• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/halilakpinar
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05056611119
  • https://www.twitter.com/halilakpinar
  • https://www.instagram.com/halilakpinar1453
  • https://www.youtube.com/channel/UCz-evvQhDvbJLw5bg_A8P1Q
Üyelik Girişi
MUHTEVA
Site Haritası

Custom Search

KUR’AN’I ANLAMA VE YAŞAMADA ÖNCÜ OLMAK

KUR’AN’I ANLAMA VE YAŞAMADA ÖNCÜ OLMAK


 “Andolsun, size içinde sizin için öğüt bulunan bir kitap indirdik. Hala akıllanmaz mısınız?”
“Bu (Kur’an) insanlar için basiret nurları, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir.”
Kâfirler güçlü olduklarında, İslam düşmanları güç sahibi olduğunda, zalimler zulümlerini icra edecek güce ulaştıklarında kendilerine yakışanı yaparlar. Onlara yakışan; işgal etmek, katliam yapmak, talan ve yağmada bulunmaktır. Onların karakterleri, ahlak yapıları ve tıynetleri budur.

Kur’an-ı Mübin onları ihbar ediyor, bize onların ahlaklarını anlatıyor. Onları uyararak bu ahlaklarından vazgeçmelerini istiyor. Vazgeçmedikleri takdirde onları dünyada rezil olmayla tehdit etmekte ve ahirette en şiddetli bir şekilde cezalandırılmayla korkutuyor. Biz Müslümanlara da nasıl korunacağımızı, onları nasıl durduracağımızı, nasıl karşı koyacağımızı, şerlerini nasıl defedeceğimizi bildiriyor, beyan ediyor, açıklıyor, emrediyor.
Evet, İslam’a, Müslümanlara İslam’ın kutsallarına yaptıkları saldırı ve düşmanlıklar onları ahlakı ve karakteridir. Ortam ve fırsat bulduklarında, menfaat ve çıkarları doğrultusunda bu zulüm ve düşmanlıklarını kendileri dışındaki tüm insanlara yaparlar. Ancak onların Müslümanlara, İslam’a, İslam’ın kutsallarına özel bir düşmanlığı vardır ve her fırsatta bunu ortaya koyarlar. Özellikle Müslümanlar güç ve kuvvet bakımından zayıf olduğunda, kâfirlere ve İslam düşmanlarına karşı güç ve kuvvet olma gayretlerinden vazgeçtiklerinde, Kur’an ve Sünnet bağlarını zayıflattıklarında daha bir iştahla harekete geçerler.

Düşmanlarımız; İslam’a, Müslümanlara ve İslam’ın kutsal değerlerine pervasızca saldırılarını özellikle Müslümanlar dünyaya daldıkları ve dünyayı sevdiklerinde, ölümden korktuklarında, bir cesedin birer azası, bir binanın kenetlenmiş taşları olma inanç ve anlayışını kaybettiklerinde ve en önemlisi Kur’an’ı ve sünneti okumakta, anlamakta ve yaşamakta gevşeklik gösterdiklerinde ya da vazgeçtiklerinde yoğunlaştırıyorlar.

Müslümanların bugünkü vaziyet ve halleri onların iştahlarını kabartıyor, şımartıyor, aşağılık yapıyor, alçak yapıyor.
Kur’an-ı Kerim’i yakan alçakların, lanetlenmişlerin, aşağılık mahlûkların hiçbir şeyi programsız, plansız ve hesapsız değildir. Bu alçakça eylemi kendi başlarına uykudan kalkıp yapmamışlar, bir eğlence âleminde sarhoş kafayla böyle bir şeye karar vermemişlerdir. Bu lanetli strateji ve planlarını ne zaman yaptıkları bilinmese bile, İslam’a ve İslam’ın kutsallarına karşı uzun zamandır uygulanan topyekûn bir saldırının parçalarından biri olduğundan hiçbir şüphe yoktur. Plan gereği bir hafta, on gün önceden bütün dünya basınıyla yapacakları alçaklığın propagandasını yapıp bir atmosfer oluşturdular. Yine planın bir parçası olarak işi başlatan papaz kenara çekilerek, ikinci aşamada sırada bekleyen diğer alçakları devreye soktular.

