Geçen
hafta üzüntü haftasıydı. 27 Şubat’ta Türk ve İslâm dünyası siyaset
bilgesini kaybetti. Merhum Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN Hakk’a yürüdü.
Hak’tan geldi, Hak üzere yaşadı, Hak için mücadele etti ve Hak üzere
vefat etti.
Erbakan’ın adı “Dinin Yıldızı” anlamını taşıyordu, gerçekten de dünyanın
yıldızı oldu. Kırk iki yıldır Türk milleti merhum ERBAKAN’la yaşadı,
farkında olarak yahut olmayarak onu içinde taşıdı. Hizmet yolunu ister
beğensin, ister beğenmesin, aramızdan ayrılınca içimizden sanki hayati
bir uzvun kopuş acısını hissettik. Aramızdan ayrılınca, ancak o zaman
onun içimizde taşıdığımızın farkına vardık. Kendisini tanıyan,
sohbetinde bulunan ve bulunmayan, siyasetini beğenen-beğenmeyen herkes
onun için üzüldü, dostları gözyaşına boğuldu. Bendeniz böyle bir sevgiyi
ve bu kadar muhteşem bir kalabalığı hiçbir cenazede görmedim.
Doğarken dar bir aile ortamında dünyaya teşrif etti, fakat ölürken yüz
binlerce insanın eşliğinde, dualarla, tekbirlerle, salavatlarla ve büyük
bir sevgi ile Rabbine uğurlandı. Merhum Necmeddin Erbakan, geldiği yere
doğduğu gibi dönmedi, tertemiz ve birçok artılarla döndü, çantası dolu
gitti, Rabbine karşı görevini en üst düzeyde ifa etmiş olarak gitti.
Aslında o gitmedi, Ulu Allah’a kavuştu, inşallah katındaki yerini buldu.
O aramızdan ayrılmadı, belki bundan sonra aramıza daha etkin bir
şekilde yerleşti.
Merhum ERBKAN, asıl şimdi yaşamaya başladı. Türk Milleti ve İslâm
dünyası onu bundan sonra daha iyi anlayacaktır, fikirlerinden ve açtığı
hizmet yolundan daha çok yararlanacaktır. Şair ne güzel söylemiş:
“Yâdında mıdır doğduğun dem,
Sen ağlardın, gülerdi âlem.
Geçir ki öyle bir dem,
Olsun sana mevtin hande, halka matem.”
Yani doğduğun zamanı hatırlıyor musun? Sen ağlardın, etrafındaki
insanlar gülerdi. Öyle bir zaman geçir ki, sen ölürken gülerek git,
insanlar da matem tutsun.
Merhum ERBKAN Hoca bu beyitlerin tecellisine fazlasıyla mazhar olmuş müstesna insanlardan biridir.
1968-69 yıllarında İstanbul’da öğrenci iken ERBAKAN adını ilk defa
basından öğrenmiştim. Odalar Birliği Başkanı seçilmişti. Buna gençlik
olarak çok sevinmiştik ve içimizi büyük bir heyecan kuşatmıştı. Çıkan
haberleri yudumlar gibi okuyorduk. Daha sonra çeşitli vesilelerle
kendisi ile görüşmek ve daha yakından tanımak da nasip oldu. Bu yazıda
kısa başlıklar halinde kendi aciz penceremden merhum ERBAKAN’ı şöyle
tasvir etmek istiyorum:
1. Gerçekten ihlâs sahibi idi.
2. Merhum Necmeddin ERBAKAN, ismi gibi kendi de güzeldi.
3. Gören herkesi etkileyen bir şahsiyete sahipti.
4. Her zaman tebessüm halindeydi, Peygamberimizin bu tavrının bir tür örneğini veriyordu.
5. Giyim kuşamı modern, temiz ve son derece itinalı idi. Giyim kuşamı ile de muhataplarını etkilemekteydi.
6. Fiziği gibi hitabeti de mükemmel idi. Konuşması son derece etkileyici ve ikna edici idi.
7. Olağanüstü zeki bir insandı. Şöyle ki, onun zekâsı gözlerinden ve
bakışlarından akıyordu. Herkesin zekâsı 500 GB olarak belirlense onun
zekâsı 1000 GB idi.
8. Büyüklerine saygılı idi, âlim ve fazıl kimseleri ziyaret edip dualarını almaya özen gösterirdi.
9. Son derece nezaket sahibi idi.
10. Son derece mütevazı idi.
11. Türkiye’de siyasetin okulunu açmıştı. Anadolu insanına siyaseti öğretmişti.
12. Statükoyu kırarak dininin gereğini yaşamak isteyen Müslümanlar
üzerindeki baskıların kalkması için dik durdu, yılmadan mücadele verdi.
13. Çağdaşı siyasal ve entelektüel kesimin en dindar kişiliğine sahipti.
14. Sabırlı ve kararlı idi.
15. Kurduğu partilerle Türk siyasetine, maneviyat sahibi, dinini ve
dünyasını bilen yürekli elemanlar yetiştirmişti. Motor hocası olduğu
gibi, siyasetin, ahlak ve maneviyatın da hocası olmuştu.
16. Türkiye sınırlarını aşarak hizmetini Avrupa’ya ve dünyaya yaymayı başarmıştı.
17. Siyasette fevkalade başarılı olmuştu. 2002 yılından bu yana Türkiye
tarihinin en etkili ve hizmet veren iktidarı onun eseri idi.
18. Erbakan hoca olmasaydı, bugünki değişme ve gelişmeler olamazdı.
19. Türk entelektüel kesim tarafından yeterince tanınamadı.
20. Merhum N. Erbakan, dünyaya büyük bir miras bırakıp gitti.
21. Dünyaya, gerçekten imzasını atıp gitti.
22. Rabbine kavuşuncaya kadar, zamanlarının her bir saniyesini değerlendirmeyi başarmış bir mücahiddi.
23. Türkiye’nin ve İslâm dünyasının bilge kişisi idi.
24. Hayatı örnek alınacak müstesna bir şahsiyetti.
25. Kur’an’da açıklanan veli kullardan biri olmayı başarmıştı.
Yüce Rabbimiz, herkese böyle bir hayat, böyle bir son nasip etsin, diyor
aile fertleri, Türk Milleti ve İslâm dünyasının başı sağ olsun,
diyorum. |