İslamda mehîr
İslamda mehîr adı altında alınan para başlık parası mıdır ? Mehirde ölçü nedir ?
Evliliğin ilerleyen seneleri içinde ortaya çıkan meselelerden birisi,
kız için mehir konuşulurken erkek tarafının tedarik etmekte güçlük
çekeceği külliyetli bir paranın talep edilmesidir. Veya hediye ve ev
eşyası alınırken kız veya erkek tarafın bütçesini zorlayan nispet ve
kalitede eşya istenmesidir. Bu durum karşısında taraflar imkân ve mâlî
kaynaklarını zorlayarak, gerektiğinde borç altına girerek istenileni
yapmakta ve tedarik etmektedir. Her ne kadar ilk başta mesele hallolmuş,
talepler yerine getirilmiş olsa da, ya anne-babanın üzerine veya
eşlerin payına büyük bir külfet ve ağır bir yük gibi miras kalmış
olacaktır. Bazen bu borç ödeme müddeti seneleri bile aşmaktadır. Böylece
genç evlilerin gamsız tasasız geçmesi gereken ilk yılları taksit veya
borç ödeme sıkıntısıyla geçmiş olacaktır.
Her meselede olduğu
gibi, bu hususta da bize en salim ve mâkul yolu gösteren Peygamberimiz
"Nikâhın en hayırlısı en kolay olanıdır"(1) buyurarak, nikâhta herkesin
kaldırabileceği ve kolayına gelen kadar bir masrafa girmesini tavsiye
etmişlerdir.
Kadının bir hakkı olarak erkek tarafından verilmesi
gereken mehrin miktar ve ölçüsü de yine sünnette mevcuttur. Bu husus
gerek Peygamberimizin kendi şahsî tatbikatında, gerekse mümtaz
Sahabîlerine gösterdiği örneklerde açıkça görülmektedir.
Hz.
Fâtıma'nın çeyizi ve ev eşyası, zarurî olarak evde bulunması gereken
birkaç parça eşyadan ibaretti. Nikâh muamelesini kolaylaştırıp gençlerin
meşru olmayan yollara düşmelerine set çekilmesini isteyen
Peygamberimiz, hiç parası olmayan, mâlî durumu pek zayıf bulunan
Sahabîleri de yuva sahibi yapmıştır. Nitekim bir seferinde evlenmek
isteyen bir Sahabîye "Demirden bir yüzük bile olsa kadına mehir olarak
ver" buyurur. Sonra o zat Peygamberimize, "Demirden bir yüzüğüm de
yoktur" deyince, Resul-i Ekrem Efendimiz, "Kur'ân'dan ezberindeki
sûreleri kadına öğretmen şartıyla seni onunla evlendirdim"
buyururlar.(2)
Adalet güneşi Hz. Ömer de insanların aşırı
derecede mehir istemeleri üzerine şu hitabede bulunur: "Ey mü'minler,
kadınların mehrini çoğaltmak hususunda aşın gitmeyiniz. Çünkü bunda
aşırı gitmek, eğer dünya hayatında övünülecek bir şey veya Allah katında
bir takva olmuş olsaydı, buna en çok hakkı ve liyakati olanınız
Muhammed (a.s.m.) olacaktı.Halbuki o, hanımlarından hiçbir kadının
mehrini on iki ukiyyeden [500 dirhem> fazla yapmamış ve onun
kızlarından hiçbirinin mehrİ de on iki ukiyyeden fazla yapılmamıştır."
(3)
îslâm hukukunda "başlık parası" değil, mehir vardır. Bazıları
mehirle başlık parasını karıştırır. Mehir doğrudan kıza, erkeğin bir
hediyesi olarak verilirken, başlıkta kızın babasının, kızına mukabil
kendi hesabına istediği bir para bahis mevzuudur. Damat adayından
istenen bu para evliliği maddî bir pazarlık mevzuu haline getirmektedir.
Mehrin Kısımları:
İslâm hukukuna göre, bir
Müslüman erkekle evlenen kadın, mehir adı altında bir mal alma hakkına
sahip olur.Nikâh kıyılırken mehrin zikredilmesi tavsiye edilmektedir.
Ancak nikâh esnasında mehir zikredilsin edilmesin, hattâ yok sayılıp
inkâr edilse bile, kadın mehir almaya hak kazanır. Yâni, mehir kadının
en tabiî hakkıdır.
Bu aynı zamanda İlâhî bir haktır, ancak evlilikten
sonra, kadın, mehri kocasına bağışlayabilir. Kadın gönül rızâsı ile
hibe etmediği takdirde bu hak devam eder.
Nisa Sûresinin 4.
âyet-i kerimesinde bu husus meâlen şöyle ifâde buyurulur: "Kadınların
mehirlerini gönül hoşluğu ile verin. Eğer kendi istekleriyle bir kısmını
size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin."
Mehir daha çok iki
tarafın karşılıklı rızâlarıyla tespit edilip edilmemesi itibariyle
mehr-i müsemma ve mehr-i misil olarak iki kısma ayrılır. Konuşulup
kararlaştırılan mehir (mehr-i müsemma) muaccel (peşin olarak) ve müeccel
olmak üzere iki şekilde mütâlâa edilir. Nikâh akdi yapılırken veya
birkaç gün içinde verilen mehre muaccel (peşin) adı verilir. Daha sonra
vermek üzere söz verilen mehre de müeccel (veresiye) mehir denir. Her
iki çeşit mehrin bir kısmı peşin verilerek bir kısmı da sonraya
bırakılabilir.
Müeccel mehir için bir tarih verilmişse, vaktin girmesinden sonra kadın mehri hak eder, verilmesi icap eder.
Verilen
süre bitmeden erkek ölse bile, kadına vaad edilen, mehir borç para gibi
erkeğin geriye kalan mal lığından ayrılarak verilmesi gerekir. Müeccel
olan mehirde bir müddet tayin edilmemiş, kararlaştırılmamışsa; boşanma
veya vefat haline kadar tecil edilmiş sayılır. Boşanma yahut vefat vuku
bulursa ödenmesi gerekir. Kocanın veya vârislerinin söz verilen meblağı
ödemesi vaciptir, bunu ödemekle mükelleftirler.
Bir de mehr-i
misil vardır ki, bu da başta mehir tayin edilmese, tabiî olarak kadın
yaş, ahlâk, güzellik, mal gibi evsaflarda mümasili olan, benzeri diğer
kadınlar göz önüne alınarak tespit edilen bir mehir esas alınır.
Kararlaştırılan miktar peşin veya daha sonra ödenir.
Mehrin
miktarı meselesine gelince, bunun azamî sınırı için belli bir miktar
yoktur. Ancak en azı, Hanefî mezhebine göre on dirhem gümüştür. Bu da
yaklaşık 40 gram eder. Ancak mehir hususunda itidali muhafaza etmeli,
aşırıya varmamak, erkeğin de kadının da hukukî menfaatlerine riâyet
edilmelidir.(4)
1. Ebu Dâvud, Nikâh: 31.
2. Müslim, Nikâh: 76.
3. İbniMâce, Nikâh: 17.
4. Reddü'l-Mubtar, 2: 329; Hukuk-u islâmiye ve Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, 2: 115-124.
Yorumlar -
Yorum Yaz