Hiç kimse siyonistleri ve büyük şeytan Amerika yöneticilerini bu işte masum görmesin, görmeye çalışmasın. Zira Müslümanlar, onların Irak’ta, Afganistan’da, Somali’de, Filistin’de, Guantanamo’da yaptıkları benzer alçaklıkları unutmamışlardır. Bunu böyle okuyup gördükten sonra, bu alçaklığa verilecek cevabın sadece meydanlara çıkıp onları tel’in etmek olmadığını bilmek lazımdır.

Rabbimiz; Keşmir ve Afganistan başta olmak üzere gösterilen tepkilerden dolayı kurşunlara muhatap olup şehit olan kardeşlerimizin şehadetlerini kabul etsin. Yaralılara acil şifalar nasip etsin ve gaziliklerini kendi katında kabul etsin. Yine ilk günden itibaren Türkiye’de olduğu gibi, tüm İslam coğrafyasında ABD Elçilikleri ve konsolosluklarının önünde olmak üzere meydanlarda tepki gösteren bütün Müslüman kardeşlerimizden Allah razı olsun.
Bunlara verilecek en güzel cevap Filistin’de, Irak’ta, Afganistan’da işgalcilere yönelik yapılan eylem ve saldırılar gibi olmalıdır. İnanıyoruz ve biliyoruz ki, şartlar müsait olsaydı, meydanlara dökülen Müslümanlar da aynı şeyleri yapacaklardı. Geçmişte İslam’ın değerlerine, kutsiyetlerine, kutsal mekânlarına hakaret edenlere ve kirletenlere karşı Kur’an-ı Kerim’e ve İslam’ın diğer kutsallarına sahip çıkma adına canlarını ve mallarını ortaya koymaktan çekinmedikleri gibi yine çekinmeyeceklerdi. Çünkü hiçbir Müslüman İslam’a, İslam’ın Yüce Peygamberi’ne, İslam’ın yüce kitabına feda olma aşkını ve bu uğurda ölmekten bir an bile olsa çekinmeyecek imanı gönlünden ve zihninden çıkarmaz ve çıkaramaz.

Bugünden sonra İslam düşmanlarının planlarını akamete uğratmak, onların kurdukları tuzakları başlarına geçirmek, kazdıkları kuyulara kendilerini yuvarlamak istiyorsak; meydanlarda okunanlar, söylenenler ve anlatılanlar meydanlarda; benzer şekilde duyarlı köşe yazarlarının önerileri ve tavsiyeleri köşe yazılarında kalmamalıdır. Özellikle Kur’an-ı okuma ve anlama, Kur’an-ı yaşama ve yaşatmakla işe başlayıp evde, iş yerinde, yeri ve zamanı müsait olan her ortamda Kur’an’a karşı sorumluluklarımızı yerine getirmeyi vazife olarak bilmeliyiz.
İnsanlıktan nasibini almamış aşağılık yaratıkların hesaplarını, plan ve programlarını ancak böyle bozabilir, uykularını ancak böyle kaçırabiliriz. Böyle yaptığımızda, hayatları ve yaşama zevkleri onlara zehir olacaktır.
Bazı okuyucularımızdan özür diliyerek Kur’an-ı Kerim’e sahip çıkma konusunda biraz özele inmek istiyoruz.
Kur’an-ı Kerim’i ve İslam Peygamberi’ni öğrenmek ve öğretmek için camiye giden, mürted örgütün baskılarını, tehditlerini, tahriklerini, tacizlerini ve propagandalarını hiçe sayıp camiye ve Kur’an’a sahip çıkan kardeşlere, ağabeylere, annelere ve bacılara;
Yine mürted örgütün tehditlerinden dolayı ailelerinin baskılarını hiçe sayıp camiye ve Kur’an’a sahip çıkan ağabeylere ve kardeşlere;

