Sual:
Mirac ne demektir, bu gecenin önemi nedir?
CEVAP
Mirac,
merdiven demektir. Resulullah efendimizin göklere çıkarıldığı,
bilinmeyen yerlere götürüldüğü gecedir. Recebin 27. gecesidir. İsra
suresinin ilk âyet-i kerimesinde, Mirac bildirilmektedir.
Mutezile
fırkası, Resulullah efendimizin bir anda, Cenneti, Cehennemi ve daha
birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, “Miracı kabul etmek,
Allah’a mekan ittihaz etmek olur” diyerek Miracı inkâr etmiştir. Allahü
teâlâ, Hazret-i Musa ile Tur dağında konuşmuştur. Tur dağı Allahü
teâlânın mekanı mıdır? Elbette değildir. Cennete giren müminler de
Allahü teâlâyı görecektir. Cennet de Allahü teâlânın mekanı değildir.
Allahü teâlâ mekandan münezzehtir.
Kavl-ül-fasl kitabında
deniyor ki:
İsra suresinin ilk âyetinde, Allahü teâlâ, kudret ve
azametinden nice acayip işlerden bazılarını göstermek için, Muhammed
aleyhisselamı, Mekke'den Kudüs'e götürdüğünü bildiriyor. İsra kelimesi,
rüya için kullanılmaz. Uyanık iken, gece yürümek manasına kullanılır. (Sana
[Miracda] gösterdiğimiz temaşayı insanlar için bir fitne kıldık)
âyetindeki fitne, imtihan demektir. İmtihan ise uyanıkken olur.
Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf
karşılamazdı. Hazret-i Ebu Bekir tasdik edip, yüksek derecelere
kavuşmazdı. Resulullahın, Mekke'den Kudüs'e götürüldüğüne inanmayan
kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan sapık
olur. (Bahr)
Birkaç saniyede Mekke'den Kudüs'e götüren
Allahü teâlâ, neden daha uzaklara götüremesin? Allah’ın kudretinden
ancak kâfirler şüphe eder.
Peygamber efendimiz Mirac’ını özetle
şöyle anlatıyor: Verilen Burak’a binip Beyt-ül-Makdis'e
geldim. Onu, önceki Peygamberlerin bağladığı halkaya bağladım, sonra
Mescide girip orada iki rekat namaz kıldım. Sonra çıktım. Hazret-i
Cebrail bir kap şarap, bir kap da süt getirdi. Ben sütü seçtim. Cebrail,
yaratılışa uygun olanı seçtin dedi. Sonra bizi birinci semaya
çıkardı. Gök kapısında, sen kimsin diye bir ses geldi. Ben Cebrail'im
dedi. Yanındaki kim dendi. Muhammed aleyhisselam dedi. O, Peygamber
olarak gönderildi mi dendi. Cebrail, evet dedi. Gök kapısı açıldı. Hazret-i
Adem’le karşılaştım. Bana merhaba diyerek hayır dua etti. 2.
semaya çıktık. Yine orada da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı
açıldı. Burada iki teyze oğlu İsa ve Yahya ile
karşılaştım. Onlar da bana merhaba diyerek dua ettiler. 3. semaya
çıktık. Bu kapıda da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Orada Hazret-i
Yusuf’u gördüm. O da dua etti. 4. semaya çıktık. Aynı
sualler ve konuşmalar oldu. Kapı açıldı. Hazret-i İdris’i gördüm.
O da dua etti. 5. semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti.
Kapı açıldı. Hazret-i Harun’u gördüm. O da dua etti. 6. semaya
çıktık. Yine aynı konuşmalar oldu ve kapı açıldı. Hazret-i Musa’yı
gördüm. Merhaba diyerek dua etti. 7. semaya çıktık. Yine aynı
konuşmalar geçti ve kapı açıldı. Arkasını Beyt-ül-mamura dayamış Hazret-i
İbrahim’i gördüm. O da dua etti. Beyt-ül-Mamur'u gördüm.
Sonra Cebrail aleyhisselam beni Sidretü'l-Münteha'ya götürdü.
Allahü teâlâ, günde elli vakit namaz farz kıldı. Hazret-i Musa'nın
yanına geldim. Ona elli vakit namaz farz kılındığını bildirdim.
Rabbinden azaltmasını iste, ümmetin buna güç yetiremez, tecrübem var
dedi. Birkaç defa Rabbimle görüşmeye devam ettim. Nihayet Rabbim buyurdu
ki:
(Ya Habibim, 5 vakit namazı farz kıldım. Her vakit için 10
sevab var. Böylece 50 vakit namaz olur.) [Müslim]
Sual:
Mirac gecesini nasıl değerlendirmelidir?
CEVAP
Mirac
gecesini ibadetle gündüzünü de oruçla geçirmelidir. Bu konudaki birkaç
hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bu gece iyi amel eden için yüz
yıllık mükafat vardır.) [İ.Gazali, Ebu Musa el Medeni]
(Recebin
27. günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir.) [İ.Gazali,
Ebu Musa el Medeni]
Bu gece kaza namazı kılmalı, Kur’an-ı
kerim okumalı, dua, tevbe etmeli, sadaka vermeli, müslümanları
sevindirmeli, bunların sevaplarını ölülere de göndermelidir!
