu birkaç kişi tarafından topluluk içinde açıklanır.
Sempozyum: Bir konunun çeşitli yönleri üzerinde kısaca yapılan sunumlardır.
Münazara: Karşıt gruplar arasında görüşlerini kabul ettirme esasına dayanır.
Açık oturum: Bir çok katılımcının bir veya birkaç konu çevresinde görüş bildirmesidir. Beyin Fırtınası: Bir konun üzerinde alternatif görüş ve düşüncelerin ortaya konulması diye özetlenebilir.
Mülakat(Söyleşi): Bir konuda yetkili veya ilgili kişi veya kişilerle yapılan görüşmedir.
Sözlü Kaynaklardan Yararlanma: Geçmişin öğrenilmesinde özellikle yerel tarihlerde sözlü kaynaklara başvurulabilmektedir. Bu amaçla, kaynak olacak konuk çağırma, anıların dinlenmesi yoluna gidilebilinir. Bunun için öncelikle konu ve konuk seçimi, soruların önceden hazırlanması, bilgilerin tasnif edilmesi ve daha önemlisi bilginin doğruluğunun irdelenmesi gereklidir.
Poblem Çözme Yöntemi: Problem ve sorunların aşağıda belirtilen yöntemlerle çözülmesidir.
Tüme varım yöntemi: Parçalardan bütüne varma yoludur.
Tümden gelim yöntemi: Bütünden parçaya inmek suretiyle sonuç almak yoludur.
Analiz yöntemi:Parçalara ayırarak çözümleme işidir.
Sentez yöntemi: Parçaların birleştirilerek bütünü elde etmek ve sonuç çıkarmak ve yorum getirmek işidir.
UYGULAMALI YÖNTEMLER:
Gözlem Yöntemi: Olayı gözle, araçla gözlemlemek, incelemek şeklinde tanımlanabilir.
Gösteri Yöntemi: Bu yöntem uygulamalı yöntemlerin en öne çıkanıdır. Bir takım araç-gereç kullanılarak göze ve kulağa hitap eden bir yöntemdir. Tarih dersi öğretiminde zaman zaman başvurulacak yöntemlerden birisidir. Osmanlı Devletinin Divan toplantıları ile, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin vb. temsili olarak gösterilmesi, bu yönteme örnek olarak verilebilir.
Yaparak ve Yaşayarak Öğrenme Yöntemi: Öğrencilerin bizzat yaparak öğrenmeleri yöntemidir. Bir ferman kaleme almak, fetva yazmak vb etkinlikler yapılabilir.
ÖĞRETİM TEKNİKLERİ:
Soru Sorma Tekniği: Tarih derslerinde bu çok önemledir. Özellikle sınav soruları, konuların ana fikrini, hedef-amaçlarını ortaya koyacak, öğrencilerin ilgisini çekecek, gündemi yakalayabilen ve kullanılan nitelikte belirlenmesi önemlidir. Kısa cevaplı sorular yanında daha ziyade öğrencilerin, anlama, yorum yapabilme yeteneklerini geliştirici nitelikte uzun cevaplı soruların da sorulması gerekmektedir.(2)
Ölçme ve Değerlendirme Tekniği: Öğrencilerin bilgi, beceri ve davranışlarının önceden belirlenmiş araçlarla(en belirgini yazılı sınav) ölçülmesi ve ortaya çıkan sonuçların analizinin sağlıklı bir şekilde yapılarak geri bildirimlerinin yapılması tekniğidir.
Genel olarak, yazılı sınavlardan sonra, sonuçların analizlerinin yapılarak değerlendirilmesinde önemli eksikliklerimizin bulunduğu acıktır. Oysaki, analizi yapılan sınav sonuçları, aynı zamanda soruların tekniğine uygun olup olmadığını da belirlemeye yönelik bir çalışmadır. Daha sonraki sınavlarda bu tür yanlışlıklara dikkat edilmesini sağlamaktadır.
Açıklama Tekniği: Gerekli görülen bir konu veya bölümün geniş olarak açıklanması olarak düşünülmelidir.
Özetleme Tekniği: Bir konu veya hususun kısa olarak özetlenmesidir.
Araştırma Tekniği: Bir konunun değişik kaynaklardan araştırılıp derse hazırlıklı gelinmesi tekniğidir. Tarih derslerinde sık sık kullanılan bir teknikdir.
Alıştırma Tekniği. Tarih derslerinde daha çok anlatılanların tekrarı diye tanımlanmaktadır.
Ödev Verme ve Değerlendirme Tekniği: Tarih derslerinde ödev konularını zümre olarak belirlemek çok önemlidir. Verilecek ödevlerin, açık uçlu konulardan ( I. Meşrutiyet, III. Selim Dönemi, Uygurlar vb) çok, öğrencilerin her zaman kullanabileceği, ülke ve dünya gündemini oluşturacak konulardan seçilmesi, kaynakların sağlıklı belirlenmesi, öğrencilerin ödevlerini hazırlama çalışmalarının her safhasının takip edilmesi yerinde olacaktır.
Ayrıca, Tarih öğretiminde, “ öğrenme ortamı” oluşturma çok önemlidir. Bu bağlamda içinde; tepegöz, projeksiyon makinesi, bilgisayar, özel tahta, haritalar, duvar panoları, film ve resim arşivi, tarihi nesneler, yazılı vesikalar, kitap-ansiklopedi,vb. bulunan, Tarih Dersliği oluşturmak suretiyle, öğrenme ortamı sağlanması fevkalade isabetli olacaktır. Bu şekildeki uygulama aynı zamanda, burada ders gören bilhassa sosyal bilimlere ilgi duyan öğrencilerinin özel olduğunu hissettirme açısından da önem taşımaktadır. Bunun dışında özel dersliğin yanı sıra, bina ve bahçe içerisinde uygun alan-bölümlerde, başka öğrenme ortamları( tarih panosu, resimler, tablolar, büstler, heykeller, anıtlar( Orhun Anıtları vb) oluşturulmalıdır.
Diğer taraftan, “Tarihsel Çevre”nin öğrenilmesi de gözden uzak tutulmamalıdır. Çevremizde, yöremizde, bölgemizde veya ulaşabildiğimiz her yerdeki geçmişe ait her şey(Müzeler, kalıntılar,tarihi eserler vd ) tarihi çevredir. Bu doğrultuda yetkililerden bilgi alınması yoluna gidilmelidir. Çevre geziler öğretim programının içeriğine uygun olmalı, gidilecek yerler için öğrencilere özellikle kavramlar ile ilgili ön bilgi verilmelidir.
Halil ARIK
Başmüfettiş
1. Bu konuda tarafımdan hazırlanan ‘Sınıf Yönetimi’ adlı makaleden yararlanılabilir.
2. ‘Soru Hazırlama Tenkikleri” isimli makale çalışmamda konu genişçe açıklanmıştır.
3. İsmail Hakkı Demircioğlu- Tarih Öğretiminde Öğrenci Merkezli Yaklaşımlar.
Türü | BAŞMÜFETTİŞ HALİL ARIK MAKALELER | | Adı | ha_makale.zip | DOSYAYI İNDİR | Yükleme Tarihi | 28/03/2011 | | Bilgi | BAŞMÜFETTİŞ HAİL ARIKTAN MAKALELER | |
|