“Oğlum, arkadaşların camiye gitti, sen halen abdest almadın” deyip çocuğunu Kur’an-ı Kerim okuma, öğretme, yaşama ve yaşatmak için devamlı camiye gönderen annelere ve bacılara;
“Gençlerimiz ve çocuklarımız Kur’an-ı Kerim için camiye gittiler. Birilerinin onlara engel olmaması için arkalarından onları korumamız lazım” diyerek onları savunan ve sahiplenen ağabeylere ve babalara diyoruz ki:
Bulunduğunuz semtte, mahallede, köyde, bölgede, iş yerinde vazife ve görev yine size düşüyor. Kur’an-ı Kerim’i sahiplenmede, okuma ve okutmada, yaşama ve yaşatmada yine öncülük etmenizi istiyoruz. Bu doğrultuda her ne kadar Kur’an-ı Kerim’i okuma ve anlama konusunda engel çıkarıyorlarsa da bu yılı “Kur’an Yılı’ ilan eden Diyanet’in çağrısına mutlaka cevap verin ve Kur’an-ı Kerim’i hayatınızın ayrılmaz bir parçası yapmak üzere Kur’an-ı Kerim’i okumak, anlamak, yaşamak için camiye gidin.
Diyanetin ilanın yanı sıra yüz binlerce Müslüman’ın katılımıyla gerçekleşen tepkilerde yapılan çağrılara muhakkak cevap verin.
Babalar; “Oğlum ben hazırlandım, camiye gideceğim. Sen hala hazırlanmamışsın” deyip baba-oğul birlikte camiye gitmek suretiyle meydanlarda yapılan çağrılara cevap versinler.
Anneler ve bacılar; “Beyim, oğlum ezan okundu, halen çıkmadınız. Beyim-oğlum camide öğrendiklerinizi bize de anlatın” diyerek eş ve çocuklarını camiye göndermeyle ve evde Kur’an-ı Kerim ders halkalarını oluşturmayla meydanlarda yapılan çağrılara cevap versinler.

Anneler, kızlarını hazırlayıp birlikte Kur’an Kursları’na iştirak ederek meydanlarda yapılan çağrılara cevap versinler.
Bütün kardeşlerimiz; Amcalarını, dayılarını, akrabalarını Kuran’ı Kerim’i öğrenmek üzere camiye getirmekle ve başkalarını camiye getirmeye teşvik etmekle meydanlarda yapılan çağrılara cevap versinler.
Bunu her Müslüman yapmalıdır. Ama cami için, Kur’an-ı Kerim için, İslam’ın her bir mukeddesatı için yaralanan aile ve çocukları; cami ve Kur’an-ı Kerim için şehid olanların çocukları; cami ve Kur’an-ı Kerim için işkence görmüş, cezaevi yatmış, muhacir olmuş ağabeyler, kardeşler ve çocukları bu çağrıya herkesten daha çok cevap vermeye layıktırlar. Herkesten daha çok sizler bu göreve talip olmalı, kendinizi bu işin sahibi olarak görmeli ve bu işin sorumluluğunu üstlenmelisiniz. Yani camiye ve Kur’an-ı Kerim’e sahip çıkmaya, Kur’an-ı Kerim’i okumaya, okutmaya, yaşamaya ve yaşatmaya öncü olmada devam etmelisiniz.
Son bir yıldır dualarımda özellikle Kuran’ı Kerim’i öğrenme, öğretme, yaşama ve yaşatma konusunda özel bir yer ayırıyorum. Israrla; “Rabbim! Bu insanlardan, bu Müslümanlardan, bu cemiyetin mensuplarından yani Kur’an-ı Kerim’e herkesten daha çok sahip olmasını istediklerimden yüzlerce değil, binlerce erkek ve kadın hafız ve hafîze, binlerce erkek ve kadın âlim ve âlime çıkar, çıkması için esbab hazırla. Okuyan kardeşlerimizin ve bacılarımızın ilimlerini artır, hilimlerini artır, zihinlerini aç” diye dua ediyorum

Bu duam, hayali ve afakî bir dua değildir. Bunu her şeyden daha çok istiyor ve arzuluyorum Görüyoruz ve olacağına inandığım için Rabbimden ısrarla diliyorum. Bu nedenle siz ağabeylerimden, kardeşlerimden, ablalarımdan ve bacılarımdan kavli olan bu duama fiili olarak katkı vermenizi istiyorum. Bunun için isterseniz bu isteğimi tavsiye gibi görün, isterseniz rica olarak kabul edin, isterseniz uyulması gereken bir emir olarak alın. Yeter ki, Kur’an’ı Kerim’e sahip çıkma adına binlerce âlim ve hafızın çıkacağına inanalım, çıkması için kendimizi ve çocuklarımızı müsaitleştirelim, katkıda bulunalım ve yardımcı olalım.
Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğen ve Yüce Kitabına sahip çıkanlardan kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar. “Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl” Amin!


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi43
Bugün Toplam287
Toplam Ziyaret3773652
VİDEOLAR
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Takvim