Her
zaman doğru iman sahibi olmaya, farzları yapıp haramlardan kaçmaya,
tevbe edip farz borçlarını ödemeye çalışmalıdır! Bütün bunları yapmak
ise ilimle olur. İlmihal bilgileri en kıymetli ilimdir. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Geceleyin bir müddet ilim ile meşgul olmak, bütün
gece sabaha kadar ibadet etmekten daha kıymetlidir.) [Ebu Nuaym]
Mirac
aklın bittiği, imanın başladığı yerdir
Hikmet ehli
zatlar buyuruyor ki:
Bir iş, ne kadar sıkıntı içinde olmuşsa, o kadar
uzun ömürlü olur. Peygamber efendimiz, (En çok sıkıntıyı ben çektim)
buyuruyor. O halde, hak olan dini de, kıyamete kadar sürecektir.
Âdem
aleyhisselam, kupkuru bir dünyaya geldi, yüzyıllarca sıkıntı çekti.
Sonra Peygamber efendimizin yüzü suyu hürmetine dua etti. (Rabbenâ
zalemnâ enfüsenâ) duasını devamlı okurdu. Sonra, iki evladından biri
kâfir oldu ve Müslüman olanını öldürdü. Bir baba için ne zordur!
Nuh
aleyhisselam 950 yıl uğraştı, inanmadılar, çok eziyet ettiler.
Döverlerdi, her seferinde öldü diye bırakırlardı. Cebrail aleyhisselam
gelir, yaralarını sarardı, tekrar tebliğe başlardı. Sonra Allahü teâlâ
Ona gemi yap emrini verdi.
İbrahim aleyhisselamı Allahü
tealanın haliliyken ateşe attılar, oğlunu kesme emri verildi.
Musa
aleyhisselam da çok çekti, doğduğu sene Firavun bütün erkek çocukları
öldürdü. Yıllarca çobanlık yaptı. Dönerlerken, hanımı hamile, zifiri
karanlık, çaresiz... Bir ışık gördü, ışığa gitti. Orada Allahü teâlâ
Onunla konuştu. Bu mirac değildi, mirac yalnız Peygamber efendimize
verildi.
Eyyüb aleyhisselamın kurtlanmadık yeri
kalmamıştı. Eyyüb aleyhisselamın, yaralarının kurtlandığını büyük âlim
Alâaddin-i Attar hazretleri de bildirmektedir. (S. Ebediyye)
Yakup
aleyhisselam ağlamaktan gözlerini kaybetti.
Yusuf
aleyhisselam; kuyuya, zindana atıldı.
Zekeriya
aleyhisselam, ağacın içinde ağaçla birlikte testereyle kesildi.
İsa
aleyhisselam, birkaç kişiyi ikna etmek için neler çekti. Öldürmeye
çalıştılar.
Bunların hepsi peygamberdi. Neden bu kadar sıkıntı
çektiler? Lâ ilâhe illallah dedikleri için...
Peygamber
efendimiz, (Benim çektiğimi, hiçbir Peygamber çekmedi) buyuruyor.
Hazret-i
Ebu Bekir de, neler çekti, kaç kere dövdüler! Herkesten önce
iman etti, malını ve canını feda etti. Herkesin yaptığı bütün
ibadetlerin sevabları, katlanarak Hazret-i Ebu Bekir’e, sonra da bir
daha katlanarak, Peygamber efendimize verilmektedir. Hem kâinat, Onun
hatırına yaratılmış, hem de, herkesin sevabları da, Ona verilmektedir.
Hazret-i
Ömer, namaz kılarken, Hazret-i Osman, Kur’an-ı kerim okurken
şehid edildi.
Hazret-i Ali’nin çektikleri, hele
Hazret-i Hüseyin’in başına gelenler...
Neticede, Peygamber
efendimizin vârisleri de, çok çektiler. Ne için? La ilahe illallah,
Muhammedün Resulullah dedikleri için. Dolayısıyla iman, inanmak çok zor,
inandırmak daha zordur. İman, Allahü teâlânın, kullarına ihsan ettiği,
özel nimetidir. İmanı olanlar, sevinçten oynasa, yeridir...
Allahü
teâlâ, dünyayı verdiğine ahireti vermez. Hadis-i kudside, (İki
korkuyu bir kalbde cem etmem) buyruluyor. Dünyada Allahü teâlâdan
korkanlar ahirette korkmasın, dünyada korkmayanlar ahirette çok korksun.
Peygamber
efendimiz, Ümmihani’ye Mirac’ı söyleyince, (Aman kimseye anlatma, kimse
inanmaz ve inananlar da vazgeçer) dedi. Peygamber efendimiz de, (Anlatmam
lazım, inanmayacak olan sonra da vazgeçer, çürük taşlar üzerine bina
olmaz, ayrılacak olan şimdiden ayrılsın, sağlamları kalsın) buyurdu.
