Necmettin Erbakan Efsanesi
Necmettin Erbakan hakka yürüdü. Darbe yıldönümünden bir gün önce!
O sıradan bir parti lideri değildi. O’nun fikir ve kadroları zannedildiğinin aksine uzun yıllar siyaseti etkileyecek.
Necmettin Erbakan, siyaset sahnesine
çıktığı günden beri, kendilerini sistemin bekçileri sananların gazabını
üzerine çekti. Son partisi hariç kurduğu bütün partiler kapatıldı. O hiç
yılmadı. Sabırla yoluna devam etti.
70’lerdeki iktidar yürüyüşü CHP ile
kurduğu koalisyon nedeniyle 96’ya kadar gecikti. CHP ile kurduğu
koalisyon uzun ömürlü olsaydı, belki 12 Eylül yaşanmayacaktı.
Kim bilir?
Kıbrıs harekatında da O’nun katkılarını görüyoruz.
Sistemin sinir uçlarına dokunmaktan çekinmemesi ayrı bir özelliğiydi. Sistem harekete geçtiğinde ise sadece sabrediyordu.
Sistem O’nu hep sakıncalı gördü.
Sistemin bekçileri AK Parti iktidarıyla birlikte Sayın Erbakan’ı yeniden
keşfettiler. Utanmasalar Saadet Partisine intisap edeceklerdi.
Urfa – Konya gibi şehirlerde, hocanın
öğrencileri müthiş belediyecilikleriyle dikkat çektiler. Dürüst
yönetim, modern şehircilik, çevreye önem verme ve ahalinin adam yerine
konması belediyecilikte müthiş bir değişim yaşattı. Birçok kişi, artık
ülke, neden Milli Görüşçü belediyeler gibi yönetilmiyor sorusunu sormaya
başladı. Ankara İstanbul gibi büyük kentlerin de Milli Görüş
kadrolarınca yönetilmeye başlanması iktidar kapısını araladı. Kronik
sorunların çok kısa sürede çözülmesinin şaşkınlığı yeni bir sayfanın
açılmasına neden oldu.
1996 yılındaki başbakanlık, sistemin dayanabileceği bir şey değildi.
Ekonomi çok kısa sürede toparlanmaya
başlamıştı. Sayın Erbakan içerideki başarısını Lozan’ın ruhuna aykırı
olarak dışarıya taşımaya başlamıştı. Bu kabul edilemezdi. Çünkü birileri
hala Lozan antlaşmasının geçerli olduğunu zannediyordu.
Neyse o başka bir konu…
Necmettin Erbakan aktif siyasetten
çekilmeye zorlandı. Bu mümkün olmayacaktı. Sistemin bekçileri, O’nun
ektiği tohumlardan kurtulmanın imkansız olduğunu fark ettiklerinde iş
işten geçmişti.
Darbe sürecinde kendisini terk eden
öğrencilerine yine babacan ( çok nadir olarak ta sert) bir tavırla
“yaramaz çocuklar” diyecekti.
Bölünmeler Türk siyasi hayatının
kaderi. Ana bünyeden ayrılanlar bir çatı altında siyaset hayatlarını
devam ettirirler. Ayrılanlar birden fazla çatıda yaşayamazlar.
Milli Görüş ise bu gün ( Abdüllatif Şener’in partisini de sayarsak) 4 parti olarak karşımızda.
İlginç değil mi?
Milli Görüş ekibinin yetişmiş kadroları sitemin artık her tarafında varlar.
Sayın Erbakan’ın gözde öğrencilerinden biri Cumhurbaşkanı, diğeri başbakan.
Türkiye bugün İslam aleminin parlayan yıldızı. Öğrencisi hocasından aldığı ilhamla bölge değil dünya liderliğine oynuyor.
Düşmanlık politikaları yerini işbirliğine bıraktı. Vizesiz gidebildiğimiz ülkelerin sayısı her gün artıyor.
Bu gelişmelerin fikir babası Merhum Erbakan’dır.
Özetle bugünü anlamak için Merhum Erbakan’ı iyi tanımamız lazımdır.
Merhum Erbakan, kendine özgü politikalarıyla, maddi ve manevi kalkınmanın öncülüğünü yapıyordu.
Ağır Sanayi ve İslam ülkeleriyle
sağlanacak işbirliğinin hemen bütün sorunları çözeceğini ileri
sürüyordu. Bundan dolayı da batı düşmanlığını siyasetinin merkezine
koyuyordu. Son dönem Kemalistlerin de fark ettikleri gibi, mevcut
düzenle çok az ayrışıyordu. Ekonomide devletçi, siyasette milliyetçiydi.
O’nun milliyetçilik anlayışı, batı düşmanlığı noktasında Kemalistlerle
ortaklaşırken, İslam kardeşliği yönüyle ayrılıyordu. Merhum Erbakan’ın
İslam kardeşliği elbette önemli ama “milleti hakime”yi merkeze
aldığından biraz sorunludur.
Netice olarak, düzenin korkmaması gereken bir liderdi Merhum Erbakan. Onu anladılar ama biraz geç anladılar.
Merhum Erbakan resmi ideolojiyle
halkı barıştırmaya uğraştı durdu. Çünkü devletçiydi. Ama onun
devletçiliğiyle Kemalistlerin devletçiliğini aynı kabul etmek, haksızlık
olur. Sonuçta Merhum Erbakan’da devletçi bir politikayı savunuyordu.
Özgürlüklerle ilgili sorunlarımızın dünyaya rağmen çözülebileceği
öngörüsüne de bizim katılmamız mümkün değildir.
Merhum Erbakan’ı Erbakan yapan şey en katı sorunların çözümünde bile çok esnek yollar önerebilmesidir.
Kimseyi azarlamaması ve rakiplerine ağır ifadeler kullanmaması örnek alınması gereken davranışlarıdır.
Katılmadığımız fikirleri olsa da O’na her zaman saygı duyacak ve özleyeceğiz.
Allah rahmet eylesin.
Ahmet Hamdi Ayan-Habervakti http://www.habervakti.com/?page=articles&id=5697
Yorumlar -
Yorum Yaz