EL GAZELİ

 

Ellerine sarın kalbimin içi

o ayla boyanmış nar ellerine

 

Bahar ellerine giydir düşleri

Göksel şarkıları sar ellerine

 

O kar ellerine yar ellerine

Deme sabah akşam var ellerine

 

Rüzgar mı asker mi biçti yolumu

Önünde kaç engel var ellerine

 

Bitirip şu kuru kara ekmeği

göç etsem diyorum yar ellerine

11 Yıl Önce ‘Yar Ellerine Göç Eden” Kurucu Genel Başkanımız Akif İnan’ı Rahmetle Anıyoruz

 

 

“Bitirip şu kuru kara ek- meği/Göç etsem diyorum yar ellerine” mısralarıyla aidiyetini belirterek vuslat arzusunu dile getiren Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan, yar ellerine göçeli 11 yıl oldu. 1940 yılında Şanlıurfa’da dünyaya gelen, 6 Ocak 2000’de yine Şanlıurfa’da vefat eden İnan’ı, ölümünün 11. yıldönümünde rahmetle ve minnetle anıyoruz.

  

Akif İnan, düşünce adamı, eğitimci, edebiyatçı ve sendikacı kimliklerinin yanında bir gönül adamı, hep hayatın içinde olmuş ve ‘her eylem yeniden diriltir beni’ diyen bir eylem ve aksiyon adamıydı.

 

Akif İnan, yalnızca kalemiyle değil, parasıyla, zamanıyla, bütün gücü ve enerjisiyle bir ‘sürekli hareketlilik ruhu’ içinde yaşamış; sindirilmiş ve hak arama fikrinden uzaklaştırılmış tepkisiz bir toplumdan, ‘ben varım, hakkımı çiğnetmem’ diyebilen bir topluma geçiş için öncelikle sendikal örgütlenmenin gerekliliğine dikkat çekmiştir.

 

İyi bir hatip de olan Mehmet Akif İnan, kişiliğinin bu zengin cephesinden hız alarak, kamu çalışanları arasında toplumsal hak arama mücadelesini başlatmış ve 1992 yılında Eğitim-Bir-Sen’i, 1995 yılında da Memur-Sen Konfederasyonu’nu kurmuştur.

 

Şiir kitaplarıyla, fikir eserleriyle, yazılarıyla ve kurucusu olduğu Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen ile kozasını ören İnan, gerçek bir ‘muallim’ olarak çok sayıda talebe yetiştirmiş, 1960’lardan vefatına kadar süren bir fikir mücadelesinin içinde olmuştur. İnan, hep hayatın içinde olmuş, eyleme ve aksiyona verdiği önemi, “her eylem yeniden diriltir beni” diyerek ortaya koymuştur.

 

O, İslam Âlemi’nin dertleriyle dertlenmiş “Kudüs Şairi”ydi. Fikir ve düşünce yazılarını kaleme alırken, değerlerimizden beslenerek, kültür ve medeniyetimizin yeniden inşası ve hayat bulması için çalışmıştır. Şiiri de davasının emrine vermiş, tasavvurlarını insanlarla ve milletle paylaşmak için çırpınmıştır.

 

O’nun sendikal anlayışını kavramak ve anlamak için, şiirlerine, makalelerine ve kitaplarına bakmak ve bugünün kavramlarıyla yeniden okumak gerekir; o zaman anlaşılacaktır ki, O, sendikal mücadeleyi kültür ve medeniyetimizin yeniden inşası ve gelecek tasavvurunun bir parçası olarak görmüştür.

 

Akif İnan, sendikal mücadeleyi, boş kavgaların zemini olarak değil; toplumun dirilişine, milletin ve insanlığın yeniden uyanışına, kurtuluşuna araç olarak seçmiştir. Bu kapsamda, Akif İnan’ın şiirleri ve yazıları nasıl medeniyet köklerimizden besleniyorsa, evrensel değerleri kucaklıyorsa, sendikacılığı da aynı misyon ve vizyonu taşımaktadır. Biz, Akif İnan’ın bu sendikal anlayışını bugün akademik sendikacılık, hizmet sendikacılığı, kültür sendikacılığı ve medeniyet sendikacılığı olarak tanımlıyor ve yaşatıyoruz. Bu mirasın varisleri olmaktan da onur duyuyoruz.

 

Akif İnan, sendikal anlayışını “isteriz” veya “istemezük” sığlığına hapsetmemiştir.  Sendikacılığının merkezinde üretim ve adalet ilkeleri birlikte yer almıştır. Birlikte üretelim, pastayı birlikte büyütelim ve ortaya çıkan katma değeri adil paylaşalım yaklaşımı içinde olmuştur. Akif İnan, bu yaklaşımla, kamu görevlilerine toplu sözleşme ve grev hakkı verilmesini istiyordu.

 

Sendikacılıkta çok ciddi hedefler koyan Akif İnan için son derece önemli olan toplu sözleşme ve grev hakkına ulaşma noktasında, 2010 final bir yıl oldu. İnan’ın koyduğu hedefe, Anayasa Değişikliği Paketi’ne girmesini sağladığımız toplu sözleşme hakkının 12 Eylül 2010’da yapılan referandumda yüzde 58 oyla kabul edilmesiyle ulaştık.

 

Bu duygularla, kökü ezele, dalları ebede uzanan bir misyonu bizlere miras bırakan Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan’ı bir kez daha rahmetle ve şükranla anıyoruz.

---

Yorumlar - Yorum Yaz

---