Akıl durdu, zaman durdu, her şey durdu, iman başladı. Peygamber
efendimizin hiç yalan söylemediğini müşrikler de biliyordu. (Cenneti,
Cehennemi gidip gören mi var) diyenler oluyor. Evet, var. Kim var?
Hayatında hiç yalan söylememiş olan Muhammed aleyhisselam var.
Her
mübarek gece, kıymetlidir; fakat Mirac gecesinin ayrı bir hususiyeti
vardır. Izdırap ve sevincin bir arada yaşandığı gecedir. Peygamber
efendimiz, bir ay Taif’te, İslamiyet’i anlattı, hiç kimse inanmadı, alay
ettiler, çocuklara taşlattılar.
Üzüntülü bir şekilde dönerken,
bir bağ kenarında oturup biraz istirahat etti. Addas adındaki, bağın
bekçisi, üzüm getirdi. Peygamber efendimiz, Bismillahirrahmanirrahim
deyince, Addas şaşırdı, bu sözü buralarda hiç duymadım dedi. Peygamber
efendimiz, sen nerelisin diye sorunca Nineveliyim dedi. Kardeşim Yunus’un
ülkesindensin, o da benim gibi peygamberdi buyurdu. Addas, Yunus’u
buralarda kimse bilmez, bu güzel yüzün, bu güzel sözlerin sahibi asla
yalancı olamaz dedi ve iman etti, ben de sizinle gelmek istiyorum dedi.
Peygamber efendimiz, şimdi sen burada kal, yakında ismimi her yerde
işitirsin, o zaman bana gel buyurdu. Bir ay kimse inanmadı, yolda
dönerken bir kişi iman etti.
Gece amcasının kızının evine geldi, (Aç,
amcan oğlu Muhammed’im) buyurunca Ümmühani, (Haber verseydiniz
yiyecek bir şeyler hazırlardım, yedirecek bir şeyim yok) dedi. Peygamber
efendimiz, (Yiyecek içecek gözümde yok, Rabbime ibadet edecek bir
yer bana yeter) buyurdu.
Allahü teâlâ Cebrail aleyhisselama, (Habibim
bu halde gene bana yalvarıyor, çok üzüldü, onu ben teselli edeceğim,
git Habibimi bana getir) buyurdu. Önce, Mescid-i Aksa’ya geldi,
bütün peygamberlere imam oldu. Sonra göklere çıktı. Allahü teâlâyı
bilinemeyen, anlaşılamayan şekilde gördü, (Ya Rabbi, ümmetim için de
bunu isterim) dedi. İşte, beş vakit namaz, bize Mirac olarak
verildi.
Mirac’da ne hikmetler vardır! Namaz kılmayan, Mirac’dan
mahrumdur. 1400 yıldır devam eden, başka bir olay yoktur. İşte Mirac,
1400 yıldır devam ediyor. Mirac, aklın bittiği, imanın başladığı yerdir.
Mirac namazdır. Allahü teâlâ, namaz gibi bir nimeti insanlara ihsan
etti. Namaz, Allah sevgisini arttırır, duanın kabulüne de sebeptir.
Namaz varsa, hayat vardır. Namaz yoksa insan bir işe yaramaz. Namazdan
mahrum olan, her şeyden mahrumdur.
Gözsüz görmek
Sual:
Peygamber efendimiz Miraca çıkınca, Allahü teâlâyı gözsüz gördüğü,
dil yani ses olmadan konuştuğu, kulaksız işittiği bildiriliyor. Gözsüz
görmek, dil olmadan konuşmak ve kulaksız işitmek nasıl mümkün oluyor?
CEVAP
Allahü
teâlâ için imkânsız diye bir şey yoktur. Ana babasız çocuk olmaz, ama
Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı ana babasız yarattı. İsa aleyhisselamı
babasız yarattı. Nasıl yarattı diye sorulmaz. Her şeye kadir olan Allahü
teâlâ için, böyle sual sormak uygun olmaz.
İnsan,
rüya görür. Rüyasında gözü kapalı olduğu halde, çok şeyler görür, dili
hareket etmediği halde rüyasında insanlarla konuşur. Yatakta yattığı
halde bir yerlere gider gelir. Yanında yatan kimse, bir şey duymadığı
halde o rüyada söylenilenleri duyar. Demek ki, gözsüz görülüyor,
kulaksız işitiliyor, dilsiz konuşuluyor, ayaksız yürünüyor. Bu örnek
size yetebilir.
Ezel ve ebed
Sual: Peygamber
efendimiz, Miraca gidince, Cennet ve Cehennemdekileri gördü. Hâlbuki
daha kıyamet kopmadı. Bunları nasıl gördü?
CEVAP
Bu konuda İmam-ı
Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah, Mirac gecesinde
zaman ve mekân dairesinden çıktı. Ezel ile ebedi, “bir an” olarak buldu.
Başlangıcı ve sonu bir noktada birleşmiş gördü. Cennete gidecekleri
Cennette gördü. (1/283)
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=2010